7.Bölüm:''FİRAR''

118 42 42
                                    

Karanlıktaysan gölgen bile seni yalnız bırakır.

*****

Tam 20 gün geçti.

O kabus gibi günden sonra geçen, kabus gibi 20 gün.

Siyah tayt ve siyah yarım kollu dar tişörtün üzerine giydiğim gri kapüşonlu hırkamın fermuarını yarısına kadar çekerken son 20 günde yaşananlar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu.

Kaşımın kenarına dikiş atılmamıştı neyse ki. Yere düşerken tutunduğum için çarpmanın şiddetini biraz da olsun azaltmayı başarabilmiştim. Eğer biraz daha sol tarafa ya da biraz daha şiddetli bir şekilde çarpsaydım kesin dikiş atılırmış, öyle demişti doktorlar.

Yetimhanede biz gittikten sonra babamın Yağız'a attığı dayağı görmesem de, hissetmiştim acısını. O günden sonra Savaş, Yağız'la görüştürmemişti beni. Bir odada yalnız başına kalıp geceleri geçirmeye çalıştığını bilmek dışında başka hiçbir haber alamıyordum ondan. Savaş'a kimi zaman kızmış, kimi zaman yalvarmıştım ama onunla görüşmemin doğru olmayacağını savunup izin vermemişti bir türlü.

O gün yaşanan depremin artçıları evde de devam etmişti tabi ki. Ve bir süreliğine kapatıcı kullanmak zorunda kalmıştım, yine.

Yağız'ı çıkardığım zaman onu götüreceğimiz evin tadilatları yeni bitmişti. İşlerin hızlanmasına yardımcı olmak için geceleri Savaş'la beraber eve gidip boya bile yapmıştık, babam evde olmadığı zamanlar ben çıkabilmiştim tabi. 3 oda ve bir salondan oluşan, büyük sayılmayacak fakat ferah bir evdi. Uzun süredir kullanılmadığından ve fazla tadilat gerektirdiğinden evi oturulabilecek hale getirmek 20 günümüzü almıştı.

Evde duracak bakıcı da Sevda ablanın kız kardeşiydi. Kız kardeşi boşanmak üzereydi ve bir zamanlar hayatını paylaştığı adamın hatıralarıyla dolu bir evde yaşamını devam ettirmek istemiyordu. Sevda abla bu yüzden kardeşine Yağız'la kalmasını ve onun bakımını en iyi şekilde sağlamasını teklif etmişti. Kardeşi de hem Yağız gibi bir çocuğa yardım etmek isteyeceğinden hem de oğluna bir arkadaş olacağından kabul etmişti bu teklifi. En azından Yağız'ın başında güvenilir birisi olacaktı, bu konuda içim rahattı.

Tabi bu 20 günde sadece yetimhanede değil, okulda da değişiklikler olmuştu.

Sınıftaki kişilerle kaynaşmıştım sonunda. En azından kendimi ilk başlardaki gibi yabancı hissetmiyordum. Hatta her ne kadar görmezden gelmeye çalışıp kırmamaya çalışsam da, bana ilgi duyan bir çocuğun varlığının farkındaydım.

Cansu benimle uğraşmayı bırakmıştı, ya da onun da dediği gibi yeni bir hamle yapmak için fırsat kolluyordu ama onu umursamıyordum. Aramızda tabi ki tartışmalar oluyordu ama eskisi kadar şiddetli değildi. O yeni bir hamle yapmadığı sürece, ben de ona bir şey yapmayacaktım.

Okuldaki ilk günümde Cemre yanıma geldiğinde ona karşı çok iyi duygular beslemiştim, hatta ilk defa, birisini ilk gördüğümde kendimi ona karşı yakın hissetmiştim. Hala da böyle düşünüyordum. Aramızdaki sohbet günden düne ilerliyordu ama yine de ona güvendiğim söylenemezdi. Bu onunla alakalı bir şey değildi, ben kimseye güvenmiyordum. Babam ve bu zamana kadar ki tüm yaşadıklarım yüzünden abim ve Koray dışında güvendiğim kimse yoktu. Cemre de şu anlık okulda vakit geçirdiğim bir arkadaştı benim için, tabi ileride değişen bir şeyler olur muydu, bilemiyorum.

Aras... Aras çok değişik bir çocuktu aslında. Nasıl onu ilk gördüğümde tavrını ve havasını tanımlayamadıysam, karakterini ve hareketlerini de tanımlayamıyordum. O günden sonraki ilk bir hafta onunla tek bir kelime bile kurmamış, hatta göz göze gelmemeye dahi ayrı bir özen göstermiştim. O hafta içerisinde benimle konuşmaya çalışmış ama onu tek bir bakışımla susturmuştum. Ondan sonraki hafta da mecburiyetten birkaç diyalog kurmak zorunda kalmıştım. O ilk hafta aklıma bir sürü intikam planı gelmişti ama artık Aras'ın yapabileceklerinden gerçekten korkuyordum ve bu yüzden hiçbirini uygulama cesaretini gösterememiştim.

GÖRÜNMEZ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin