Andrew'ın ağızından
Erica'nın bana yaptığına karşılık bende onu umursamıyormuş gibi davranmaya karar verdim. Madem bir çocuğum olacaktı onunla ilgilenmem gerekirdi. Cynthia'nın yanına gidip bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormaya karar verdim. Eve vardığımda Cynthia'nın odasına girdim. Gülümseyerek gözlerimin içine baktı ve konuşmaya başladık.
-Hoşgeldin Andrew,hiç gelmeyeceksin zannettim.
-Bir şeye ihtiyacın varmı diye merak ettim.
-Hiç bir şeye ihtiyacım,daha doğrusu ihtiyacımız yok.
-Eğer bir şey olursa çekinme ve bana söyle,sonuçta bu ikimizin çocuğu. Bu hayatımda söylediğim en zor şeydi. Cynthia ve ben çok farklıydık. Bizim bir çocuğumuz olacağına inanamıyordum. Aldırmasını teklif etsem asla kabul etmeyeceği için sormak bile mantıklı gelmedi. Her neyse biraz konuştuktan sonra bana 2 gün sonra doktor randevusu olduğunu ve gelmemi istediğini söyledi. Kabul ettim. Bu çocuğumun ilk kontrolüydü ve belki cinsiyeti belli olacaktı. Bunu kaçırmak istemiyordum. Cynthia ile sözleştikten sonra Erica'yla konuşmak için odasına gittim. Tam kapıyı çalacakken Ellie "Erica taşındı. Mike ile beraber ev tuttular. Seni unutmaya kararlı." dedi. Duyduklarım karşısında adeta nutkum tutuldu. O adamla ev mi tutmuş? Birlikte? O adamla? Nasıl olur? Sorularını kendime sorup bir yandanda arabama yürürken cevap kafama dank etti. BEN ONU YÜZ ÜSTÜ BIRAKTIM. Beni unutması ve kendine yeni bir hayat kurması çok normaldi. Ama buna katlanamazdım. Şu evin adresini öğrenmem ve Erica'yla konuşmam lazımdı. Yada belkeyip o herifle iyice yakınlaşmasını izlerdim. Her halukarda 1. seçenek çok daha doğru geliyordu.
Erica'nın ağızından
Evi yerleştirme işi hemen hemen bitmişti fakat çok yorulmuştum. Temizlik işlerinin çoğu yarına kalmıştı. Mike bir temizlikçi tutmayı önerdi. Açıkçası bana çok mantıklı geldiği için kabul ettim. O zaman yarın temizlikçi evi temizlerken bizde Mike ile alışverişi yapardık. Tamam,plan süper. Ben bunları düşünüp bir yandanda saçımla oynarken Mike televizyondaki futbol maçına içine düşecekmiş gibi bakıyordu. Elimi gözlerinin önünde gezdirip "Hey Mike,yaşıyormusun?" dedim. Gülerek "Yaşıyorum,sadece dalmışım." dedi.
-Onu farkettim.
-Tamam özür dilerim. Futbolu sevmediğini unutmuşum tatlım.
-Önemli değil ama ölsem farketmezdin. Cidden ben televizyonda dizi izlerken bu kadar dikkatli bakmıyorum. Tanrı bilir sen televizyondaki makenlerinde içine düşüyorsundur.
-Belki,eskiden. Bundan sonra senden başka kimsenin içine düşmem. dedi gülerek. Bende gülerek ona sarıldım ve daha sonra omzuna yatıp kanalı değiştirdim. Duygusal bir film çıktı. Mike'a izlemek istermisin sorsunu sorduğumda evet dediği için değiştirmedim. Filmde kız sevdiği adam ölünce intahar ediyordu. Film bittiğinde ağlamaktan gözlerim şişmişti fakat Mike'ın gözleri bile dolmamıştı. Anlıma bir öpücük konduracakken kafamı çekip "Ne kadar duygusuzsun." diyip koluna vurdum. İnlemeyle gülme karışımı bir ses çıkarıp bana sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra "Şu dizilerde çiftler olur ya hani,böyle birbirleriyle şakalaşırlar falan." dedim. Bunun üzerine Mike "Aynı bizim gibi yani,tam bir çift olduk bence. Hemde en mükemmelinden. dedi. Omuzuna yattım ve konuşmaya başladık.
-Senin için eski bir fahişe olmam bir şey ifade etmiyor mu?
-Hayır,bana göre sen kusursuzsun.
-Değilim.
-Kendini benim gözümden görmüyorsun.
-Sen çok farklı ve mükemmel bir insansın Mike. dedim ve onu öptüm. Ben birazdan dudaklarımız ayrılır sanmıştım ama öpüşmemiz ilerliyodu. Beni kucağına aldı ve odaya götürdü. Bu sırada hala öpüşüyorduk. Beni yatağa yatırdı ve yanıma yattı. Ben ileri gider zannettim ama o "Sen şuan istemiyorsun,sen isteyince yaparız. Ben seni sevişmek için sevmiyorum." dedi ve anlımı öptü. Daha sonra salona gidip televizyonu ve ışıkları kapattı ve tekrar yanıma geldi. O gece sarılarak uyuduk. Sabah kalktığımda yanımda yoktu. Yanımda bir not vardı. Notta şunlar yazıyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
RomanceBirini gerçekten sevdiğin zaman onu her şeyiyle seversin.Hem doğrularıyla hem yanlışlarıyla...