Öhöm, bir başlangıç konuşması daha :D Hikayem çok yakında Ingilizce versiyon olarak yayınlanmaya başlayacak, daha doğru 2 arkadaşımla birlikte hikayemi Ingilizce çeviriyoruz ve böylelikle dünyaya sunma hedefindeyiz. Bundan sonra kısa kısa ama sık sık bölümler gelecek, sınır her zaman ki gibi 100 Vote. Siz sınırı geçtiğiniz gün yeni bölüm eklenecektir. Ben 2 günde bir eklemeyi düşünüyorum, yani siz ne kadar çabuk sınırı geçerseniz o kadar erken bir bölüm ile karşılaşırsınız. Ve son olarak yorum istiyorum yorum yoruuuuuum!!!! :*
~
''Daphne!'' diye duyduğum tanıdık sese doğru döndüm, bir kaç adımda hızla yanımda bitip kollarını belime sardı ''Seni çok özledim sevgilim..'' diye fısıldadı kulağıma. Şaşkınlık içinde yapmam gerekeni hatırlayarak kollarımı boynuna doladım ''Matt..'' dedim titreyen sesimle. Bakışlarım Matt'in omzundan sola doğru kayınca, ağaçlıkların orada bizi seyretmekte olan bir çift öfkeli ela göz ile karşılaştım fakat bu umrumda değildi. Güvendeydim. 'Ona bakmayı keserek geri çekildim ''Çok üzgünüm Daff.. Aramadım, konuşmadım, tam bir apta-'' ''Şhh.. Tamam, tamam Matt lütfen şimdi bunu konuşmayalım.'' diyerek kollarımı boynundan çektim fakat o ellerini belimden çekmemişti, hala bizi izlediğine emindim, ''Bir yere mi gidiyordun?'' diye sordu düşüncelerimi bölerek ''Hayır.'' dedim sadece. Tamam onu özledim ve konuşmalıydık ama şuan onunla tartışmak için hazır değildim, onunla henü yalnız kalmak istemiyordum, ''Peki çıkış kapısında ne işin var?'' diye sordu şüpheyle, ''Carly'i arıyordum, moladayım, ona bakınıyordum.'' dedim. Yalan? Yalan söylemiştim? Hoş son zamanlarda çok temiz şeyler yaşamış sayılmazdım. Tiksintiyle ürperdim, ellerini belimden çekip ellerimi tuttu, ''Tamam o halde molandayken bera-'' ''Matt, şimdi olmaz.'' dedim ona izin vermeyerek. Beni anlamasını bekliyordum. ''Beni özlediğini sanıyordum..'' diye mırıldandı, derin bir nefes verdim, şuan resmen kendi suçluluk duygum yüzünden onu kötü hissettiriyordum ''Özledim.'' dedim ama buna inanmadığı her haliyle belliydi. Bir elimi çekip yanağına yerleştirdim, ''Sadece şimdi değil tamam mı? Akşam?'' dediğimde başını salladı, rahatlayarak gülümsedim ''Teşekkür ederim.'' diye mırıldandım. Başını kaldırıp gülümseyişime karşılık verdi. Tuttuğu elimi sıktı ve dudaklarıma yöneldi, başını eğmiş, dudaklarımız arasında milim kaldığında durdu, bekledim. Geri çekilde ve elini boynuma götürdü, dokunduğu yerin hassasiyetiyle irkildim, ''Bu-bu, morluk?'' dedi şaşkınca. Siktir! Reflek olarak elimi boynuma götürdüm ve morluğu kapattım, sertçe nefes verip bir adım geri çekildi, kaşlarını çatıp bana baktı ''Ben yokken.. Sen-'' ''Hayır! Ha-hayır saçmalama!'' dedim. Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Bitmiştim. Hiçbir şey demeden çıkışa doğru ilerledi ''Matt!'' diye bağırdım arkasından fakat durmadı. Gitti. Tanrım bok etmiştim her şeyi. Derin derin nefesler alıp dolan göz yaşlarımı reddettim ve hızla ana binaya girdim, kendimi tuvalete attım ve aynadan boynumda ki ize baktım. Lanet olasıca siyah çürüğe! Nasıl bir pisliktim ben? Carly, kantinde olduğuna dair mesaj atınca kendimi topladım ve çıktım. Kantine doğru ilerlemeye başladım, ''Güzel show'du. Uzun zamandır film izleyemiyordum. İyi geldi bu.'' dedi tam yanımda biterek, ''Ne saçmalıyorsun?'' dedim ona bakmadan, ilerlemeye devam ettim. ''Bahçede ki show.. Etkileyiciydi.'' dediği anda kafama dank etti ve durdum. ''Seni adi! Senin yüzünden!'' dedim ve ayağımı sertçe yere vurdum. Dilim, ona edeceğim küfürler ile doluydu fakat kendimi tutmaya çalıştım, ''İmzam boynunda gayet seksi duruyor bebeğim.'' dediğinde sinirle omzuna çarparak ilerlemeye devam ettim, peşimden geliyordu, ''O çocuk, sevgilin miydi?'' dedi alayla, hızlı adımlarla ondan uzaklaşmaya çalışsamda peşimi bırakacak gibi değildi, ''Bir soru sordum.'' dedi sertçe dişlerinin arasından beni takip ederek, ''Neden beni rahat bırakmıyorsun? Bu seni ilgilendirir mi?'' dedim tersleyerek ve kantinde ki yemek kuyruğuna doğru ilerlemişken arkamda duyduğm ses ile bütün vücudum adeta buz kesti, ; ''Dün akşam çok iyiydi Daphne!'' diye bağırdı Malik. Ve bu bütün herkesin bana bakmasına neden oldu.. Titremeye başladım, sessizlik içinde bakışlar ben ve Zayn arasında giden kalabalık yavaş yavaş kendi arasında konuşmaya başlamıştı bile. Ona doğru döndüm, kafamı hafifçe eğdim ve alayla sırıtan suratını seyrettim. ''Sözünü.geri.al.'' dedim tane tane konuşarak. Kabalık yeniden sessizleşti. Duruşunu bir bacağına verdi ve gülerek bana baktı. Ona doğru bir kaç adım attım, ''Sana sadece 5 saniye veriyorum. Hemen!'' dedim bağırarak. ''Ne yaparsın?'' dedi ve bakışlarını etrafta gezdirdi, ''Basit 1. sınıf öğrencisi.. Ne yapabilir?'' dedi kalabalığa sorarak. Adımlarımı arttırdım ve tam önüne gelene kadar konuştum, ''Süren doldu.'' dedim ve omuzlarını kavrayıp kasığına sert bir tekme attım. Acı içinde inleyip kendi öne doğru eğdi, bütün kalabalık şok içinde korkuyla baktı. ''Se-seni-'' ''Bir daha karşıma çıkma.'' dedim ve onu iterek yere düşmesini sağladım. Hızla çıkış kapısına döndüğümde korkulu gözlerle bana bakan Carly'i gördüm. Onu umursamadan hızla çıktım ve okulun çıkışına ilerledim. ''Sen, sen biraz evvel ona vurdun? O-ona?'' diyerek nefes nefese konuştu, ''Ne olmuş yani?!'' dedim öfkeyle ''Ne dediğini duymadın mı?'' dedim ve yürümeye devam ettim. ''Peki sen onunla-'' ''Tanrı aşkına hayır!'' diye bağırdım ve minübüs duraklarına doğru ilerledim. Delirmek üzereydim. Olacakları az çok tahmin edebiliyordum, fakat ondan korkmuyordum. O adi yüzünden bugün 2 kez rezil olmuştum.