9.Bölüm

204 10 4
                                    

Sabah ise birinin kapıyı çalmasıyla uyandım.Gelen kişi Cynthia'ydı.Kahvaltımı yine o getirmişti.O kadar mutsuz,umutsuz ve bok gibi hissediyırdum ki canım ne biriyle konuşmak nede bir şey yemek istiyordu.Cynthia'ya kibar olmaya çalışarak-bu acılar içinde nasıl başaracaksam-''Lütfen dışarı çık.''dedim. Bunun üstüne bana:

-Sen bana emir veremezsin kaltak! dedi.Onun üstüne yürüdüm boğazını sıkıp onu duvara yasladım ve

-Hemen defolup gitmezsen seni şuracıkta gebertirim.Üstelik kaltak diye senin gibi piçlere denir.Çabuk siktir git burdan orospu karı. dedim. Bu küfürler benim için fazlaydı.Ben pek küfür etmem.Ama o kadar sinirlendimki ne yapacağımı kestiremedim. Bu arada Cynthia çoktan elindekileri yere atıp siktir olup gitmişti.O sırada aynayla yüz yüze geldim.Tanrım ağlamaktan gözlerimin altı şişmiş,momarmıştı.Vede ağızım leş gibi alkol kokuyordu.Yerlerde sigara çöpleri,içki şişeleri vardı. Tadını en sevdiğim şarabın şişesi dolabın önünde kırık bir şekilde duruyordu.Bu arada gözüme kolumdaki çizikler takıldı.Tanrım!Kendimi tırnaklamışım.Hayatımda genelde mutluluk olmazdı ama bu kadar üzüntüde fazla.Kolumdaki çizikleri canım yansın diyemi yoksa acım dinsin diyemi yaptım hatırlamıyorum.Sanki tanrı,evren,herşey benim mutlu olmama karşı.Mutlu olduğum anda hemen hayatımın içine sıçılmak için herşey yapılıyor sanki.Lanet olsun!Artık ciddiyim zerre kadar yaşamak istemiyorum.Beni sevmiyorsa neden seviyorum dediki.Canımı yakmak için mi? Hoşuna mı gidiyor? Aklım almıyor.Bu kadar mutsuz olmayı hak edecek ne yaptım ki ben ? Cidden kendimi öldürmeyi ciddi ciddi düşünmeye başladım. Ben daha önce bu kadar dağıtmamıştım. Aşık olmak acı veriyor diyorlardı. Bana mutluluk verdi sandım. Oysa her mutluluk acıyla birlikte gelirmiş.Bunu öğrenmiş oldum. Acaba şuan ne halt yiyordur Andrew piçi. Umarım geberir,yada dur naparsa yapsın o ölürse ben yaşayamam. Gerçi şuan yaşadığım pek söylenemez.Bu düşünceler kafamda dolanıp dururken ve acılar kalbime tek tek zulum ederken banyo yapmak için banyoya doğru yürüdüm.

Andrew'in ağızından

Telefonumun alarmının sesiyle uyandım.Tanrım saat 13:30. Bu kadar uyumuş olamam. Dur biraz. Lanet olsun bu alarmı toplantı için kurmuştum. Toplantıyı kaçırdım. Ahh Erica kafamı bıraktın bende. Bir dakika,Erica'nın ne suçu var ki? Tüm suç senin  Andrew. Sen ona hem yalan söyledin hemde hayatını mahvettin. Çok salağım.Hem çocuğum olacak-üstelik sevdiğim kadından değil- hemde sevdiğim kadından ayrıldım.Nasıl oluyorda hayatımı bu kadar kısa zamanda mahvetmeyi başarıyorum anlamıyorum.Hem çocuğumuz doğunca ne diyeceğiz ona. ''Ben senin anneni zevk için becerdim sonra Erica teyzene aşık olduğum için onla çıktım ama annen hamile olduğunu söyleyince ondan ayrıldım'' mı diyeceğiz yani? Çok saçma. Kim bilir benim güzel sevgilim şu an ne haldedir. Onu üzdüğüm için kendimden tiskiniyorum.O an aklıma o geldi hem eğer söyleseydim doğruyu bidaha benimle görüşmek istemeyecekti ve bu daha acı verici olurdu. Onunla küs olmamak ama ona dokunamamak daha zor.Onu tanıyorum o çocuğun mutluluğu için asla benimle bidaha görüşmezdi.O kadr iyi kalpliki çocuğum iyi yetişsin diye benden ayrılırdı.Ama ben ne yaptım meleğimi üzdüm.İşe gitmem gerekiyor fakat hiç istemiyorum. -normal olarak- Aynaya baktım.Gerçekten kendimi yakışıklı bulmam ama bu defa kendimi cidden o kadar berbat hissediyor ve görüyorumki anlatmaya kelime bulamıyorum.Her neyse giyindim ve evden çıktım.Umarım içimdeki üzüntüyü dışarı vurmam.

Erica'nın ağızından

Banyoda normalden biraz daha fazla kaldım sanırım.Ama biraz rahatlamak istedim.Rahatlamak istediğimde ya banyo yaparım ya kitap okurum ya müzik dinlerim ya da kiliseye gider günah çıkartırım.Bu defa ne kiliseye gidecek kadar iyiyim nede kitap okuyacak kadar kafam yerinde en iyisi müzik dinleyeyim diye düşündüm. Daha sona şarkı seçmek ve onu gidip müzik çalara takmak için bile yeterli gücüm olmadığını farkettim. Kendimi güçlü sanırdım.Hahaha ne kadarda güçlüymüşüm böyle.Aşk acısı dedikleri şeyin olağan üstü bir şeklini yaşadığıma yüzde yüz eminim.Her neyse o zaman bende üstümü giyinir ve lobiye gidip oturup ve mutlu olmaya çalışırım. -elbette yapamayacağım- Lobiye çıktığımda farkettiğim şey çok doğruydu ''burada durup insanların bana neden bu kadar berbat görünüyorsun diye soymalarını kaldıracak halde değildim'' Bunun üzerine dışarı çıkmaya karar verdim ve bir Ellie'ye bir taksi çağırmasını söyledim. O sırada ordan geçen-muhtemelen bir kızı düzdü ve dışarı çıkıyor- bir adam bana ''Gitmek istediğiniz yere birakabiririm madam'' dedi. Madam dediği için Fransız olduğu anlaşılıyordu. Fransızlar kibar olur Andrew gibi ikiyüzlü olmazlar. Her neyse adama ''Evet,tabii zahmet olmazsa'' dedim. Adam sorun olmadığını söyledi ve beni arabasına doğru götürdü. Dışarı çıkarken içerden kızların ''ooooo'' sesleri çok rahat duyuluyordu ve utanmıştım. Adamın arabası Andrew'ınkinden güzeldi. Arabaya bindik ve adam bana ''Sizi nereye götüreyim bayan Erica? dedi.

-Adımı biliyorsunuz.Ve bilmiyorum sanırım yolun aşağısındaki parka götürmenizi rica edeceğim.

-Elbette bayan Erica.Ve evet adınızı biliyorum sizden bahsedlirken duymuştum.

-Anladım.Bu arada bana Erica diyin rica ederim.Ayrıca bir soru daha ''sizin adınız nedir?''

-İsmim Mike. Ve size Erica demekten son derece mutlu olurum.

-Memnun oldum ve teşekkürler Mike. dedim elimi adama uzatırken. Adam elimi sıkmak yerine kibarca öptü. Bu çok kibardı. Fransızlar kibar olurlar. Daha sonra adam bana dönerek:

-Birlikte yemek yemeye ne dersin Erica. Eğlenceli olabilir. dedi. Bunun üzerine ben:

-Bilmiyorum bu bir çeşit çıkma teklifi mi?dedim.

-Evet. Yani eğer etiketlendirmemiz gerekirse evet öyle bir çıkma teklifi. Seni daha öncede gördüm ve doğru söylemek gerkirse senden hoşlanıyorum Erica.

-Aman tanrım ben,şey yani açıkçası çok şaşırdım.Teşekkür ederim Mike. Ve sanırım teklifini kabul edeceğim. 

-Çok mutlu olurum. Yarın akşam saat 19:30 uygun mu? Seni gelip alırım.

-Elbette uygun. Ahhh parkada geldik. Ben burada ineyim. Teşekkürler. Yarın görüşürüz.

-İyi günler madam. dedi ve gülümsedi. Arabadan indim ve parka doğru yürüyüp bir banka oturdum. Tanrım 2 hafta içinde 2 kere çıkma teklifi almıştım. Gerçi Andrew beni kandırmıştı ama olsun. Mike' ı hayatımda ilk defa gördüm ama çıkma teklifini kabul ettim.Ah ben cidden çok iyi bir fahişeyim! Ama aslında şu yönden bakınca çok doğru yaptım. Andrew benim duygularımla oynadı. Ben neden onun için kendimi heba edeyim ki? Onu ne kadar çok sevsemde üzülmeyi bırakacağım ve yarın akşam Mike ile yemeğe gideceğim. Umarım bana yaşattıklarının cezasını çekersin Andew.

İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin