Endişeliydim... Gecenin ıssızlığı ve soğukluğu yüzüme çarpıyordu.Hemen buradan son sürat koşarak kaçabilirdim ama içimde bunu engelleyen bir şey vardı. İlk defa yapmalıydım artık sıradanlaşmaktan kurtulmak bir şeyler için bedel ödemek zorundaydım. O iğrenç gülüşü ve sesi kulağımda kalmıştı. Bir kere demesine rağmen ben kaç kere duymuştum bilmiyordum. O anda yine aynı ses kaba bir şekilde :"Hadi ama ne bekliyorsun ? Yoksa korktun mu yürekli çocuk ? Hayır hayır bak sen korkak biri değilsin buraya kadar gelmen bile büyük cesaret kendine haksızlık etme."
Resmen içimi okuyor gibiydi , bence korkak olan ben değildim evet aslında korkak olan kendisi ! Ne bu karanlık bir deponun içinden konuşup kendini göstermemek ? Açık bir şekilde karşımda durabilirdi ama o karanlığın içinde kendini saklıyordu. Kim bilir daha içer de kaç kişi vardı yada birazdan biri arkadan gelip enseme bir şey yerleştirip benim bayılma mı sağlayacaktı kim bilir... Asıl yürekli gerçekten de bendim bunları düşünüp iyice güçlü hissetmiştim kendimi.
"Neden karanlığın arkasına saklanıyorsun bak ben buradayım."
Ciddi bir şekilde kahkaha atmıştı. Yapmacık değildi gerçekten de içten gülmüştü. İyice sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı bu durum.
"Ben işimi zevkle yaparım çocuk. Buda benim en büyük zevkim birine bedel ödetmeden önce iyice keyfini çıkarırım kuru kuru olsa ne anlamı kalırdı ? "
Hakikaten de öyle gerçekten yaptığı bu gösteriden büyük zevk alıyordu. Belkide en büyük zevki karşısındaki insanı bu denli çıldırtmaktı. Artık ne olacaksa olsun istiyordum. Bu anlamsız saçma gösterisi ona daha çok haz veriyor diye deliriyordum. Artık çıkmıştı karanlıktan o çıktığı gibi sağımdan solumdan arkamdan başkaları da gelmişti. Tahmin ettiğim gibi yalnız değildi. Adamlarını gerçekten ustaca saklamış o kadar endişelenip etrafıma bakmama rağmen görememiştim. O anda keşke Gürkan ile küs olmasaydım diye geçirdim içimden. Eminim burada yanımda olsaydı kendimi çok daha cesur ve iyi hissedecektim. Bu yalnızlık kaygılandırıyordu beni. Ama asla belli etmedim tüm nefretimle gözlerine doğru baktım.
"Azra'nın neyi oluyorsun diye sormuştun dimi ufaklık ? "
Şu ufaklık kelimesini dedikçe bir yumruk daha suratına yerleştirmek istiyordum.
"Evet Azra'nın neyi oluyorsun bunu bir kez daha soruyorum."
Bu deli yürek bana nereden geliyordu anlamıyordum ama bu şekilde de devam etmek istiyordum.
" Amma meraklıymışsın sende be ! Peki söyleyelim daha fazla merakta bırakmayalım ufaklığımızı. Ben Azra'nın kuzeniyim. Azra ile senin sandığın tarzda bir durum yok anlaşılan sen çok yanlış yaptın be ufaklık. "
Ne ! Kuzen mi ? Gözlerim açılmıştı. Gerçekten de her şey çok büyük yanlış anlamaktan ibaretti. Harbiden büyük boka basmıştım. O sinirle gidip soracağıma insan gibi sorsaydım , kuzeni olduğunu öğrenip otururdum yerime. Gürkan ne kadarda haklıymış gerçekten de ben büyük bir aptalım ! Bu kadar yaşanılan şeyler sırf kuzeni olan kişiyi erkek arkadaşı sanmamdan kaynaklanmıştı. Yine sırıtarak :
"Gerçi birazdan başına geleceklerden sonra benim Azra'nın kuzeni olduğumu hatırlar mısın bilemiyorum. Ama umarım aynı hataya düşüp yine sormazsın."
Kahkahasını patlattıktan sonra yüzüme de bir yumruk patlatmıştı. Onun etkisindeyken etrafımdaki kişilerde vurmaya başlamıştı. Yere çömeldim kendimi kapatmaya çalıştıkça her yerden darbe almaya başlamıştım. Bir ara uyuştu sanki her şey beynim vücudum ne acı hissediyordum nede oradaydım sanki. Sadece Azra ' yı görmeye başlamıştım. Evet karşımda üzgün bir şekilde bakıyordu suratıma.İstediğim Azra istediğim sendin o anda bile bunu hissetmeye devam etmiştim. Etraftakilere durun yapmayın diye bağırıyordu. Ne acı hissederdim ki Azra buradaydı. Kafama aldığım o sert hamle ile o hayal dünyasında olmadığımı anladım darbeler üzerine darbeler alıyordum. En son bir sopa inmişti kafama...
Gözlerimi açtığımda sabahın ilk ışığı tam yüzüme doğru vuruyordu. Gözlerimi kamaşmaktan açamıyordum. Üstüm başım yırtıktı her yerim baya sızlıyordu hissediyordum. Yüzümde kurumuş kanlar olmalıydı. Ama bir dakika ellerim ayaklarım bağlıydı benim. Ne bu şimdi dayağımı yemiştim. Yeterince bedelimi ödediğimi düşünüyordum neden bağlamışlardı ki beni ? Bu düşüncelerime cevap vermek için gibi üzerime doğru 3 kişi yürüyordu. Aralarında Cem de vardı.
" Ooo günaydın ufaklık rahat uyudun mu ?"
Ne pislik bir insanmışsın be diye içimden geçirdim. Ulan daha ne istiyordu benden anlamıyordum.
"Ne istiyorsun daha benden ? Neden ellerim ayaklarım bağlı ? Yeter sök şu ipleri gideyim. "
Gözlerinden ateş fırlıyordu resmen. Daha her şeyin bitmediğini gözlerindeki ateşten anlamıştım.
"Sen beni kuzenimin önünde rezil ettin. Benim raconumu ayaklar altına aldın. Bu kadar basit mi lan ? "
Neyin basitinden bahsediyordu. Her yerim dayaktan ağrıyordu. Bütün geceyi şu betonun üstünde baygın geçirmiştim. Bir anda yanındaki adam sopasını çıkardı ve üstüme doğru gelmeye başladı o anda ensemde tüm ağırlığıyla hissettim o sopayı. Gözlerimi tekrar açmaya çalışırken bir kız başımda gibiydi. Farklı bir yerdeydim bu sefer yarım yamalak bir sesler duyuyordum.
"İyi misin ne oldu sana ?"
Gözlerimi açtığımda karşımda Azra duruyordu ve ben karşısında bu haldeyken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Novela Juvenil"Çoğu zaman keşkelerim olurdu ama bu en acısı sanırım... Neden sıkılmıştım ki ? Niye geldim o cafeye ? Neden gördüm seni ? Sahiden aşk dedikleri şey bu muydu ? Ben bu içimdeki yangında kül oldum. Aşk her şeyi kaybetmeye değer mi ?" - Aşkın bu kadar...