-BÖLÜM 3-

47 11 1
                                    

2 Günü sabırsızca geçirmiştim bugün 4 sularında Çağıl mesaj atmıştı. Saat 11 de beni alacaktı. Bir sorun çıkarsa diye avukata henüz Çağılı bulduğumu söylememiştim ama bu işi atlattıktan sonra tabiki söyleyecektim. Aptal Çağıl. Alt tarafı mahkemeye çıkıp doğruları anlatacaksın, hayır yani ne vardı bunda. Dün abimin görüş günüydü onu ziyaret edip en kısa zamanda oradan çıkacağını söylemiştim. Yani Çağıl bir pürüz çıkarmazsa öyle olacaktı. 

Saate baktığımda 9.24tü Çağılın gelmesine daha çok vardı. Üzerimi giyinip Kitaplığımdan yarım bıraktığım kitabı alıp okumaya başladım.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle Çağılın attığını görüp toparlandım. Ceketimi üstüme alıp bir miktar parayı ve telefonumu cebine sıkıştırdım. Anneme biraz hava alacağımı söyleyip evden çıktığımda havanın soğuk olduğuna kanaat getirdim. Bahçenin demir kapısına ilerlerken çağıl arabasına yaslanmış sigarasını içiyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. İçimi okurcasına konuştuğunda sevinmiştim,

" Sonunda gelebildin , ağaç oldum burada"

"Ham madden zaten ağaç senin be." Kafasını sola çevirip ya sabır diyerek gülümsedi, sağ yanağında çıkan gamze içimi ısıtırken yaslandığı arabadan doğruldu.

"Hadi gidiyoruz." Sürücü koltuğunun kapısına geçerken bende ilerleyip arabanın kapısını açarak içeri girdim. 2 gündür bastırdığım merak ortaya çıkarken sordum,

"Pekala artık soruyorum, kime ne vereceğim." Ona doğru dönmüş bir cevap beklerken araba kullanırken ne kadar dikkatli olduğunu fark ettim.

"Muhtemelen bir adamını yollayacak. Ne vereceğini siktir et. Sadece ver ve gel."

"Olmaz öyle, merak ederim içinde ne var hadi söyle"

"Karışık bir konu, kötü birşey değil uyuşturucu falan vermeyeceksin korkma. Sen sadece dediğimi yap. Gelen kişiyle mümkün olmadıkça konuşmayacaksın. Birşey sorarsa benimle alakan yok, sana sunduğum şart karşılığında oradasın. Tamam mı?"

"Korkmalı mıyım?"

"Hayır Duru. Hadi birşey olduğunu varsayalım ben biraz uzağındayım sizi gözetleyeceğim birşey olursa hemen orada olurum."

"Bana ilk defa ismimle seslendin." Dedim şaşırmış bir şekilde. Tamam Duru benim ismim ama daha önce küçük olduğumu belirten lakaplar kullanıyordu sonuçta. Sırıttı.

"İstediğin bu değil mi?"

"İsteklerimi önemsediğini sanmıyorum."

"Sanma. Çünkü zaten önemsemiyorum." Verdiği sert cevap karşılığında üzülmedim tabii ki. Tamam belki biraz ucundan kırılmış olabilirim. Az birşey.

"Odun." Diyerek önüme döndüm ve yolu izlemeye başladım. Ormanlık bir alandaydık. Toplasan 3-5 araba geçiyordu. İleride bir patikadan sarptığımızda ıssız bir ormana girmiştik.

"Burası çok ürkütücü, yoksa beni kandırıp organlarımı mı alacaksın?"

"Saçmalama. Ciddi bir iş bu nerede buluşsaydık adamla? caddenin ortasında mı?"

"Ah, tamam. Söylemedim say." Ukala adam. Araba durduğunda geldiğimizi anladım. Ona döndüğümde bana bakıyordu. Sorun yok dercesine gözlerini kırptığında içimdeki endişe biraz olsun hafiflemişti. Dönüp kemerimi çıkardığımda o arabadan inmişti. Bende indiğimde ortalıkta kimseler yoktu ve üşümüştüm.

"Gel." Dediğinde ileri doğru yürümeye başladı bende takip ediyordum. Etrafı aydınlatan tek şey ay ışığıydı. Oranla diğerlerinden daha büyük duran bir ağacın altında durduk.

TANIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin