YÜZLEŞME

45 9 12
                                    

Ayhan Çilem'i kaybetmemeye kararlıydı. Yaptığı şeyleri kadınsı kaprisler olarak algılıyordu ve gönlünü muhakkak alacaktı. Çilem kapıyı çarpıp çıkınca peşinden Nina' ya biraz harçlık verdi, teşekkür edip hemen evden ayrıldı. Doğruca davetiyedeki adresi navigasyona yazarak otele doğru yola koyuldu. Yolda işten aradılar, ve hızlıca işe dönüp eksikleri tamamladıktan sonra tekrar yola devam etti. Çilem'in bindiği otobüsü kaçırmıştı ama en azından adresi biliyordu. Arabanın dikiz aynasından arka koltuklara doldurduğu maytaplara, konfetilere baktı yüzünü bir gülümseme kapladı.  

'' oo konferans çoktan başlamış'' dedi. Kapıda duran genç görevliye birkaç yüzlük verdi ve '' Bak delikanlı, eşim içeride ve ben ona süpriz hazırlamak istiyorum.Bana yardım edebilir misin'' dedi. Genç sevinçle paraları cebine koydu ve beraber koşarak poşetleri içeri taşıdılar. Çilemin sırası hala gelmemiş. Ayhan yavaşça arka sıralarda gölgelik bir tarafa oturdu ve Çilem'i seyretmeye başladı. Ay gibi aydınlık yüzü, büyük mavi gözleri uzaktan seçiliyordu.O kadar güzeldi ki.. Benim ona baktığım gibi ona bakan var mıdır diye düşünürken yanındaki Arif'i farketti.. Beyninden vurulmuşa döndü. Çilem onun geleceğinden bahsetmemişti. Arif'in baygın bakışlarını ve Çilemle gülşerek fısıldaşmasını seyretti. Çılgına dönmüştü adeta.. Masaları devire devire şu adama bir yumruk atsa mıydı acaba?  Ama  ya Çilem?  o da bir tokadı hak etmiyor muydu? Sonra yıllar önce bu yüzden Çilem'in aylarca onunla konuşmadığını hatırladı.'' Yok yok, onun bir suçu yok, ep bu şerefsizin yüzünden'' diye mırıldanmaya başladı.. Kendini toplamalıydı. Süprize gelmişti eşinin konuşması bitsin, hesabını evde sorarım nasıl olsa diye düşünerek kendini bastırmaya çalıştı ve elindeki notlara baktı. bir nebze olsun siniri hafiflemiş, süpriz hazırlıklarına yine odaklanmıştı.

Arif Ayhan'ı çoktan fark  etmişti bile. Çilem'in eşinden ne kadar soğuduğunu bildiği için bu güzel günde onu en son görmek istediği kişi olduğundan o kadar emindi ki Çilem'i lafa tutup onu fark etmemesi için elinden geleni yaptı. Fakat Ayhan'ın ne kadar çılgın ve kıskanç biri olarak tanıdığı için belki de yüzleşmenin zamanı gelmiştir diyerek çay bahanesiyle masadan ayrıldı perdenin arkasından Ayhan'a doğru yürümeye başladı. 

İlk defa karşılaşacak olan bu iki adam Ayhan'ın omzunda bir el fark etmesiyle göz göze geldiler. İkisinin de gözleri çakmak çakmak ve ikisi de bir şey için orada;  ÇİLEM...  

'' Hoş geldiniz Ayhan Bey''

''Bana bak, salon erkeği afra tafraların bana sökmez tamam mı?''

'' Yine her zamanki gibi paronayak ve sinirlisiniz bakıyorum, tıpkı Çilem'in bahsettiği gibi...''

''.....''

tam o sırada Çilem ayağa kalktı ve ikisi de tartışmaktan vazgeçip konferansı dinlemeye başladılar. Ayhan karısının düzgün diksiyonu ve akıcı konuşmasıyla büyülenmişti adeta, yeniden karısına aşık oluyor gibiydi. Çilem konuyu anlatırken o kadar mutluydu ki, 10 küsür yıllık evlilik hayatında onu iç bu kadar mutlu görmemişti.  Önce çocuklar, sonra yurt dışı eğitimine engel olmalar.. Kariyerini yıllarca erteleyen Çilem hayallerine kavuşmuştu.. Vicdan azabı mı bu hisler.. Ayhan çilemi bu kadar mutlu edememişti.. Öz eleştiriden çok uzak ve kendini beğenmiş tavrını geri kazandı, Arif hemen arkasındaydı çünkü.

(Biraz Mola)

....

Ayhanın hemen arkasında olmasından rahatsız olsa da bir yandan da soğuk ve vakur tavrını kaybetmeden ve gözünü Çilem'den ayırmadan dinlemeye devam etti. Hayatında ilk defa duvarlarını yıkmış maço halinden uzak nazik bir salon erkeği gibi davranmaya çalışıyordu. Aslında bu o değildi. Kendini sudan çıkmış balık gibi hissediyordu.

ÇİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin