Ortalığın azıcık durulmasını bekledik. Kargaşa azalmıştı. Çoğu çocuk evine yollanmıştı. Buğra’ya ne olmuştu bilmiyordum ve umrumda da değildi. Hakan bana bu gece için telefonunu ödünç vermişti. Saate baktım. Gece yarısını geçiyordu. Ve o anda son ses telefon ziliyle yerimden sıçradım. “Aşkım” diye biri arıyordu.
Tuğba. Kesin Hakan onun telefonundan arıyordu.
ÇÜNKÜ BENİ ÖLDÜRTMEK İSTİYORDU.
Erdal bana kızgın gözlerle bakarken “Kapa şunu hemen.” dedi sertçe. Nasıl kapayacağımı bilmiyordum ki lanet olsun. Dışardan sesler duyunca Erdal bir anlığına dışarı doğru baktı ve “Vaktimiz yok” deyip telefonu kaptığı gibi duvara vurdu. Telefon susmuştu.
Tabi artık çok geçti, fark edilmiştik.
Onu cebine tıkıp bileğimi yakaladı. “Umarım o etekle de hızlı koşuyorsundur.” dedi ve dolabı tekmeleyerek açtı. Hemen ötemizdeki polislerin gözünün içine bakarak karşı koridora zıpladık.
Daha doğrusu ben onlara bakıyordum. Erdal’sa beni çekiştirerek koşuyordu. Arka bahçenin kenarına park edilmiş arabanın içine atlarken peşimizden koşturan polislerin seslerini duyabiliyordum. Erdal arabanın kapısını kapamadan geri geri sürerek yola çıktı.
Arkaya bakmak için döndüğünde destek almak için yan koltuğun arkasına doğru attığı kolunda gerilen kasları ve şişen damarları görebiliyordum. Yola çıktığında kapısını sertçe kapattı ve bir oh çekti.
“Plakayı görmediklerinden emindim. Ama eşgalimiz için aynı şeyi söyleyemem. "Birileri polisle bakışmaktan çok hoşlanıyor.” dedi bana bakmadan.
“Diğerlerine ne olacak?” dedim. Biz kurtulmuştuk peki ya diğerleri? Okula bu haber nasıl yansıyacaktı acaba.
“Yakalanan herkesi mi yoksa Buğra’yı mı kastediyorsun?” dedi.
Ben cevap vermeyince “Çoğu reşit değildi. Kanında madde olmayanlar bir şekilde yırtardı. Ama diğerleri için aynı şeyi söyleyemem. Hele bir de bilmem kaç kilo kokainle yakalanmış olan varsa –“
“Sen espiri mi yapıyorsun?” diye çıkıştım.
Bana döndü. Tamam, atar yapmam gereken kısım burası değildi. Beni kurtarmıştı. “Sence tüm bu yaşananlar bir espiri mi Derin?”
Hakan’ı aramalıydım. Merak etmiş olmalıydı.
“Telefonu ver.” dedim. Telefonu cebinden çıkarırken birkaç parça haline gelmiş olduğunu gördüm. Sadece sim ve arka kapağı çıkmıştı. Onları yerine taktım. Şifreyi bulması zor olmadı. Tuğba’yı aradım. Hakan açtı.
-NERDESİN DERİN? Telefonu niye açmadın?
Sesi kızgın geliyordu. Meraklanmıştı.
+Eve geliyorum partide birkaç sorun çıktı da.
-Ne oldu?
+Partide küçük bir yunus şovu oldu. Ama ben iyiyim yakalanmadan kaçtım.
-PARTİYİ POLİS Mİ BASTI ?!?!
Tam sakinleşmişken yine bağırıyordu.
-Bana bir şey olmadı. Benimle alakalı bir şey de değil tamam mı?, derken Erdal yan gözle imalı bir şekilde bakıyordu.
Ah tabi canım seninle hiç alakası yoktu değil mi hı hı aynen evet.
Hakan’la konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Şeytan
Ficção AdolescenteSessizce geçmesi için yıllarca uğraştığınız hayatınızı birden nasıl mı bok edersiniz? Huzurlarınızda Derin Özal..