6.Bölüm

116 19 3
                                        

Kai aşina olduğu barın havasını derince içine çekti. Lanet olsun ki burayı,evim dediği yeri dahi özlememişti.

Kendini artık buraya ait hissetmiyordu ki buranın bir anlamı olsun. O Sehunun tek oda,salon sıcak evini seviyordu. Buram buram Sehunun kokusunun yükseldiği,her sabah onun seslenişiyle uyandığı küçük yuvayı özlüyordu.

Neden ağzından öyle gereksiz bir cümlenin çıkmasına izin verebilmişti ki. Evet acılıydı fakat neden bu mantıklı düşünmesini engellemişti.

Hangi akla ve mantığa uyarak Sehundan bedenini talep etmişti. Kötüydü, kötü bir adamdı.Ama bu denli salak olmayı kaldıramıyordu.

Şimdi hangi yüzle Sehunun önüne çıkacaktı? Arkadaş olarak yanında kalma imkanı varken şimdi onu da tepip bir kenara fırlatmıştı. Elbette bir süre sonra arkadaş olmanın yetemeyeceği boyutlara geçeceğini biliyordu. Genede en azından kendilerine bu süreyi tanıyabilmenin ne kadar önemli olduğuna inandırıyordu.

Sehundan alamadığı kalbi için bedenini istemişti. Ki Sehun da üstünü çıkartıp buyur Kai seninin demeyecekti.

"Senin olmayan beyin hücrelerini sikeyim"

Evet ne olursa olsun bütün söylenmeleri kendineydi. Peki şimdi ne yapmalıydı,ne yapabilirdi ? Yüzsüzlük yapıp kalkıp Sehunun kucağına gitseydi bu ne kadar etik olurdu, ya da her zaman yaptığı gibi bardan birini kafalayıp onunla olabilirdi güzel bir gece geçirebilirdi fakat bunu da midesinin kaldırabileceğini düşünmüyordu.

Nasıl beyninin her hücresinde yer edinen bir Sehun figürü varken bir başkasının tenine değebilirdi teni. 

Ayağa kalktı, Kai bu izbe yerde daha fazla kalıp hayatının yanlışlarını irdelemek istemiyordu. Eğer böyle bir işe yanlışlıkla dahi kalkışsa sonunun boka batacağına adının Jongin olduğu kadar emindi.

Emin olduğu bir şey daha vardı. Eğer şu an Sehunun yanına gidemezse bir daha yüz bulup gitme şansı olmayacaktı. Şu anda da pek yüzü yoktu ama gitmeyi deneyebilecek cesareti vardı.

Evet gitmeye cesareti vardı hatta kapının önüne kadar gelmeye cesareti vardı. Peki içeri girmeye cesareti var mıydı? İşte Kai bu konu da şüpheliydi. Bu yüzden çöktü kapının önüne.

Ev giriş katta olduğu için kapısı binadan bağımsız dışarıda bulunuyordu.Bu yüzden Kai hiç bakmayı akıl edemediği kapının önündeki binayı süzdü. Girişte bir köpek kulübesi bulunuyordu,hemen ilerideki ağacın solmuş dalında bir kuş yuvası asılıydı, arkasına dayandığı kapı açık bir maviye boyanmıştı.

Ve Kai ağlamak istiyordu. Sehunun bu iyi kalpliliğine,bol gönüllülüğünü siktir edip kendi iğrenç düşünceleriyle onun beynini istila ettiği için kendini bir paçavra gibi görüyordu.

O Sehunun tuvalet bezi olamayacak kadar berbat bir insandı. Hatta bu temiz Sehunun hayatı gibi berrak gökyüzünü andıran mavi kapıya bile dayanamayacak kadar rezil bir insandı. Ama Kai her ne olursa olsun Sehundan nasıl ayrı kalabileceğini bilmiyordu.

Sanki ne yaparsa yapsın dönüp bu kapıda bulacaktı yine kendini. Fazlasını yapamayacak böylece önünde oturacak bile olsa, bu kapının ardında bulunan Sehunun sahip olduğu sıcaklık ona yetecekti.

Bütün ömrünü böyle geçirse dahi bunun kendine yetebilecek olduğunu düşünüyordu. Peki neden ahlaksız bir teklifte bulunup en azıyla yetinebilecekken en aşırısını talep ediyordu.

Kendide bilmiyordu. Bilseydi yapmazdı zaten.

Ayağa kalktı Kai. Bir anda bütün düşündüklerini boşverdi. İçeriye girip Sehunun ayaklarına dahi kapanacak olsa af dileyecekti gerekirse yalvaracaktı. Hayatında bir kere olsun sorumluluk alacaktı.

Öyle de yaptı derin bir nefes alıp çıkardığı karbondioksitin buharının dağılmasını bekleyip anahtarını çevirdi. O kadar sessizdi ki beyni Sehunun evde olma olasılığıyla birlikte istemsiz bir yavaşlama göstermişti.

Vucünda bulunan bütün uzuclar,organlar kalbi hariç hareketleri gibi yavaşlamıştı. Bir tek kalbi her zaman Sehunun kokusunu aldığındaki gibi hızla çarpıyordu.

Salona açılan kapıyı yavaşça kapayıp  yaşamını geçirdiği kanepeye oturdu. Sehun büyük ihtimalle odasında uyuyordu.

Uyandırmaya kıyamazdı Kai. Gecenin köründe uyandırıp merhaba Sehun yanlış anlama yatağına seninle yatmak için değil özür dilemek için geldim diyemezdi. Ama bir güzel oturur izlerdi. Sehunu hiç uyurken görmemişti acaba nasıl yatıyordu merak ediyordu Kai.

Üstünü açıyor muydu mesela, deli yatıyor muydu, gece üşüyor muydu?  Sehun hakkında hiç bir şey bilmiyordu Kai. O kadar tek düze bir aşka tutulmuştuki at gözlükleriyle ilerliyordu yoluna, sağına soluna  bakmak aklına bile gelmiyordu.

Mesela Sehunun hoşlandığı şeylerin bir listesini yapmakla başlamalıydı her şeye. Böylelikle kalbine giden damarın tıkalı yoluna anju yapmış sayılabilirdi. Belkide yolu kapatan Luhanı da böylelikle silip alabilirdi.

Gelen kapı sesiyle düşüncelerini susturmak zorunda kaldı Kai. Sehun kesin su içmeye kalkıyordu.

İşte Kai bunu biliyordu. Her gece Sehunun uyumadan bardağına su doldurmayı unuttuğunu biliyordu, bunu her gece kendisinin hatırlattığın da biliyordu.

Bu gece Kai yoktu ve Sehun gene suyunu unutmuştu. Nasıl bu kadar birbirlerinin içindeyken Sehun onu dışlamayı beceriyordu. Luhanın değil asıl olanın Kai olduğunu göremiyordu merak ediyordu Kai.

Ses çıkarmadan önünden geçip gitmesini bekledi Sehunun. Sehunsa geçip gitmedi 3 metre ileride öylece durdu.

"Kai"

Kai neredeyse küçük dilini yutacaktı karanlıkta onu nasıl farkedebilirdi?

"Kai burada olduğunu biliyorum bana cevap ver"

Boğazını temizliyordu ard arda, adeta boğazına yapışıp kalmış düğümü bir türlü gönderemiyordu.Sehunun Jongin değil Kai demesi kalbini delik teşik ediyordu.

"Üzgünüm"

Kafasında kurguladığı cümlelerin hepsi siktirolup gitmişti. Yalnız bu vardı insanların yanında dayanağı olan. Yalnız iki sözcük hatalarımızı her anında yanımızda olurdu bunlar da üzgünüm ve ya özür dilerim gibi basit ama hisler barındırdığında derin anlamları kapsayabilen iki nadide sözcük.

"Neden Kai"

Titrediği belli olan sesiyle çelişkiler içerisinde sordu Sehun. Gerçek bir cevap almak istiyordu. Bütün gecesini mahveden, uykusunu çalan sorunun cevabını istiyordu.

"Özür dilerim"

Kai daha fazla konuşmak için çabalasa da ne diyeceğini bile bilmezken cümleler dilinden dökülemiyordu.

"Özür istemiyorum Kai sadece soruyorum. Soruyorum neden. Bana cevap ver neden? "

"Yalvarırım bana Kai deme"

Sehun her Kai değişinde hayali bir hançer yiyordu, kalbine,beynine,sırtına. Bunun kendi yaptığının sonucunda olduğunu bilsede istemiyordu. Sehunun da herkesleşip ona Kai demesini istemiyorudu.

Yalnızca bedeniyle ilgilenen insanlar gibi olağanlaşmasını istemiyordu.

"Cevap vermeyecek misin Kai "

Sehun Kaiyi bastırarak söyledi. Ardından ortamda derin bir sessizlik hakimdi. Kaiden tek bir çıt yükselimiyordu. Evin derin sessizliğini hışırtı sesleri bozdu.

"Madem bedenimi bu denli istiyorsun Kai al senin olsun "

Uzun bir süre oldu ama bölüm biriktirip döndüm. İlgilenenlere duyrulur^^

Biraz dram ağırlık bir hikaye oldu. Elimden geldiğince duygu katarak anlatmaya çalışıyorum.

Umarım severek okursunuz ^^

Keyifli okumalar :*

Sokak PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin