sun, sea, sand and Zayn Malik

1K 81 90
                                    

İTİRAF EDİN

BUNA BU KADAR ÇABUK YEBE ATMAMA ŞAŞIRDINIZ Dİ Mİ SJBSJAJZJS



Tapılası dudaklar, kızarık yanaklar ve uyurken daima kırışık olan alnıyla, bana İbiza'nın bile sunamadığı kadar güzel bir manzara sunuyorken, onu izlemek çok sevdiğim uykumdan bile vazgeçmeme, şu sıralar kendime yeni bir hobi edinmeme sebep olmuştu.

Onu izlemek ve onu çizmek.

Her bir tepkisini, her bir detayını resmetmek ve olmadığı anlarda bile onu doyasıya yaşamak şu sıralar benim için en önemli olan şeylerdi. Onu ne zamandan beri bu kadar sevdiğimi bilmiyordum, tüm bu şeyler nasıl başlamıştı ve nasıl asla unutamayacağımı düşündüğüm Rachel'ı bile kalbimden söküp atabilmişti?

Hayatıma sihirli bir dokunuş yapmıştı ama bunu yaparken olması gerekenden çok daha fazla yıpranmıştı. Ona hiç hak etmediği şekilde davranmıştım, sadece beni seviyor diye ama öleceğimi düşünüyordum onu hayatıma alamazdım, kendime daha fazla bağlayamazdım bunu yapmayı hiçbir zaman istememiştim ama o hep bir şekilde dahil olmuştu.

Hayatımı kurtarmıştı, kendi hayatı pahasına. Onu mahvetmem ya da incitmem bile söz konusu olsa bana bununla ilgili tek bir kelime bile etmemişti. O harika biriydi. Tanrı'nın bana bahşettiği son bir şans. 

Her şey pek de olması gerektiği gibi ilerlememişti sonrasında, hiçbir zaman onu bu şekilde hayal etmemiştim. Her zamanki neşesini kaybetmiş ve parlayan gözleri ışıltısını kaybetmiş bir yıldızın gök yüzünde yeri olmayışı gibi kayıp gitmişti gözlerimin önünden ve bana dilek tutmak için tek bir şans daha vermişti.

Onun iyi olmasını dilemiştim. Beni bırakmamasını. Hayat enerjisini yeniden kazanmasını ve tekrar benim Alaska'm olmasını.

İsmini aldığı yer gibi bir kız değildi. Orada ki tüm buzları eritecek kadar sıcak, içten bir gülüşü vardı hatta. Değerli bir taş gibiydi, herkesten sakınmak istiyordunuz ancak ışıltısı o kadar büyüktü ki, bir süre sonra kendini tüketmeye başlıyordu.

Alaska böyleydi. Değerli bir taş. Etrafında ki herkese ışıltısını bulaştırmış ve yetemediği yerlerde kendi benliğinden ödün vererek geriye bu kırgın ve solgun bedeni bırakmıştı ama biliyordum. Ona sevgimi verirsem düzelecekti.

Baharı görünce yeşeren çiçekler  gibi.

İşaret parmağımı ilk önce hala birkaç saat öncesinden kalma kırmızılıkları taşıyan yanağında gezdirdim ve daha sonra yer yer morarmaya başlamış omzu ve köprücük kemiklerinde. Ona karşı belki daha kibar olmalıydım ancak söz konusu o olunca kendimi tutamadığım gibi bir gerçek de vardı gözlerimin önünde. 

Söz konusu Alaska olunca tüm hislerim aşırıya kaçıyordu ve anlaşılan olması gerekenden daha fazla yormuştum onu. 

"Bebeğim." dudaklarımı dudağının kenarına sürttükten sonra burnunun kemerine bir öpücük bırakıp göz kapaklarına geçtim. Bir şeyler yemesi gerekiyordu, bu konuda ona göstereceğim taviz kesinlikle sıfırdı. Eğer düzenli beslenme alışkanlığını geri kazanamayıp, bu şekilde kilo vermeye devam ederse sonunun ne olacağını bilmek sadece tüylerimin ürpermesine sebep oluyordu.

Odamıza açılan balkon kapısından içeri süzülen akşam güneşinin ışınları, güzel tenini aydınlatmaya başlamışken gülümseyerek yanağını, oradansa onu kesinlikle uyandıracak bir hamleyi yapmak için boynuna geçtim. "Uyanman gerekiyor." ensesine doğru bastırdığım dudaklarım huylanmasına sebep olup, kaşlarını çatarak gözlerini aralamasını sağlarken karşısında ona en sevimli gülümsememi gönderdim.

"Zayn, ne yapıyorsun?" huysuz bir ses tonuyla mırıldanıp dibinde duran yüzümü avucunun içiyle ittirirken başını diğer tarafa çevirdi. "Yemek yemen gerekiyor."

"Sonra yerim." elimi, sadece belinin bir kısmını ve kalçasını kapatan çarşaftan açıkta kalan bacaklarına yerleştirirken hafifçe üzerine doğru eğildim. "Sana güvenmiyorum," 

"Sonra yiyeceğim, lütfen beni rahat bırak." sırtında ki kızarıklıkların ve morlukların üzerinden dudaklarımla geçmeye başladığımda sıkıntıyla inleyip bana doğru döndü. "Yemek yemeğe olduğu kadar şuan uyumaya da ihtiyacım var, lütfen.yapma." son kelimelerinin üzerine basa basa konuştuktan sonra dudaklarıma bıraktığı öpücük, gülerek yüzüne bakmama sebep olurken konuştum. "Manzarayı kaçırıyorsun, Tanrı aşkına. Kalkıp biraz benimle eğlen, tüm tatil boyunca bir panda gibi yatakta yuvarlanıp duracak mısın?"

"Evet," sonunda gözlerini aralayıp bakışlarını bana dikerken devam etti. "Çünkü birkaç saat önce 'Birlikte eğlenmek'ten kastının ne olduğunu bana oldukça açık şekliyle gösterdin." 

"O bir istisnaydı." 

Kaşlarını kaldırıp indirirken bana inanmadığını oldukça belli eden bir şekilde dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı. "Bizi bu otelden kovacaklar." diye mırıldandı daha sonra, şaşkın bakışları odanın içinde ki kaosla buluşunca.

Her yer her yerdeydi. İçki şişeleri mini bar dışında ki her yere dağılmıştı ve bir tanesi baş ucumuzda ki komodinlerin birinde yan devrilmiş bir haldeydi. Kıyafetlerimiz yerde ve Alaska'nın sütyenlerinden biri balkon kapısının kulbuna asılı bir halde duruyordu.

Onun orada ne işi olduğunu bilmiyordum ancak birkaç saat önce ki olaya ait olduğundan neredeyse adım kadar emindim.

"Sadece, fazla dağınık bir çiftiz sanırım, ya da sevişirken etrafı ne kadar dağıttığımız pek umurumuzda olmuyor." dudakları, çenemde ki bir noktaya baskı yaparken hissettiğim sızı, inlememe sebep olurken kıkırdayarak benden uzaklaştı. "Güzel duruyor." 

"Evet, sendekiler de öyle." ona göz kırpıp elimi boynunda ve omzunun ön tarafından köprücük kemiğine kadar olan kısımlarda gezdirdiğimde gözlerini irileştirerek ellerini hemen ardımdan gezdirdi. "Siktir, o kadar hayvanlaşmış olamazsın değil mi?" şaşkınlıkla gözlerime bakarken aceleyle yattığı yerden doğruldu ve üzerine geçirdiği bluzum tüm manzaramı belinden aşağıya dökülerek yavaşça kapatırken banyoya koştu.

"Siktir Zayn!" neredeyse çığlık atarak ismimi bağırması kıkırdamama sebep olurken oldukça kızgın bir suratla banyodan çıkarak tam dibimde durdu.

"Aklını mı kaçırdın! Tüm bunlar da ne?" eliyle boynunu işaret ederek konuştuğunda sırtımı yatak başlığına yasladım. "Sana ne gibi göründü?" küstahça konuşmam onu daha da çileden çıkarmış gibi omzuma vurarak göğsümü cimcirdiğinde acıyla inleyip gülmeyle karışık bir şekilde yeniden konuştum. "Tamam, özür dilerim. O kadar şey yaptığımın farkında değildim," gözleri, bana inanmadığını oldukça açık bir şekilde belli ederek beni süzdüğünde kolunu tutup onu kucağıma çektim.

"Gerçekten. Sadece kendimi kaybetmişim işte, şarap ve güzel kokulu tenin yüzünden." dudaklarımı yanaklarına bastırdıktan sonra gülerek yüzüne baktığımda sinirini çıkarmak ister gibi yanaklarımı sıktı ve yüzümü şekilden şekilde sokarken konuşmaya başladı.

"Bunu ödeyeceğini biliyorsun değil mi?"

Başımı olumlu anlamda salladım ve gülerek onu tekrar altıma alırken mırıldandım. "Bari çekeceğim cezaya değsin, değil mi?"

AACCAAYYİİP SAÇMA BİR YERDE BİTİRDİM ÇÜNKÜ BÖLÜM YAZDIKÇA GİDİYORDU VE ARTIK BİTMESİ GEREKTİ SGHJXGUXUS

BU, UZUN ZAMAN SONRA BU HİKAYEYE ATTIĞIM EN ERKEN BÖLÜM BENİ TEBRİK EDİN

SİÇOSE<<3<33<

Barmaid || z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin