Arayış..

34 9 8
                                    

Her genç kız gibi süslü püslü giyinmek, evlilik hayalleri kurmak...

Bunlar Çilem için çook anlamsız şeylerdi.

Balayından yeni dönmüşlerdi.. Ayhan yaptıklarından pişman olmuş olacakki  dev plazma televizyon almıştı....Çilem eve girdiğinde sevinçten çığlık atıp Ayhan'ın boynuna sarıldı... Beraber TVyi monte ettiler.. 'Canım ara kablo ve üçlü fiş getir'dedi Ayhan.. Çilem 'Yokki'dedi. Ayhan sinirli bir şekilde dışarı çıktı. Çilem de bir an boşta kaldı.. Eksikleri alır gelir herhalde diye düşünerek valizleri açtı.. Eşinin ve kendisinin kirlilerini renkliler ve beyazlar olarak ayırdıktan sonra çamaşır makinesini çalıştırdı.. Ortalığı topladı.. Evin tozunu aldı..Saate baktı.. 'ooo Saat kaç olmuş.. Nerde kaldı bu adam?' Oldukça meraklanmıştı.. Ayhan dışardayken telefonla aranmaya kızardı..
Çilem de merakını bastırmak için günlüğünü açtı;
***

Ben ne arıyorum? Doğru şeyi aramazsam yanlışa ulaşırım... Ararken odaklandığı şeyi beyin bulduğu her bilgiyi veritabanına işliyor.. Kalıcı bellek oluyor..
Ayhan'la kala kala onun gibi konuşmaya başladım galiba.. Ne komik..

Sevgili günlük..  Sen de olmasan kiminle konuşcam ben..

Biliyor musun ne oldu. Evlendim. Niye evlendiğimi de hala anlamış değilim. Aşkım dediğim insanı seviyorum ama iyi bir insan olduğu için. Erkek veya koca gözüyle değil..

Ne zaman sevecek gibi oluyorsam bir şey yapıyor beni kendinden uzaklaştırmayı başarıyor. Biryandan da inançlarımı kullanarak bana kadınlık yapmak zorundasın, başkasına bakarsam günahı boynuna diyor..
Sevgili günlük,Ayhanın burcu boğaymış.. Kovayla Boğa anlaşamazmış.. Bu evlilikte kova hep mutsuz taraf olurmuş. Şartlarımızı konuşurken neden bunu sormadım ki.. Bazan yemeğe götürüyor. Yolda yürürken elimi tutyor. Kendimi onun yanında güvende hissediyorum. Yazın Mersin'e gidecekmişiz.( Bu tezatlar içinde hayatım devam ediyor işte...)Öyle dedi balayında.. Ne balayıydı ama. Ayhan hep eğitim gördü. Akşamları da genelde uyuyakaldım. Yurt dışında okuma hayallerim de suya düştü. Üniversiteyle konuşacağımı söyleyince kavga ettik. Arif de orda. Acaba ona mı kızdı? Keşke tokat atmasaydı.. Arif'e de ayıp oldu.
Buna da şükür.. Ne diyeyim. En azından Türkiyeye döndüğümde işim hazır. Hepsiyle Ayhan ilgileniyor.. Evrak takip etmeyi bile bilmiyorum.. TUS dersanesine yazılayım dedim bırakmadı.. Artık işte evde arta kalan zamanlarda ders çalışırım....
***

Defterini kapattı ve çalan kapıyı açtı.
-Hoşgeldin Ayhan
+Hosbulduk..
-Nerdeydin?
+Kerhanedeydim
-.....
Bir an donakaldı. Ayhan'ın belden aşağı konuşmalarına alışık olan Çilem aldığı cevaba çok bozuldu. Bu onun nerde olabilirim tabiki işler uzadı cevabıydı. Hal hatır sormak ayıp mıydı? Her zamanki öküzlüğüyle kalp kırmayı başaran Ayhan çay istedi. O sırada Tv.yi açtı. Çilem de ona baktıktan sonra içinden 'Bu lafını nasıl olsa sana yediririm' dedi. Ayhan çilemin baktığını bile bile filime dalmış gibi davrandı.. Çilem konuşmadan bile hal ve hareketleriyle çok şey anlatabiliyordu. Gidip üzgün bir şekilde çayı hazırladı. Filim zevkleri uyuşuyordu ve filmin sesi mutfağa da geliyordu. Bardakları hazırladıktan sonra beraber filim seyrettiler..Çilem filim seyrederken okadar mutlu oluyordu ki etrafındaki sesleri de duyamazdı. Ayhan;.'ooo'deyince mavi uzun kirpikli gözleriyle tebessüm ederek birkaç saniye Ayhan'a baktı. Ve hemen mutfağa koştu. Ayhan da onun dünyanın lafını etmek yerine insanın ruhuna işleyen derin bakışlarında kayboluverirdi. Çok zeki olan Çilem'in üstün karakteri ve tavrı altında ezilmemek için belki de bukadar kabaydı. Kibarca söylese Çilem onu iki kelimeyle susturabilecek kadar hazırcevaptı çünkü..

Filme yetişeyim bir yandan da kocam kızmasın derken elindeki demlik kaydı ve kaynar çay gövdesinden bacaklarına kadar döküldü. Bir çığlıkla hem banyoya koştu hem de elbiselerini üstünden atmaya başladı. Doktordu nede olsa ilkyardımı da yine kendi yaptı. Ayhan ; 'Noldu ya' dedi. Acı bir gülümsemeyle ' Nazar değdi galiba 'dedi Çilem. 'Sakarım demiyor da nazar diyor.'diye üzülerek 112 yi aradı. Çilem daha uzmanlığı kazanmamış,112 de çalışıyordu. Arkadaşları başka vakaya giderken yol üstü yanık kremini gönderdiler..

Banyoda soğuk duş aldıktan sonra yer yer kanıbahar gibi şişmiş yanığına kremi sürüp kanepeye uzandı.. Canı çok yanıyordu. Ayhan 'Yapabileceğim bişey var mı? Ah ah neden bukadar dikkatsizsin? Filmin de tadı kalmadı'dedi. Çilem ağlayarak 'ilaçların etkisi başlasın,birazdan iyi olurum,merak etme' dedi..

Birkaç saat sonra acısı hafifleyince yeni sünnet olmuş erkek çocuklar gibi paytak paytak yürüyerek yatak odasına gittiler. Kocası hemen uykuya daldı. Çilem hayatta başımıza gelen herşeyin tesadüf olmadığını iyi biliyordu. Cehennem ateşi yakınca da böyle acıyor mudur acep? Savaşçıların Kralı Ares yandaşlarından bana yer kalmaz ki, diye düşünerek gülümsedi. Biryandan da Avrupa gezisinde başına gelenleri düşündü;Ayhanın kıskançlık krizlerini, hadi çocuk yapalım diyerek sürekli Çilem'i istemediği şeylere zorlaması... Gözleri kapanırken yanağından birkaç damla yaş düşerken uykuya daldı..

Bir rüya;
savaş oluyor..
Çilem cephede..
Kum torbalarının arkasında..
Sağında ve solunda sahabiler..
Nasıl oluyorsa bir asker ayakta beliriverdi..
Elinde birkaç kılıç..
Biri çatallı.. Biri düz ve desenli.. Biri de sade..
Sade olanı saygıyla iki eliye tuttu ve Çilem'e uzattı;
-Bu Hz.Ömerin kılıcıdır.. Bundan sonra sende kalacak. Bu kılıç herkese kolay kolay verilmez.. Kıymetini bil,dedi...

Çilem sabah ezanı sesiyle uyandı. Uyandığında acısı dinmiş ve huzurluydu.. Sabah namazını kıldı. Yanık acısı da pek kalmamıştı. Çömelemediği için ayakta kıldı namazını.. Balkona çıkıp bir sigara yaktı ve güneşin doğuşunu izledi..

Hafif samyeli esintisi var dışarda. Yaprakların arasından esen muhteşem bir melodi... Gözlerini kapattı.. Kuşların cıvıltısı.. Uzaktan akan nehir sesi.. Muğla'dan Ankara'nın Polatlı ilçesine doğrü süren minik maceralarla dolu bir hayat... Gözlerini açtı.. Hep böyle ki olacaktı... Ufak bir üzüntü zincirleme taa çocukluk anılarına kadar mı gidecekti...

Acısından güç alan Çilem herşeye rağmen huzurluydu. Çünkü onu Allah teselli ediyordu! İnternette gördüğü rüyanın tabirine baktı.. Biraz oyalandıktan sonra;
'Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş' diyerek tekrar yatağına uzandı.. Böyle rüyalar Çilem için mucizevi şeyler değildi.. Ne zaman çok üzülse zaten güzel bir tevafukla hayattan ders çıkarırdı...

Ayhan horul horul uyuyordu. O namaz kılarken eşinin gaflette olması canını çok yakıyordu.. Cennette sen cayır cayır yanarken candan el sallarım diye şakalaşması da Ayhan'ı HAREKETE GEÇİREMEMŞİLTİ



ÇİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin