Bölüm 1

44 2 0
                                    

 Islak çimenlere basarak yoluma devam ediyorum. Etrafta hiç ses yok. Etrafta hiç kimse yok. Sadece ben ve orman. Canlılar derin bir istirahate çekilmiş.

Ne bir böcek var, ne de bir kuş.

Ağaçların yanından geçiyorum. Ellerimi kaldırıyor ve ağaçlara dokunuyorum. Sanki bedenim ve beynim onların gerçek olduğunu kabullenmeye çalışıyor.

Sonuçta ağaçların üzerinde karıncalar olur.

Fakat bu ağaçlarda yok.

Biraz daha ilerledikten sonra yüzüme gün ışığı vuruyor. Gözlerim yavaşça kısılırken kafamı kaldırıp ışığın nereden geldiğini kestirmeye çalışıyorum. Fakat hayır. Hiç bir yerden ışık gelmiyor. Gökyüzü yapraklarla kaplı. Işık geçirmeyecek şekilde. 

Bu gördüklerime beynim bir anlam getirmeye çalışırken hafif bir rüzgar bedenimi sarıyor ve okşuyor.Onun eşliğinde yürümeye devam ediyorum.

Az ileriden su sesi gelmeye başlıyor. Ayaklarım o yöne doğru yönelirken beynim çığlıklar atmaya başlıyor. "Gitme!" diye bağırıyor bana resmen. Fakat hipnoz olmuş gibiyim. Ayaklarım beynimi dinlemeden yoluna devam ediyor. Bir sürü ağacı geride bıraktıktan sonra orman, yürüdüğüm patikayı boşlukta bırakacak şekilde ağaçlardan arınıyor ve bana bir yol açıyor. 

Beynim ve mantığım hala derin bir tartışma içerisindeyken ben, duygularıma ve hislerime güvenip açılan yoldan geçiyorum. 

Burada hiç ağaç yok. Arkamı dönüp baktığımda gerçekten de hiç ağaç olmadığını fark ediyorum. Vücudum hızla adrenalin salgılamaya başlarken hızla önüme dönüyorum. 

İleriye doğru yürüyorum. Yol bir anda kesiliyor. 

Evet, burası bir uçurum. Uçurumun ardındaki boşluğa gözlerim takılmışken bir koku ciğerlerime doluyor. 

Uyuşturucu gibi sinsi bir şekilde beni uyuşturuyor. Gözlerimi uçurumdan ayırıp sağıma çevirdiğimde bir çift kanat görüyorum. Simsiyah kanatlar.

Güneş ışığının aydınlattığı simsiyah kanatlar. Ayaklarım bu sefer o tarafa çeviriiliyor. Onları durduramayacak haldeyim. Sanki kontrolüm elimden alınmış.

Kanatlı silüetin hemen arkasında yerimi aldığımda bu silüetin bir erkek olduğunu fark ediyorum.

Kanatlı bir erkek. 

Peki bu mümkün mü ? Ben sorularla mücadeleye girerken bir anda kafasını bana çeviriyor.

Yüzünde sinsi bir gülümseme oluşuyor. 

Bütün bedenini bana doğru çevirdiğinde nefesimin kesildiğini hissediyorum. Kömür kadar siyah saçlar ve simsiyah gözler. Güneş ışıkları bu sefer çıplak ve kaslı göğüsünü bir altın renginde parıldatırken sadece altına bir pantolon giydiğini fark ediyorum.

Yanaklarım yavaşça alev aıyor. O ise sadece gülümsüyor.

"Çiçeğim sonunda uçuruma ulaşmış. Hoşgeldin sevgilim" sözleri beynimde yankılanırken bedenini bir anda arkamda hissediyorum. Kolları yavaşça belimi sarıyor ve elleri karnımda birleşiyor. 

"Seni ne kadar uzun zamandır beklediğimi bilemezsin." Nefesini boynumda hissedince gözlerim faltaşı gibi açılıyor ve bedenim istemsiz yere onun kolları arasında kıvrılmaya başlıyor. 

"Se-se-sen ne yapıyorsun?" Dudaklarında bir gülümsemenin belirdiğini hissediyorum.

"Yarım kalmış bir işimi hallediyorum sevgilim." ve dudakları boynumu yavaşça sömürmeye başlıyor. Bedenim kaskatı kesilirken bir anda eskisinden daha da çok uyuşmaya başlıyorum. Gözlerim yavaşça kapanırken ruhum sanki pipetle süt içer gibi emilmeye başlanıyor. Gittikçe daha da çok boşlukta süzülmeye başlıyor. 

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin