-Bölüm 4- A new friend..

396 16 7
                                    

^İyi okumalar! 

"Tanrı aşkına! Senin derdin ne? Kendini öldürmek mi istiyorsun?" Mavi gözleri, kızgınlığının etkisiyle koyu bir ton almıştı. Çatık kaşları, düz bir çizgi halini almış dudakları, kızgınlığı belli etmeye çalışır gibiydi. Ama bu onun sempatik yüzü gizlemeye yetmiyordu. Yine de bana bağırmasından hoşlanmamıştım.

"Hey! Bana bağırma!" Bu sefer ben ona bağırdığımda, ilk başta irkilmiş daha sonra 1-2 adım gerilemişti. Ellerini beline yerleştirdi.

"Ben olmasaydım, belki de o arabanın altında ezilecektin. Bir teşekkürü hak ettiğimi düşünüyorum." Son söylediği ile birlikte ellerini belinden çekip, göğüsünde birleştirmişti. Bana bakmamaya çalışması ise gerçekten çok şirindi. Pes edercesine ellerimi kaldırdım.

"Pekala.. Haklısın. Teşekkür ederim." Kollarını iki yana indirirken yüzünü bir gülümseme kapladı.

"Rica ederim." Yüzündeki sırıtış, normal bir hal alırken devam etti. "Ben Peter, senin adın ne?" Boğazımı temizledikten sonra elimi uzattım.

"Destiny. Memnun oldum " Sıcak gülümsememle yüzüne bakarken elimi tuttu ve tokalaştık.

"Ben de öyle Dessy. Sonra görüşürüz umarım." Normalde, yakın arkadaşım olmadığı halde birinin ismimi kısaltarak söylemesinden hoşlanmazdım ama söz konusu bu çocuk olduğunda bunu görmezden gelmiştim. İşin tuhaf yanı, bu beni rahatsız etmemişti.

"Umarım.." dedim ve arkamı dönüp caddeden karşıya geçtim. Bu sefer etrafıma bakmıştım. Olası bir tehlikeyi az önce atlatmıştım sonuçta..

Sonunda annemi aramadan evi bulmayı başarmıştım ve size ne olduğunu söyleyeyim. O gördüğümüz süpermarket değilmiş. Ama çok benziyordu. Gerçekten!

Kıyafetlerimden kurtulup kendimi yatağa attığımda gözlerimi kapatmıştım. Yorucu bir gün geçirmiştim ve sıcak bir banyoyu hak ettiğimi düşünüp ağır adımlarla banyoya ilerledim. Küveti sıcak suyla doldurduğumda kıyafetlerimi zaten odamda çıkarmış olmanın sevinciyle kendimi sıcak suya bıraktım.

Bornozumu giyip odama geçmiştim. Dolaptan bir kaç parça bir şey alıp yatağa attım ve giyinmeden önceki 10 dakikamda yatakta uzanmayı tercih ettim fakat aşağıdan gelen takırtıları duyduğumda hemen kıyafetlerimi giyip aşağı indim. Yavaşça mutfağa doğru adımladığımda gördüğüm şeyle derin bir nefes aldım. Annem, elindeki poşetleri tezgaha dizmeye çalışıyordu.

"Merhaba anne." Yanına gidip elindeki poşelerden bir kaçını alıp tezgaha koydum."

"Merhaba tatlım. günün nasıl geçti?" Yanağına bir öpücük kondururken montunu çıkarmaya çalışıyordu.

"Biliyorsun. Nasıl olabilir ki? Klasik bir ilk gün işte." Konuyu kapatmaya çalışıyordum çünkü bu konuşmanın sonunun okuldaki tatlı çocuklara gideceğini biliyordum. Bu fazlasıyla sinir bozucuydu. Yani annemle bu konu hakkında konuşmak. Bana her zaman garip gelmiştir. Herneyse..

"Pekala. O zaman sen şimdi odana çıkıp ders çalışıyorsun, ben de sana güzel bir yemek hazırlıyorum." Yemek kısmını sevmiştim ama odamda ders çalışma fikri hiç hoşuma gitmemişti. Okulda geçirdiğim yorucu günün ardından ders öyle mi? Hiç sanmıyorum. Tam ağızımı açıp itiraz edecekken, sağ elinin işaret parmağını kaldırıp susmamı sağladı.

"Kesinlikle itiraz istemiyorum. Derslerinde başarısız olman en son isteyeceğim şeylerden. Şimdi 3 saniye içinde odana çıkıyorsun. 3, 2,.." Saymaya başladığında koşarak odama geri çıktım. Elbetteki ders çalışmayacaktım. O yüzden yerdeki bornozumu kaldırdım ve yatağıma uzandım. Gözlerimi kapatıp bugün olanları düşündüm. 

İlk gün için fazla olay yaşamıştım. Zaten ne zaman düzgün bir hayatım olmuştu ki? Çocukluk dönemlerimde babam tarafından maruz kaldığım şiddet beni oldukça yıpratmıştı ve bir sürü soruna yol açmıştı. Ondan hep nefret etmiştim. Onu öldürmeyi bile istediğim olmuştu. Annem, babama karşı pek koruyamazdı beni. Hala sırtımda duran iz bunun kanıtıydı. Annem de ben de bunu hak etmemiştik. Hiç bir çocuk dövülmeyi hak etmezdi, öyle değil mi?

Özgüven eksikliğim, sorunlarımın başında geliyordu. Hiçbir yerde kendimi gösteremezdim, her zaman silik tiplerden olmuştum. Popüler kişilerle konuşmaya cesaretim olmazdı. Çoğu zaman da güzel olmadığımı düşünüp kendimden nefret ederdim. Hala da ediyorum.

Her zaman çevremdeki mutlu aile çocuklarına imrenmişimdir. Onların mükemmel bir hayatları vardı. Onlar, çocukluklarına baktıklarında güzel anılarını görüyorlardı. Ben ise, babamın bana vurduğu her anı hatırlıyordum. O yüzden geçmişimden hep kaçmıştım. Bunun için buraya taşınmıştık zaten. Yeni bir hayat için. Geçmişte yaşanılan her şeyi unutmak için... Annemin yanımda olduğu her dakika beni biraz daha güçlü yapıyordu. Ona minnettardım.. Gerçekten...

Yaklaşık 45 dakikanın sonunda annemin aşağıdan bağırışları üzere mutfağa gittim. Annem, yemek yapmada çok başarılıydı. Bu konuda anneme hiç benzemiyordum.

Güzel bir akşam yemeğinin ardından tekrar odama çıktım. Bu sefer uyumayı planlıyordum. Pijamalarımı giymeden yatağıma yattım ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım...

"Bayan Kydd? Dersi takip ettiğinizi umuyorum."

Adının Bay Hank olduğunu yeni öğrendiğim adamın seslenişi üzerine aniden kafamı sıradan kaldırdım ve sandalyemde dik bir konuma geldim. Dersi dinlemek yerine kafamı sıraya koymuş, burnum hizasındaki deftere bir şeyler karalamakla meşguldüm. Biyolojiden her zaman nefret etmiştim. Başarılı da sayılmazdım üstelik. Bay Hank'in hala benden bir cevap beklediğini fark ettiğimde boğazımı temizledim.

"Elbetteki dersi dinliyorum." dedim soğuk bir biçimde. Kırklı yaşlarının sonlarında, kaslı diyebileceğimiz türden yapılı olan adam -Bay Hank- sadece kafasını sallamakla yetinip tahtaya bir şeyler karalamaya devam etti. Ben de 1-2 dakika dersle ilgilenir gibi yapıp, defterdeki şaheserime (!) geri döndüm.

Ders çıkışı Erin, koridorun köşesinde beni sıkıştırmış, okul çıkışı onlara gelmem için yalvarıyordu. Daha dün tanıştığı biriyle -o 'biri' ben oluyorum- bu kadar yakın olması beni şaşırtmıştı doğrusu. O çok sıcakkanlıydı. Pozitifti. Ben asla böyle biri olamamıştım. Genellikle hep soğuk tiplendendim. Yani en azından dışarıdan öyle gözüküyorumdur.

"Erin, bilmiyorum.."

"Lanet olsun, Des. Oyunbozanlık yapma. Sen, ben ve bir kaç kişi daha olacak o kadar. Birbirimizi daha iyi tanırsak yakın arkadaş olabiliriz belki de.."

Aslında gitmeyi pek düşünmüyordum ama bu son söylediği şeyle biraz olsun gitmek istemiştim. Derin bir iç çekip, kafamı aşağı yukarı salladım. Büyük bir çığlık koparıp boynuma atladı.

"Evet! Harika olacak! Diğer kızların yanına gitmeliyim. Okul çıkışı kapıda buluşalım." deyip,  yanımdan uzaklaştı. Ben de, Zayn ve Irına'yı görmemek umuduyla bir sonraki dersimin olduğu sınıfa ilerledim. Sabahtan beri onları hiç görmemiştim. Seksin ardından yorulmuş olmalılardı ve okula geleceklerini de pek düşünmemiştim.

Sınıfa girip, boş bir yere oturdum. 5-6 dakika sonra süslü bir kadın sınıfa girdiğinde -bu öğretmen olmalıydı- kafamı kolumun iç tarafına gömüp gözlerimi kapattım.

Umarım bugün çabuk geçerdi.. Umarım...

***(Peter multimedyada.)Saçma bir yerde bitirdiğim için üzgünüm çünkü pek vaktim yok. Bildiğiniz üzere sınavlarım başladı. Tek isteğim, şu 2 haftanın bir an önce bitmesi. Sizi seviyorum! Oylar lütfen!

Passionate As SinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin