-BÖLÜM 5-

52 9 2
                                    

YAZARIN AĞZINDAN...

Melek hanımın korktuğu başına gelmişti. Macit kızını öğrenmişti. Ne zorluklarla sakladığı Duruyu öğrenmişti. Efeye karşılık Duruyu istemişti Macit. Olan herşey onun oyunuydu.  

Ne yapacaktı şimdi Melek? Oğlu için bütün düzenini nasıl yıkardı. Bir kere kocasını kaybederdi, ya Efe? Çıktığında olanları öğrendiğinde annesiyle kalır mıydı? Melek Duruyu kabullenememişti hiç. Onu kendi kızıymış gibi sevememişti. Çünkü Duru istemsiz olmuştu. O gece aptal bir sarhoşluk sonucu olmuştu Duru, Melek yapabileceği en basit şeyi yapıp Durunun Macitten olduğunu saklamıştı. Kimse de fark etmemişti. Asıl sorun Macitin nasıl öğrendiğiydi. 

***

Duru uyandığında tanımıştı kaldığı evi. Dünü hatırladığında içini tekrar o hüzün kaplamıştı. Sabah Çağıl evde değildi. Duru da olmasını istemezdi zaten. Yüzünü bile görmek istemiyordu Çağılın. Güvenini boşa çıkartmıştı, kırıldığı yerden kırmıştı Duruyu. 

Şimdi elindeki kahve dolu kupayı inceliyordu. Abisi onun yüzünden oradaydı. Annesi garip bir şekilde evdeydi. Babası her zamanki gibi işleriyle ilgileniyordu. Duru sıkıldığını ve böyle olmayacağını düşünerek dün geceden beri kapalı olan telefonunu açtı. Yağan bildirimlere alışıktı Duru. Çevresi tarafından sevilen, tanınan bir kızdı. Daha çok şarkı söylemek için çıktığı cafe bardan tanırlardı Duruyu. Toplamda 53 araması vardı. Çoğu en yakın arkadaşı olan Bahardan, diğerleri ise çıktığı cafe bardaki patronu olan Ümitten  ve annesindendi. Dün geceye aitti annesinin aramaları. 

Baharla olan 2 saatlik görüntülü konuşmanın sonunda Ümiti aradı Duru. 

"Neredesin be güzellik! olanları duydum, çok üzüldüm."  Duru lafı uzatmadı, 

"Bu akşam geleceğim. Konuşuruz."

"Tamam güzelim, bekliyorum."   

Telefonu kapatıp oturur pozisyonda olduğu yatağa uzandı. Saat daha 4tü. Akşama kadar uyuyabilirdi. 

*** 

Çağıl çok şaşkındı, bu nasıl bir tesadüftü böyle? Borçlu olduğu adamın kızının abisinin adam öldürüşüne tanık olmuştu. Borç meselesi ise şuydu; 

Macit Çağılın babasının hayatını kurtarmıştı. Bundan 10 sene önce Yılmaz (Çağılın babası) iflasın eşiğindeydi. Bir mafyaya borçlanmıştı ve bunun dönüşü yoktu. Yılmazı öldürecekleri sırada gelmişti Macit. Yılmazı kurtarmıştı. yılmaz artık Macite borçluydu. İş dünyasında böyleydi çünkü. Bundan 2 sene sonra Yılmaz borcunu ödeyemeden öldüğünde herşey tek varlığı olan Çağıla kalmıştı. Çağılın annesi onu çok küçükken bakamayacağını düşünerek bırakıp gitmişti. Macitin istediği para değildi Yılmazdan. O para kısmını düşünmezdi. Başka bir şekilde alacaktı o borcu...

Yakığı 2. sigaradan içine derin bir nefes daha çekti Çağıl. 1 Saat sonra Macitle buluşacaktı. Öğrenecekti herşeyi. Çünkü Kafası çok karışmıştı. 

1 Saat sonra...

Oturduğu rahat koltukta dik duruşunu bozmadan maciti bekliyordu Çağıl. Beklemeyi sevmezdi, aptal herif bunu bilmiyor muydu? 

Macit geldiğinde ayağa kalkma gereği bile duymadı Çağıl. Macit saygı duyulması gereken bir insan değildi. Tamam, babasının hayatını kurtarmış olabilirdi, ona borcu da olabilirdi ama bu ona saygılı olmasını gerektirecek birşey değildi. 

"Anlat, herşeyi bilmek istiyorum. Kim o kız? neler oluyor?" 

"Sakin ol küçük Yılmaz, Ne bu hırs?"

"Dökül artık yaşlı herif." 

"Pekala Genç adam, sanırım bana olan borcunu ödeme vaktin geldi..." 

*** 

2 Saatlik bir uykunun ardından uyanıp duşunu aldı Duru. Giyinip makyajını yaptı. Doğal hali her türlü güzeldi ama göz altındaki mor halkalar görünümünü bozuyordu. Rujunu da tamamladıktan sonra çantasını alarak odasının kapısını kapadı.  aşağıya inip 5 dakika önceden çağırdığı taksinin gelmiş olduğunu gördüğünde bindi ve gideceği yerin adresini verdi. 

 Taksiden inip cafeye girdiğinde içerisi fazlasıyla kalabalıktı. Burası hep böyle olurdu.  Birkaç tanıdığıyla selamlaşıp Ümitin içerisinde olduğunu düşündüğü koridorun sonundaki odaya doğru ilerledi. Doğru tahmin.  Ümite koşup sarıldığında aynı karşılığı almıştı. Ümit onu mutlu ediyordu. 

"Özlemişim Durucuk." 

"Ah ne demezsin, bir de bana sor." 

"Haydi gel içeri dönelim. Çıkacaksın bu gece?" Duruya sorduğu soruya olumlu yanıt alınca beraber bar kısmına ilerlediler. verdiği içki sparişini beklerken çalan telefonunu susturuyordu. Arayan Çağıldı. Onun yüzünü dahi görmek istemiyordu Duru. Aptalın tekiydi. Zaten abisine üzülmesi yeterken onu hatırlamak sinirlerini bozuyordu. Attığı 4 shot hafif çakır olmasına yetmişti. Sahneye çıktığında söyleceği şarkının adını gitariste  söyledi.    (sesini böyle hayal etmeyin mdkfmdsk)  

Şarkıyı bitirdiğinde sahneden inecekti ki sendeledi. ups bunu beklemiyordu. Belinden tutan elin sahibine döndüğünde şaşırdı. Çağılın burada ne işi vardı?  

"Senin burada ne işin var? Bırak kendim yürüyebiliyorum." 

"Senin içmediğin gün  yok mu kızım? kapa çeneni de yürü, bıraksam düşüp bir yerlerini kıracaksın."  Duru toparlanıp Çağılı ittirdiğinde 

"Sanane be! kırarsam kırarım. İşine baksana sen, niye geldin? Nasıl buldun burayı hem?" 

"Sarhoş birine göre çok soru soruyorsun." Artık birbirlerine dönmüş göz teması kuruyorlardı. Çağıl elini hala Durunun belinden çekmemişti. Farkındaydı, bıraksa Duru gerçekten düşecekti. Cafedekiler dikkatle onları izliyor ama sesini çıkartamıyorlardı. Çünkü karşılarındaki Çağıl Keskindi. Kimse de ona kafa tutacak cesaret olduğunu sanmıyordu. 

"Ben sarhoş değilim aptal!" 

"Aynen güzelim aynen ondan. " 

"Ay sıktın ama bıraksana be!"

"Hadi gidiyoruz yeter bu kadar eğlence." 

"Seninle hiçbir yere gelmeyeceğim. Ayrıca eğlendiğimi kim söyledi. Senin yüzünden herşey mahvoldu. "

"Çok konuşuyorsun." 

"Seninle. Hiçbir. Yere. Gelmeyeceğim." kelimelerin üstüne basa basa söylemişti Duru. Çağıl daha fazla çenesini çekemeyeceğini fark ettiğinde Durunun çığlıklarını umursamadan omzuna attı onu. Duru hala söylenirken tek düşündüğü bu kızla nasıl baş edeceğiydi.

TANIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin