-BÖLÜM 7-

42 7 13
                                    

YAZARDAN...

Melek çareyi kocasını Durudan uzaklaştırmakta bulmuştu. Neredeyse kafayı yiyecekti, Nasıl öğrenmişti Macit olanları? Duruya olanları anlatamazdı. Bu herşeyin sonu olurdu. Çalan telefonun sesiyle kafasını kahvaltı tabağından kaldırdı. Macitin araması ihtimali ile içi titreyen melek telefonu eline aldığında arayanın duru olduğunu görünce rahatladı.

"Efendim kızım" verdiği soğuk yanıtın farkındaydı.

"Anne ne Zaman geleceksiniz?"

"Bilmiyorum Duru izin ver biraz kafamızı toplayalım sende sınavına hazırlanmaya devam et işte." Duru aldığı puan ile istediği üniversiteye girememişti. Bu sene şansını tekrar deneyecekti.

"Pekala, tamam."

"Dikkatli ol kapıları iyi kitle."

"10 yaşındaki küçük kız değiliim"

"Hııııı"

Duru telefonu kapattığında dün gece olanları annesine söyleyememişti. Çok saçmaydı, kim neden yapısındı ki böyle birşeyi. ya abisinin bıçakladığı çocuğun ailesi yaptırdıysa? Çağıl, herşey çağıldaydı. Ama bir karar almıştı ve arkasında durmalıydı duru. Aramayacaktı onu, hayatını mahveden insanı neden görmek istesin ki? Merakına yenik düşmeyeceğini kendine tekrar hatırlattı.

Öfkeyle Macitin evine giden Çağıl, olanlar için gerçekten sinirliydi. Notta yazan şeyin ne demek olduğunu az çok anlamıştı ama Macitten bu sefer herşeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenecekti. Çaldığı kapının açılmasını bekledi. Açılan kapıyla hoşgeldinix diyen hizmetliyi yok sayarak girdi içeriye.

"Nerede o patronun?"
"salonsalar efendim." Aldığı cevapla artık neredeyse yarısını ezberlediğini evin salonuna girdi. Çağıl, Elindeki viski bardağıyla gördüğü macite şaşırmamıştı.

"dün gece olanlardan haberin var mı senin gizemli baba? Ulan 5 dakika geç, girseydik ölüyorduk orada!" Viski şişesini yanındaki sehpaya bıraktı Macit. Kafasıyla karşısındaki kanepeye oturmasını işaret etti. Çağıl sinirle oturdu. Macit konuşmaya başladı.

" Sence neden siz içeri girdikten sonra camlarını indirdiler? Aptal herif, bizi korkutmak için yapıyorlar, anlamıyor musun?" Çağıl başını ellerinin arasına aldı.

"Benden istediğin şey çok ağır. Masum bir kızın hayatıyla oynuyorum resmen."

"Hayatıyla oynamıyorsun. Bana olan borcunu ödüyorsun, hem sen ne Zaman'dan beri insanlara acıyorsun? Kızımı yanıma aldığımda sende çıkacaksın hayatından." Bunu demesiyle birşeyler kıpırdandı Çağılın içinde.

"Herneyse Duru artık benimle görüşmek istemiyor sanırım. Dün birşeyleri öğrenmek istedi, bende sert çıktım. Ne olacak şimdi, ne yapacaksın?"

"Meleğe son bir şans vereceğim. Ya Kemal'e herşeyi anlatacak kimi bana verecek, yada biricik oğluna yazık olacak."

"Manyaksın sen, gidiyorum ben."

"Duruyla aranı düzelt. Arayacağım."

Çağıl çıktıktan sonra telefonu eline aldı Macit. Melek yazısına tıkladı.

"Aradığınız numara kullanılmamaktadır." Macitin duyduğu bu 3 kelime, çıldırmasına yetmişti. Öfkeyle yerinden kalktı. Tekrar rehbere girip sağ kolu dediği, neredeyse güvendiği tek Adamını aradı. Açılan telefonla birlikte konuşmasına fırsat vermeden,

"Efe'yi sağlam bir şekilde dövdür, kiminle oynadığını görsün."

DURUDAN...

Daha fazla dayanamayacağını fark edip Bahar'ı aradım. Bahar benim güvendiğim sayılı insanlardandı. Herşeyimi de bilirdi ki, son Zaman'larda doğru dürüst görüşemiyorduk bile. Rehbere girip özürlü yazısını gördükten sonra aradım. Tamam niye böyle bir mallık yaptın diyeceksiniz ama o benim kankam sonuçta bi tanecik arkadaşım falan mı yazayım. Bahar'ın sesiyle düşüncelerim dağıldı.

"Efendim bebeğim."

"Neredesin hayırsız kankam"

"Evdeyim nerde olacağım."

"Eh senin işin belli olmaz bi ordasın burda."

"Kendinle karıştırdın herhalde Cannnnıım"

"Ay tamam, ev boş gelde  eğlenelim az."

"Bu bir evlenme teklifi mi?"

"Salak ya" uzun Zaman sonra gülümsedim.

"Tamam gelirim 1-2 saate, sen ortamı hazırla." Göz kırptığını biliyorum şuan evet.

Telefonu kapattım. Markete gitmeye üşendiğim için Bahar'a gelirken birşeyler almasını yazdım. O gelene kadar en azından bir bölüm twd izleyebilirdim.
Dizinin 20.dakikasında çalan kapıyla Bahar'ı içimden tebrik ediyordum. Onun 1 saati Genelde 2-3 oluyor, abartmıyorum.

"Hayret erken gel-" kapıyı açtığımda sözümün kesilmesine sebep olan şey gördüğüm kişinin Bahar değil de Çağıl olmasıydı.

"Birini mi bekliyordun güzellik?"

"Seni beklemiyordum o yüzden hadi git baaay" kapıyı kapatma çabalarım araya sıkıştırdığı ayağı yüzünden mahvoldu. Kapıyı geri araladım.

"Eve gelen misafirlere hep böyle mi davranırsın?"

"Hayır sadece gereksiz olanlarına."

"Bak bu ağırdı ama."

"Seninle konuşmak istemiyorum."

"Tamam hatalıyım kabul ama bir dinle." Ellerimi belime koydum,

"Pekala." Kaşını kaldırarak muzip bir ifadeyle baktı ve kalbimin 3sn durmasına sebep oldu.
"İçeri almayacak mısın?" Ay ben sana dayanabilir miyim? Tabii böyle demedim. Suratına düz düz bakarak ı don't care bitch dermişcesine içeri girdim. Arkamdan geldiğinde biraz tribin zararı olmaz diye düşündüm öyle değil mi? Hem ben bir karar almıştım ve onun arkasında durmalıydım. Yani en azından çalışabilirim. Bahçeye giren kapıyı açıp,

"Biraz hava girsin 1 gecede batırmışsın evi." Komik misin manasıyla bakıp oturdum ve laptopumu kucağıma aldım. Kaldığım yerden başlattım ve izlemeye başladım.

"Şunu bırak da beni dinle." Umursamadım.
"Bak bu kadar yakışıklı bir çocuk yanındayken sen onlara mı bakacaksın?" Damonu işaret ederek,

"Bak mesela ben bundan yakışıklıyım." Omzumu silktim. Tamam bir tık daha yakışıklı olabilirdi.
"Şunu bırakacak mısın zorla mı alayım." Yine takmadım. Ciddi ciddi laptopu elimden çekince ayağa kalktım.
"Ya manyak mısın versene şunu"

"Vermeyeceğim dinleyeceksin önce."

"Ya dinlemeyeceğim

"Dinleyeceksin."

"Dinlemeyeceğim." Böyle devam ederken benim Onun eline atlamayıp düşmemle onun da üstüme düşmesi ve biz bakışırken araya giren diğer ses,

"Yanlış bir Zamanda geldim galiba."

TANIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin