Arkadaşlar aslında 15 Şubat'ta yazacaktım ama bugün sevgililer günü diye bir süpriz yapayım dedim. Sevgililer gününüz kutlu olsun <3 Bu arada umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Ve özellikle yprum uapın lütfen. Çünkü beğenmeniz benim için çok önemli. Beğenip beğenmediğinizi bilmek isterim. Bir eksiğim veya bir yanlışım varsada lütfen söyleyin. Sizleri seviyorum. Dediğim gibi vote ve yorumlarınızı beklerun adafgsgjhsk
Nakliyat şirketinden gelen adamlara 'Lütfen daha dikkatli taşıyın' demekten yorulmuş bir vaziyette,kapının önünde dikilirken telefonumun sesiyle uzun süredir dalmış olduğum yerden gözlerimi ayırdım. Emlakçım arıyordu,bana bir ev bulmuş olmalı.
-Alo Ed,umarım bir ev bulmuşsundur.
-Erica bir ev buldum ama...
-Ama ne?
-Eski evin.. İster misin bilmem?
-Eski evim mi? Ailem nereye taşındı ki?
-Sizinkiler çook çook önce gittiler Erica. Ev satılık,istiyor musun,istemiyor musun?
Bir süre düşündüm ve tereddütlü bir şekilde 'İstiyorum' dedim ve telefonu kapattım. Adamlar nihayet tüm eşyaları kamyona yüklemişlerdi. Eve son kez baktım ve iç geçirip evden çıktım. Adamlar eşyaları Danimarka'ya götüreceklerdi bende oraya gidince teslim alacaktım. Adamlara son talimatları verip bir kez daha dikkatli olmalarını tembihledim. Ustaları bunu dememden sıkılmış olacakki gözlerini havaya dikip iç geçirdi. Her neyse dedim ve çağırdığım taksiye atlayıp hava alanına doğru yola çıktım. Taksi hava alanının dış hatlar bölümüne yanaşınca çamtamdan paramı çıkarıp taksiciye uzattım ve arabadan indim. Adam valizimi verdi ve valizi arkama alıp kapıdan içeri girdim. Aman tanrım bu ne kalabalık! Her yer insan kaynıyor resmen. Valiz gişesindeki kuyruk zaten ayrı bir dünya. Daha uçağımın kalkmasına 1 saat var. Bari gidip bir şey yiyeyim diye düşündüm ve cafeye doğru ilerledim. Sırada beklerken bir adam 'Merhaba,çok kalabalık değil mi?' dedi. Umursamaz bir tavırla. 'Hıhı' dedim. Adam elini uzattı ve 'Merhaba,ben Eric.' dedi. Şaşırmıştım isimlerimiz çok uyumluydu.'Merhaba bende Erica.' dedim. Oda en az benim kadar şaşırmışa benziyordu. 'Aman tanrım isimlerimiz çok uyumlu.' dedik aynı anda. Ve güldük. Tuhaf. Daha sonra uzun bir sessizlik oldu ve bunu bozan kasiyerin 'Buyurun hanımefendi.' demesiydi. Bir donut ve bir bardak kahve aldım daha sonra neden bilmiyorum ama Eric'i bekledim. Eric'te yiyeceklerini alınca 'Yolculuk nereye?'diye sordu. Danimarka diyince bende dedi ve şaşırma oranımı iki hatta üç katına çıkardı. Hatta aynı şehir ve hatta aynı mahalleye gidiyormuşuz. Aman tanrım! Oda oralıymış ve ülkesine geri dönüyormuş. Tıpkı ben. Biz konuşmaya dalmışken bir duyuru sesi bizi dumurlara uğrattı. Siktir! Uçağı kaçırdık. İkimizde aynı anda bir siktir çektik. Eric 'İstersen bu gece bana gidelim,yarın gideriz Danimarka'ya. Seninle iyi anlaşacağımızı hissediyorum Erica.' dedi. Teklifini kabul etmedim. Büyük ihtimal beni evine götürüp becerip birdaha yüzüme bakmazdı. Onun yerine biletlerimizin saatini değiştirmeyi teklif ettim. Pek istemesede kabul etti. İnanılmaz ama koltuklarımız bile yan yanaymış zaten. Bu tesadüfmü yoksa kadermi bilemiyorum. Ama ondan hoşlanmadım desem yalan olur. Aklıma Andrew,Mike yada bebeğim gelmiyordu. O an farkettimki ben Andrew veya Mike'a karşı gerçek bir şeyler hissetmemişim. Tamam bu böyle ama bebek işini napacağım diye düşünürken Eric valizleri taramadan geçirdi ve uçağa doğru yürümeye başladık. Uçağa bindikten yaklaşık 10 dk. sonra uçak kalktı. Eric sürekli bana bakıyordu. Daha doğrusu bacaklarıma bakıyordu. Açıkçası pek rahatsız olmamıştım. Sanırım oda benden hoşlandı yada sadece becermek istiyor. Her ne ise ne. Danimarka mesafesi zaten kısa. Uçaktan inince birdaha görüşemeyeceğiz nasılsa diye düşünürken 'Numaranı verir misin?' diyerek tüm teorilerimi yıktı. Fakat tabiiki numaramı verdim. Vermemek gibi bir terbiyesizlik olmazdı. Gözlerimi açtığımda başım Eric'in omuzundaydı ve Eric saçlarımı okşuyordu. Tanrım,en son bir film izliyordum. Ne ara uyumuşum? Üzerimde ceket bile vardı. Sanırım ceketini üzerime örtmüş. Ne kadar tatlı bir hareket. Bu sırada bana bakıp 'Uyuyan güzel uyandı.' dedi ve beni öptü. Hemde dudaklarımdan. İnanamıyorum. Daha beni tanımıyor. Hemen doğrulup 'Ne yapıyorsun sen?' dedim. 'Daha beni tanımıyorsun ve öpüyorsun.' Gözlerime baktı ve 'Birini sevmek için tanımak gerekmez..' dedi ama sözünü tamamlayamadan duyuru sesi,sesini bastırdı. Danimarka'ya 10 dakika. Çok heyecanlıyım. Ülkeme kavuşuyorum. Sanırım heyecanım dışımada yansıyor çünkü Eric bana bu kadın deli mi? der gibi bakıyordu. Uçağın yere inmesiyle eşyalarımızı aldık ve uçaktan indik. İşleri halledip hava alanından çıkınca 'Ah tanrım,ne kadar özlemişim.' dedim ve ülkemin kokusunu içime çektim sanki ciğerlerime doldurmak istercesine. Sanırım Eric aynısını bana yapıyordu. Saçlarımı koklıyordu. Kulağıma eğilip 'Sanırım aşık oldum. Sana..' dedi. Güldüm ve 'Aynı taksi ile gideriz sanırım?' dedim. Tam cevap verecektiki telefonu çaldı. Bir süre konuştuktan sonra kapatıp 'Bu gece sende kalsam?' dedi. Ben daha neden diye sormadan 'Evimi başkasına kiralamış salak emlakçı, ah lanet olsun. dedi. 'Sakin ol. Bende kalabilirsin. dedim fakat pişman olurmuyum bilmem diye düşünürken geleen taksiye bindik ve yola koyulduk...
Yeni bölüm +5 vote'de
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
RomanceBirini gerçekten sevdiğin zaman onu her şeyiyle seversin.Hem doğrularıyla hem yanlışlarıyla...