8) Koyduğumun Partisi vol.2

170 21 3
                                    

Onlar önde yürürken ben de okulun geri kalanıyla birlikte arkalarından geldim. Otoban ışıksızdı burada yarış yapmak salaklıktan başka bir şey değildi. Ben ne olduğunu anlamadan bunlar arabaları getirmişti. Tabi babanızın malı yardırın değil mi? Zengin züppeler.

Modelleri hakkında pek fikrim yoktu, Buğra’nın beyaz bir BMW, Erdal’ınsa sanırım siyah bir Mercedes’i vardı. Herkes yanda onlara bakıyordu. Onlar ise arabaların önünde duruyorlardı. Tamam, bu saçmalığa bir son vermem gerekiyordu. Ortaya atladım.

“Siz ne halt ediyorsunuz ha?”

Erdal’a döndüm “Kör kütük sarhoşsun vuracaksın bir yere gebereceksin sonra.” sonra Buğra’ya kafamı çevirip “Bu salaktan gaza gelmeyi bırak.” dedim. İkisi de beni dinlemiyordu. Bu neyin yarışıydı gerçi onu da anlamış değildim.

Erdal sırıtıp “Kazanan kızı kapar.” dedi ve beni elimden tutup arabaya sürüklemeye başladı.

Buğra arkadan “Hey ne yapıyorsun?” diye bağırırken Erdal beni yolcu koltuğuna bindirmiş kapımı kapıyordu.

Buğra’ya “Otobanın sınırına kadar gidip dönme. Hile yapmadığımı ancak güvendiğin birinden anlarsın değil mi?” dedi daha da sırıtarak. Ve arabaya bindi. Buğra bir an olduğu yerde durdu. Düşünüyordu.

Bense arabadan inmeye çalışıyordum. Erdal’a bağırarak “Senin sürdüğün arabaya binmem!” deyip kapıya yapışmışken Buğra kapımı açtı. Ben tam yırttım diye sevinirken kalkmama izin vermedi.

“Birazdan görüşürüz, seni hakkımla kazanacağım.” dedi ve beni sertçe öpüp kapıyı çarparak kapadı. Erdal’sa bu sırada sırıtarak karşısına bakıyordu. Kapıları kilitledi. Bu gerçek değildi değil mi?

Korkmaya başlamıştım. Bu salak beni öldürürdü. Erdal sanki benim düşüncemi okumuşçasına

“O kadar da sarhoş değilim.” dedi.

“Bu dediğine kendin inanıyor musun? Hem sen araba sürmek için reşit bile değilsin. Buğra üst sınıf, sen daha 16’nı yeni bitirdin.”

O sırada eteği olmasa da olur denecek kadar kısa giymiş bir kız, iki arabanın ortasına geldi. Erdal’la Buğra’nın bakışması arasında kalmak aşırı derecede gericiydi. Buğra ciddiyetle bakıyordu. Erdal’sa sırıtıyordu. Ve eminim onun bu sırıtışı Buğra’yı daha kızdırmıştı.

Ve götü başı açık kızın işaretiyle yarış başladı.

Geriye yapışma lafını tam ve gerçek anlamıyla yaşadım. Erdal gazı köklemenin ötesine götürmüştü.

Erdal “Ben 17 yaşındayım.” deyip bana döndü. Delici bir şekilde bakıyordu.

Bana değil yola baksana lan!

“Ayrıca..iyi bağlantıların varsa, istediğin her yerde...her şeyi elde edebilirsin Derin.” gaza daha da yüklendi.

ÖLECEZ VALLA ÖLECEZ ALLAM YAREPPİM, tabi dışardan bu telaşımı çaktırmadım. Erdal’la psikolojik savaşımızı kaybedemezdim. Koltuğun oturma yerlerine tırnaklarım daha da geçti.

Somurtarak arkama yaslandım. “Ailemden araba dilenmek için yaş fark etmez demiyor da…” Espiri gibi ya. Marka araba kullanan çocuğun beleşe yemek için savaşması çok garipti.

Sesi sertleşti “Ben bu arabayı kendi paramla aldım. Çalışarak. Kimseden bir şey dilenmem.” daha da hızlı gitmeye başlamıştı. Tamam, can sağlığım için onunla konuşmayı bırakmam lazımdı. Ama bir şeyi daha sormalıydım.

“Erdal?”

“Hm?” Buğra’yı arkada bıraktık diye daha rahat sürüyordu.

“Niye araba yarışına girdin?” Buna cevap gibi bir fren geldi. İkimiz de öne savrulduk. Erdal bir durdu. Sonra hemen toparlanıp yine hızlandı “Ani fren için pardon.”

Yanımdaki ŞeytanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin