Azra'nın gözlerinden ateş çıkıyordu resmen.Ne büyük bir hata yaptığımı o anda anladım.Kafamda onca şey geçmişti ki bir anda onu kazanamadan kaybetmiş miydim şimdi ? Her şey boka sarmıştı bunun çok iyi farkındaydım. O sıra Azra yine yüksek bir sesle :
"Ne yaptığını sanıyorsun dedim sana kim oluyorsun sen ?"
Çocuk Azra'yı tutarak :
"Boşver Azra bırak yanlış bir anlaşılma olmuş heralde."
Bu niye şimdi böyle sakin duruyordu ? Yoksa Azra 'ya yaranmaya mı çalışıyordu ? Daha demin bana ufaklık , hayırdır ayakları çekiyordu şimdi Azra'nın yanında çok anlayışlı düzgün biriymiş gibi duruyordu. Bu hali tekrardan beni sinirlendirtmeye başlamıştı. Azra'ya bir şeyler demeliydim. Ama ne denirdi ki ?
"Be.. ben yanlış anlaşılmadan dolayı..."
Derken cümlemi ağzımda bırakmıştı.
"Kes sesini ! Bu ne büyük bir terbiyesizlik ? Neyse gel Cem buz koyalım."
Demek adı Cem'di.Azra kolundan tutu götürürken Cem çaktırmadan cebime bir kart bırakmıştı. Kendi kartıydı üstünde numarası yazıyordu.Bu işin burda bitmeyeceğini Azra'dan gizleyerek belirtmişti. İki yüzlü diye geçirdim içimden şeytan diyordu ki git göster Azra'ya kartını verdiğini, olayı büyütmek istediğini ama bu iyice çocukluk olurdu. Bu sefer eminim yüzüme hiç bakmazdı.Gürkan hala olan bitenleri anlamlandırmaya çalışırken iyice bozmuştu moralimi.
"Sen ne kadar salak bir insansın ? Beğendin mi yaptığını ? Bir gram şansın varsa da Azra'ya karşı onuda kaybettin."
Gerçekten yine harika destek oluyordu Gürkan.
"Sağ ol ya Gürkan muhteşem moral veriyorsun. Yine her zaman ki gibi yanımda oluyorsun. Bir kerede destek ol be ! "
Gürkan gözlerini büyütmüş yiyecekmiş gibi bakıyordu.
"Vay be söyle söyle dök içindekileri demek hep hakkımda böyle düşünüyorsun he ? Hiç yanında olmuyorum demek ? Yazıklar olsun Fatih ! Sana hiçbir şey demiyorum artık."
Gürkan beni orada yalnız bırakıp çekip gitmişti.Ne yapacaktım şimdi ben ? Gürkan ile de arayı bozmuştum. Kendimi iyice yalnız hissediyordum.Bir an yine Azra'yı gördüm. Kendi cafesi olsa eminim şuan kovardı ama o bakışları ile zaten yeterince kovuyordu. Deli bir cesaret gelmişti bana yine ve girdim cafeye.
"Bak beni yanlış anladın Azra. Yani ben böyle bir şey nasıl yaptım anlamadım."
Azra suratıma aynı öfke ile bakmaya devam ederken ben konuştukça iyice sinirleniyordu.
"Gider misin artık şurdan ? Patronda görücek iyice batıracaksın her şeyi. Defol git ! "
Tek bir kelime bile etmeden çıkmıştım dışarı. Eve nasıl geldim bilmiyorum. Düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. Bir anda nasıl her şeyi bu kadar berbat etmeyi başarabilmiştim. Eve girip yatağıma atmıştım kendimi. Gözlerim dolmuştu ama erkekler ağlamaz diyip sıkmaya çalıştıkça kendimi dayanamadım ağladım. Evet hemde hüngür hüngür derler ya o şekilde ağlamaya başladım. Yanlış anlaşılmak ne kadar kötü bir şeydi. Oysa ki ben hiç kavgacı bir insan değildim. Aslında bunu yapmış olmam sadece Azra'ya olan aşkımdan dolayıydı.Ama o beni tamamen kavgacı terbiyesiz olarak görmüştü. Annem ağlama sesimle odama girmişti.
"Ne oluyor oğlum ne bu halin ?"
Tam annemide terslemeye kalkışıyordum ki bir kişinin daha kalbini kırmayayım dedim.
"Yok bir şey anne doldum öyle ağlayasım geldi."
Tabikide inanmamıştı. Ama Allah'tan anlayışlıydı.Uzatmadan yanıma oturdu başımı okşadı.
"Her ne yaşarsan yaşa oğlum bu hüzünde olsa sevinçte olsa hepsinden bir ders çıkar. Her ders senin birikimin olacak ve sen yaşadıkça bu birikimlere bakıp faydalanacaksın."
Anneme sımsıkı sarıldım. Ağladım iyice baya rahatlamıştım. Annem işlerinin başına döndüğünde bende artık çözüm yolları bulmalıyım diye düşünmeye başlamıştım. Bir anda aklıma Cem 'in gizlice sokuşturduğu kart geldi. Arasam mı aramasam mı ikileminde çok kaldım. Aramazsam iyice korkak olduğumu düşünüp dalga geçerdi. Şimdi aramamalıydım ama hala cafededir Azra duyardı en iyisi akşamı beklemekti. Akşam olunca içimde tuhaf bir hisle çevirdim numarayı baya çaldı tam açmayacağını düşünüp telefonu kapatacakken açtı.
"Sonunda aradın bir ara saklandığın yerden çıkmayacaksın sandım."
Yine aynı uyuzluğu ve ukalalığı ile konuşuyordu keşke Azra şuan duyabilseydi.
"Ne istiyorsun ?"
Çok anlamsız bir soru olmuştu. Farkındaydım ama ne denirdi ki başka ?
"Şimdi sana mesaj olarak yollayacağım adrese gel tek istediğim bu."
Deyip kapatmıştı yüzüme telefonu. Anlaşılan bu işin peşini bırakmayacaktı. Gürkan ile de küsmüştüm. Tek başıma nasıl gidecektim şimdi bilmiyordum. Ama kesinlikle gitmeliydim madem girmiştim bu belaya yarıda bırakamazdım. Yolladığı adresi bulmak için çıkmıştım yola içim çok kötü olmaya başlamıştı. Ama belli ettirmemeliydim. Adrese geldiğimde kapkaranlık bir depo gibi bir yere varmıştım. Baya sessizdi ve karanlık içinde ki ıssızlık içime kadar işlemişti. Ama o ses "Gel buraya bakalım." deyip çirkince gülmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Çoğu zaman keşkelerim olurdu ama bu en acısı sanırım... Neden sıkılmıştım ki ? Niye geldim o cafeye ? Neden gördüm seni ? Sahiden aşk dedikleri şey bu muydu ? Ben bu içimdeki yangında kül oldum. Aşk her şeyi kaybetmeye değer mi ?" - Aşkın bu kadar...