1.Bölüm (Başlangıç ve Baskın )

15 2 1
                                    

Kısık ve uykulu gözlerle akşam yatarken çıkartığı ve kolundan hiç çıkartmadığı ve yatarken her zamanki gibi yanındaki gece lambasının altına koyduğu kendisin de hatırası olan saati eline aldı ve baktı...
Saat sabah 05:00 idi sabah ezanı okunmuştu.
Bismillah diyerek elinde ki saati aldığı yere tekrar bıraktı ve yatakta gözlerini ovaladı bir esneme sonrası yanında uzanmış yatan eşine uzun uzun baktı ne çok hakkı vardı üzerinde sabahlara kadar süren görevlerde hep yolunu beklemişti. usulca açılmış olan yorganın ucunu üzerine örttü ve kendi yorganının ucunu sağa attı ve tekrar bismillah diyerek yatağından sessizce kalktı.
Sessiz adımlarla ışığını yaktığı holden ev terliklerini giyerek tuvalete ilerledi.
Tuvaletten çıktıktan sonra Hemen yan tarafında ki banyonun ışığını yaktı suyu açtı ve elini ovalayarak buz gibi suyu yüzüne çarptı kafasını kaldırıp aynaya baktıģında sakallarının uzadığını farketti
-Yarın toplatayım diye iç geçirdi içinden sonra akan buz gibi suyun verdiği ferahlıkla abdest aldı.
Eline aldığı havlu ile kurulandıktan sonra banyonun ışığını kapatarak tekrar geldiği yöne yöneldi ve vefat etmeden önce babasının kaldığı
Her yeri hatıra kokan odaya başını usulca öne eğerek girdi.
Sanki hala babası içerdeydi.
Sağ tarafta bulunan odanın ışığını yaktı ve odanın sol duvarında asılı babasının çerçeveli resmi ilişti gözüne
Uzun uzun babasının gözlerine baktı.
-Ah baba keşke hala yanımda olsaydın dedi.
Annesi bir yaşındayken bir trafik kazası sonucu ölmüştü hiç tatmamıştı anne sütü hariç anne sevgisini
O yüzden anne kokusu ne demek bilmiyordu ama baba ne demek çok iyi biliyordu.
Babası ona hem anne hem baba olmuş yedirmiş,içirmiş,giydirmiş büyütmüş ve meslek sahibi edip evlendirmişti torunlarınıda gördükten sonra niye içiyorsun diyemediği siğaradan akciğer kanseri olmuş ve iki ay hastalığı çektikten sonra ölmüştü.
Biliyordu ki o uzun zamanlarda babasının tek derttaşı o zıkkım dediği sigaraydı.
Resme uzunca baktıktan sonra koltuğun üzerinde duran işlemeli annesinden babasına babasından da ona yadigar kalan seccade yi eline aldı ve halının üzerine sererek sabah namazını eda etti.Anne ve babasına uzunca dular ettikten sonra seccade yi toplayıp yerine koydu ve odanın ışığını kapattı.Tatak odasına girdiğinde yatakta ki eşine baktı ne güzelde uyuyor du.Sonra
hemen yatağın yan tarafında bulunan gardolaptan üzerine ince bir mont ve yanına istemese de siğarasını aldı ve yavaşça kendince manzarası Ankara'nın en güzel yeri ve üstelik bir zamanlar içinde çalıştığı,emek verdiği, göz nuru,onuru ve dik duruş sebebi olan emekli olunca ayrılmak istemediği Mit binasınin hemen karşı caddesinde ve binanın yan tarafında kalan evinin balkonuna çıktı.
Emekli olmadan önce almıştı bu evi eşi pek istememişti ama kendisi özellikle seçmişti çünkü bir gün emekli olursa içinde olmasa da dışından onu görmek onu mutlu edecek belkide aynı heyecanı tekrar yaşatacaktı.
Dışarısı çok soğuk tu birden üzerinde mont olmasına rağmen balkonda tüylerinin diken diken olduğunu hissetti öyle ki kısık ve uykulu gözleri soğuktan fal taşı gibi açılmış uykulu hali dağılmıştı ve eliyle tuttuğu balkon demirinden şehrin bu saatlerde temiz olan havasını içine derin bir nefesle çekti...
- huzur diye seslendi yavaş yavaş aydınlanan geceye
Sonra uzun uzun yıllarını harcadığı Ankara'nın manzarasını ve emekli olduğu Mit binasını seyretti.
Yıllar önce yaşadıkları bir bir aktı gözlerinden ve elini montunun cebine soktu montun içinde ki uzun zamandır da kullandığı
- bi... bırakamadım şu zıkkımı dedigi siğarasına aldı.
siğarasını yavaşca ağzına götürdü sonra babasından yadigar ve bir o kadarda ölmesine azmettirici çakmakla elinde tuttuğu sigarayı yakmaya çalışıyordu ki tam o esnada yanan siğaranın dumanını bile üfleyemeden bir anda her yer bembeyaz ışık ve toz bulutu oldu ne olduğunu bile anlayamadan bir anlık eğitimini aldığı refleksle balkon kapısından evin içerisine attı kendini kısa bir sessizlik oldu önce ve daha sonra dışardan gelen bina ve araç alarm sesleri ve çığlık çığlığa bağrışma sesleri...
Gözlerinin kapaklarını yavaşca açtı buğulu gözlerle ve şaşkın bakışlarla sağa sola baktı sonra derin bir nefesle kafasını kaldırdığında kulaklar çınlıyordu kulaklarına eliyle ovalayarak çınlamasını gidermeye çalışıyordu o arada yer de etrafa bakınırken tüm camlar üzerine döküldüğünü hisseti etrafında her yer kırılan cam kristalleriyle doluydu.
Sonra panikleyen gözlerle yatağa döndü gözleri aman Allahım dedi yatak parçalanmıştı.
kırılan cam parçaları üzerinde batmalarına aldırmadan hızlıca yatagın parçalan kısmında yerde yatan eşine doğru koştu...
Kalbinde küt küt atan korku ve patlamanın etkisiyle yerde sessizce yatan her yeri toz ve beton parçalarıyla dolu eşini hızlıca kavradı. Üzerindekileri alıp yüz kısmını çevirdiğinde eline bulaşan kanı gördü..
o anda kül gibi oldu dehşete düştü yıkıldı sanki dünyası bir anlık telaştan sonra hemen nabzını konrol etti.
Yaşıyordu evet evet yaşıyordu.
Aman Allah'ım ne tarifsiz bir şeydi bu.
- Şükürler olsun sana yarabbi dedi.
Hemen eşinin üzerinde ki kanlı bölgeyi yırtı vucudunun sol böbrek kısmına şarapnel parçası girmişti yüzünün bir kısmıda kanlar içindeydi. usulca eşini bıraktı ve kalktı ayağa bir bez bulmalıydı alalacele yarısı parçalanmış olan yatağın üzerindeki nevresimi buldu hemen ortadan ikiye ayırarak eşinin yaralı olduğu kısma bastırarak tampon uyguladı.
O anda gözünün önünde görevdeyken yaşadıkları geldi.
Kucağında kaç askeri kaç kardeşi şehit olmuştu hele en yakın arkadaşı devresi Hakan Binbaşıyı ellerinde kaybetmek acısı gözlerinin önünden film şeridi gibi geçti yeniden.
Daha önce bir çok kez yaşamıştı bu duyguyu ama emekli olduktan sonra bir daha yaşayacağını hiç sanmıyordu.birde bu ailesi olunca.
Hemen eşine seslendi.
-Dayan Nilgün ne olur dayan sakın birakma beni
Fakat Nilgün'den hiç tepki ve ses yoktu.
Üstelik yarası hala kanıyordu
Eşim dediği canın yarısını bu şekilde kaybedemezdi.Bu şekilde bitemezdi yok yok olamazdı onu kaybederse tutunacak dalı kırılır kanatsız kuş gibi uçamazdı
Çok şey kaybetmişti hayatta bir kez daha kaybedilenlerin acısı yüregini dağlarken kaybedemezdi.
Hayalini kurduğu dünya bir anda böyle elinden kopamazdı.
Kafasındaki bu duygularla hemen eşini kucakladı sımsıkı

Bir daha bırakmamak üzere tutar gibi.

KOD 71Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin