6.Bölüm "Masumluk"

2.1K 93 28
                                    


"Çürümüş ruhların içine giren ölü insanlıklar, et ile kemiğin arasına sıkıştırılmıştı."

Mavi gözlü, ufak bir erkek çocuğu vardı karşımda. Parkın bulunduğu sokakta, kaldırımların arasında dans ediyor, koşuyor ve gülüyordu. Tükenmek bilmeyen bir enerjiye ve heyecana sahipti. Gülümsediğinde daha çıkmamış olan ön dişleri gözüküyordu ve bu onu olduğundan daha tatlı yapıyordu. Kıvırcık ve kahverengi saçlara sahipti. Sağ kaldırım üzerine çıktı ve tek bir çizginin üzerinde yürümeye çalıştı. Kollarını iki yana açarak dengesini sabit tutmaya ve yere düşmemeye çalışıyordu.

Avuç kadar yüreğinde dünyaya yetecek masumluk barındırıyordu. Avucunun içinde bir su birikintisi, günahkar diye adlandırılan insanların ruhuna yavaş yavaş dökmeye başlıyor. Masumlukta bu değil miydi zaten? Başkası için kendimizi kurutmuyor muyduk? Nefes veren masumluğun her biri parçalara ayrılırken çocukluğumuzun bir avuç günahta boğulduğunu bilmemize rağmen bunu kabullenmek, gerçekliğin ağında kendini katletmek gibi hissettiriyordu.

Masumluğun gerçek anlamını her zaman merak ettim ve hiçbir zaman bilemedim. Bir bebeğin gülüşünde saklı olduğunu düşünsem de bu düşüncenin ilerisinde, diğer bütün insanların kirli olduğu sonucuna varılıyordu. Günahların olması masumluğu katlediyorsa, bütün bu insanları taşıyan dünya, şahit olduğu kötülükler karşısında masum kalmayı başarabilir miydi? Bu dünyayı dilsiz bir şahit, kör bir günahkar yapmaz mıydı?

"Neden böyle hissediyorum?" Arnaldo çocuksu sorusuna böyle bir cevap beklemediği için afalladı ama hiçbir şey söylemedi. "Sanki mavi gözlerindeki masumluğun çok derinliğinde acının gölgesi yer alıyor." Sırtını dikleştirdi ve yüzündeki o gülümsemeyi sildi. Yüzü bir anda ciddileşirken bunun nedenini merak ettim ve suçluluk duygusunun vücudumu kaplamasına engel olamadım.

"Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem Derin ama ben masum değilim." Arnaldo ellerini cebine koydu ve benim gözlerime değil, yere bakıyordu. Bu düşüncesine gülmek ve inkar dolu cümlelerin her birini zehir misali dudaklarımdan püskürtmek istedim.

"Bunu bilemezsin."

"Bu dünyada masumluk diye bir şey yoktur Derin," dedi hemen ardımdan.

Anlatmak istedim ama gözümün önünde canlanan görüntüleri dudaklarımın arasında cümleler haline getirmek fazla zordu. Onun gözlerinin içine baktığımda o çocuğun nasıl oynadığını ve bana nasıl baktığını ona anlatmak istedim ve derinliğine indiğimde gördüğüm o siyaha bulanmış acıyı.

Masumluk...

Gerçekten yok muydu?

"Bu doğru değil," diye fısıldadım çok sonra. Arnaldo bir kaç adım geriye giderek vücudunu ve gözlerini cama çevirdi.

"Evet doğru." Sesi, acı bir gerçeği kabullenir gibiydi, düşüncelerine eşlik ederek.

Gözlerinde gördüğüm o çocuğun derisinin soyulması, gerçeklik ile yüzleşen ve kirlenmeye mahkum edilmiş bir masumluğun gözlerimin önünde beden bulması gibiydi; o çocuk büyümüştü ve şimdi, masumluğun varlığını inkar eden, kirlenmiş bir bedenin yanında kara deliğe dönmüş acının kuyusunu taşıyan göz bebeğini barındırıyordu, görünürlüğün çok daha derinliğinde. Kendisi bile, bir zamanlar masum olduğunu unutmaya mahkum edilmişti, diğer her insan gibi.

"Günahkar insanların varlığından bir çocuğun gülüşünü nasıl yok sayarsın." Sesim öncekine göre daha güçlü çıkarken bir his ekleyebilmeyi dilerdim. Belki endişe, belki sinir, belki de meydan okumayı belirten herhangi bir nota ama yapamadım.

NEFHA -Düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin