-Bölüm 5- "Gentlemen? Is there a problem?"

446 22 3
                                    

Kuzeyden geldiğini tahmin ettiğim rüzgar, saçlarımı daha da karıştırırken, ellerimi son kez saçlarımı yatıştırmak için kullanıp, Erin'i beklemeye devam ettim. Kapıdan çıkan kalabalığın arasında gözlerim Erin'i ararken, omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. Erin, yanındaki bir kaç kız ile karşımda duruyordu. Erin'in heyecan dolu sesini duyduğumda gülümsemeye çalıştım.

"Hadi. Neyi bekliyoruz? Gidelim.!"

Hep birlikte, Erin'in arabasına doğru giderken, Erin beni diğer kızlarla tanıştırıyordu. Adının Cassandra olduğunu öğrendiğim kız çok güzeldi. Buğday tenli, siyah saçlı ve büyük kahverengi gözleri vardı. Bir diğeri ise, kumral saçlı, beyaz tenli olan Bonnie idi. Kıskanılacak derecede olan yeşil gözleri, ona hayran kalmanız için olan sebeplerden sadece bir tanesiydi.

Erin, sürücü koltuğuna geçtiğinde, Cassandra da beklemeden onun yanına yerleşti. Bonnie ve ben arka tarafa geçtiğimizde, Erin arabayı çalıştırdı. İstemdışı gözlerim camdan dışarı kaydığında, onu gördüm.

Gelmişti. Bugün okula gelmez diye düşünmüştüm halbuki. Siyah dar pantolonu, siyah tişörtü ve siyah deri ceketini, bileğindeki sayısız bileklik ile tamamlamıştı. Bir kaç arkadaşıyla birlikte kahkaha atarken, 2 saniyeliğine gözleri benim olduğum tarafa kaydı. Kalp atışlarım, dışarıdan duyulacak derecede hızlanırken, tanrıya şükür ki Erin hızlanıp okul alanından çıkmamızı sağladı.

Eve geldiğimizde beklemeden Erin'in odasına çıktık. Fazla büyük olmayan bu ev, daha kapıdan girer girmez size pozitif bir enerji veriyor ve rahatlamanızı sağlıyordu. Duvarlar aile fotoğraflarıyla kaplanmıştı. Yerlerde eski ahşap parkeler vardı ve eşyalar ile uyumu tarif edilemezdi..

Erin, Bonnie, Cassandra ve ben, Erin'in yatağına oturduğumuzda kızsal dedikodular çoktan başlamıştı. Ben daha Erin'e alışamamışken, Cassandra ve Bonnie'nin bana bu kadar çabuk alışması şaşırmamı sağlamıştı.

"Ah, tanrım. Onunla yatmak için her şeyimi verirdim doğrusu." Bonnie'nin hayranlık dolu cümlesinin ardından Cassandra devam etti.

"Ben de öyle. Fakat bize hayatta bakmaz. Tanrım, çocuk havalı bir kere. Etrafındaki kızları görmüyor musunuz?" Bahsettikleri çocuğun kim olduğunu anlamaya çalışırken, Erin'in sorusuyla ona baktım.

"Sen ne düşünüyorsun Des?"

"Ah, şey.. Ben kimden bahsettiğinizi anlamadım." diye geveledim. Hepsi 'ciddi misin?' edasıyla bana bakarken, hep bir ağızdan konuştular.

"Zayn. Zayn Malik!" Biraz irkildiğimde hemen kendimi toparlayıp konuşmak için ağızımı araladım.

"Um.., yani, ben.. Bilmiyorum." dedim ellerimle oynarken. Kafamı kaldırıp onlara baktığımda, Erin konuşmak için ağızını araladı.

"Sen iyi misin?" diye sordu şaşkın bakışlarını gizlemeye çalışarak. Boğazımı temizledim.

"Ah, evet iyiyim. Sanırım gitsem iyi olacak." diye acele bir şekilde konuşup yataktan kalktım ve çantamı nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama Zayn'in Irina ile olan o muhteşem (!) manzarasını gördüğümden beri içimde oluşan bu saçma duygu beni kasıp kavurmaya yetiyordu.

Sonunda çantamı bulduğumda kızlara dönmeden kısa bir hoşçakal deyip kapıya yürüdüm. Erin arkamdan geliyordu. Ben biraz daha hızlanmaya kalmadan kolumu tuttu.

"Hey, sorun ne?" Ne olduğunu anlamaya çalışan bakışları, beynimi delip geçerken ;

"Hiçbir şey. Sadece kendimi pek iyi hissetmiyorum, o kadar. Kızlarla tanıştığıma çok memnun olduğumu onlara iletirsen sevinirim. Yarın görüşürüz." demekle yetindim. Elinin, kolumu biraz olsun gevşettiğini fark edip kapıdan çıkacakken, bir anda beni kendine çekip sarıldı.

Passionate As SinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin