Passionate As Sin

2.4K 20 4
                                    

"Dessy, acele et, okulun ilk günü geç kalmak istemezsin, öyle değil mi?!"

Annem çoktan aşağı inmiş beni bekliyordu.. Çoğu insan yeni okullarındaki ilk gün heyecanlanır, ben ise öyle değildim. Yeni okul, yeni öğretmenler, yeni kişiler, yeni bir sınıf ve yeni bir düzen... Ah, şimdiden çok karışık geliyor bana. Gitmek istemediğim ap açık ortadaydı ama gitmek zorundaydım. Yeni bir başlangıç beni bekliyordu...

Londra'ya taşınalı çok olmadı. Evimi özledim, arkadaşlarımı. Eski evimi demeliyim sanırım, çünkü artık burada yaşayacağız. Annem ve ben. Babam yok. Kısa bir süre önce boşandılar. Böylesi çok daha iyi. Gerçekten..

Ben bunları düşünürken annem aşağıdan bağırmaya devam ediyordu.. Çantamı omzuma takıp, hızlı adımlarla aşağı indim. Kapıdan çıkıp arabanın yanına gittim, çantamı arka koltuğa atıp, ön tarafa bindim. Annem de direksiyona geçti. Hareket ederken, açık camdan gelen rüzgar saçımı okşuyordu. Gözlerimi kapattım ve rüzgarın, yüzüme, daha da dokunmasına izin verdim.

"Yeni okulun için heyecanlı mısın bakalım?" diye sordu annem. Gitmek istemediğimi bildiği halde neden bunu bana soruyordu ki. Gözlerim hala kapalıyken buruk bir ses tonuyla cevap verdim.

"Çok heyecanlıyım anne." Ondan herhangi bir cevap beklemeden kulaklığımı taktım ve müziği son ses açtım. Annem ise tek eli direksiyonu tutarken diğer eliyle kulaklığımı çıkardı.

"Yapma, Destiny. Heyecanlı olmalısın.. Yeni kızlar, öğretmenler, belki bir kaç hoş çocuk. Bunlar güzel şeyler." Hayır değil. Bunlar hiç güzel değil.

"Yapma anne. Oraya gidip, diğerlerinin bana yeni kız gözüyle bakmalarını istemiyorum." Derin bir iç geçirdi ve tam ağzını açmış konuşacakken, vazgeçip dudaklarını tekrar birleştirdi. Evet, sessizlik daha iyi.

Okulun önüne gelmiştik. Annemin hoşçakal deyişine cevap vermeden arabadan indim ve çantamı alıp yürümeye başladım. Herkes çok şıktı. Payetler, simler, sade şıklar. Ben ise sadece beyaz, resimli bol bir t-shirt ve altıma kısa kot şort giymiştim. Harika (!), kendimi ezik hissetmeye başladım bile. Sınıfa gittim ve cam kenarına oturdum. Çantamı sandalyenin arkasına astım ve önümü dönmemle bir kız yanıma oturdu.

"Merhaba." dedi gülümseyerek. Pudra rengi bluzu ve altına giydiği siyah deri taytıyla harika görünüyordu. Zoraki bir gülümsemeyle ;

"Merhaba." dedim. Zoraki gülümsememin onu susturması gerekiyordu ama o devam etti.

"Ben Erin. Senin adın ne?" Aslında tatlı bir kızdı. Uzun sarı saçları omuzlarını kapatıyordu. Sıcak bir gülümsemeyle cevap bekler gibi bir bakış attı.

"Ah, affedersin. Ben de Destiny. Memnun oldum.." Tekrar gülümsedim.

"Ben de öyle Destiny. Öğretmen gelmek üzere, sonra görüşürüz" deyip iki sıra önümdeki kızların yanına oturdu. Öğretmen geldi ve yoklama almaya başladı. Ben ise sınıfa göz atıyordum. Sınıfın yarısı yoktu. Hoş çocukta yoktu tabii. Öğretmen ;

"..Irina?" dediği anda sınıfa bir grup kız girdi, arkasından da beklediğim hoş çocuklar. Bunlar -hani şu her okulda havalı ve kötü bir grup vardır- hah işte kesin onlardı. İçlerinden, tam ortada yürüyen, sarışın kız ;

"Buradayım, Bay Martinez." dedi ve şeytanca gülümsemesiyle yerine oturdu. İçlerinden biri çok hoştu. Siyah saçları vardı. Siyah deri ceketi ve yine siyah pantolonuyla tam bir kötü çocuk edasıyla yürüyordu. Bana baktığını fark edince hemen önüme döndüm. Yapma Des, o kötü gruplarla işin olmaz. İyi insanlarla takıl sen.. Kendi tavsiyelerim ne kadar da iç acıtıyordu. Öğretmen yoklamayı alınca ayağa kalkıp sınıfa döndü ve ;

"Günaydın, arkadaşlar. Bugün sınıfımıza yeni biri katıldı. Destiny'ye merhaba deyin." dedi beni göstererek. Şu kötü kız Irina da bana merhaba dedi ve cevap beklemeden önüne döndü. Merhaba diyen herkese gülümsememle cevap verdim. Öğretmen derse başladı. Ben ise onu dinlemeden şu kötü çocuğu izliyordum kaçamak bakışlarımla. Ders boyunca hiç bakmadı. Baksa rezil olacaktım zaten. İyi ki de bakmadı.

Ders çıkışında hızlı adımlarla dolabıma gittim. Tam dolabımı açacakken biri bana çarptı ve bende başka birine. Arkamı döndüğümde o çocuk karşımdaydı. Siktir! Siktir! Siktir! -Hey, biliyorum! Küfür etmemeliyim ama böyle durumlarda ağızımdan çıkıyor işte!- Ona çarpmıştım! Kekeleyerek ;

"Ah, b-ben çok özür dilerim, sa-sadece o bana çarpınca b-bende sana-" diye salakça konuşurken parmağını dudağıma değdirerek ;

"Şşş..." dedi. Saçlarımdan bir tutam arkaya attı, kulağıma eğildi ve konuşmaya başladı....

***Selammm :):): Bu benim ilk hikayem! Çok endişeliyim şu an. Aslında paylaşmayı düşünmüyordum ama bir anlık gaz ile paylaştım işte :):) İnanın bana, beğenmenizi çok istiyorum. Şikayet ve önerilerinizi dile getirmekten lütfen çekinmeyin. İyi anlaşacağımıza inanıyorum :) İlk hikayem olduğundan biraz oy ve yorumla beni sevindirin ki moral olsun bana :):) Umarım beğenirsiniz :):)

^İyi okumalar!

Passionate As SinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin