Yalanla Başlasak?- 3.bölüm
Üç hafta.
"Isbatla."
Üç hafta partinin üzerinden geçti. Üç hafta benim küçük beyaz yalanımın üzerinden geçti. Üç hafta oldu benim herkesten kaçıp sıyrılmaya çalışmam. Sefaletli üç hafta...
Şimdi Kasım ayındayız ve ben de sınıftayım.
"Bu seferlik de bu kadar çocuklar," diye bağırıyor hoca sınıfın önünde. Herkes eşyalarını toplamaya başlıyor. "Durun, daha işimiz var."
Herkes sıkıntıyla sızlanıyor.
"Unutmayın yarın okul gezisi var," devam ediyor," İstanbul'a. Kız kulesi ve beylerbeyi sarayı gezeceğimiz yerlerden. Onlarla ilgili tarihi bilgilere sahip olacağız. Yarın sabah izin kağıtlarınızı getirmeyi unutmayın, yoksa gidemeyeceksiniz. Çıkabilirsiniz."
Çocuklar ayağa kalkıp odayı terk ediyorlar. Bu sabah hocaya izin kağıdımı vermiyi unutmuştum. Sırt çantamı didik didik aramaya koyuluyorum.
Ceren sırasından bana dönüyor. "İstanbul'a gidiyoruz! Kız kulesi! İnanabiliyor musun?"
Kafamı onaylarcasına sallayıp gülümsüyorum. Belki de bunun olması iyi bir şeydi. Kafamı biraz dinlemek için bana zaman tanır. Başka şeylerden... İzin kağıdımı Melda hocaya uzatıp zil çalınca çantamı kapıyorum.
Bu günlük rutinim haline gelmişti: Sınıfa çok erken girme, sınıftan da çok erken dışarı çıkma. Herkes Levent Tuğlu'yla ilgili beni sıkıştırmaya devam ediyor. Tanımadığım öğretmenler ve yetişkinler dahil! Görünüşe göre, bütün son sınıf ve bazı alt sınıf çocukları partideymişler- olaylar çok hızlı yayılmaya başlamıştı.
Ben aptal değilim!, diye düşünüyorum dolabımı açarken ve kitaplarımı içeri yığıyorum. Ağzımı kapayıp Kamer'den uzak dursaydım bunların hiçbirisi başıma gelmezdi. O hep beni aşağılamak istiyor.
Koridorlar kalabalıklaşıyor herkes eve gitmeye çalışınca. Yolumu saptırıp park alanına giriyorum. Honda'ma ulaşınca, rahatlarcasına nefesimi dışarı üflüyorum. Tam arabanın kapısını açacaktım ki flaşlar patlamaya başlıyor.
Işıklardan, elimi gözlerime siper ediyorum. Bir flaş daha patlıyor.
"Durun!"diye itiraz ediyorum. Gözlerimi kırpıştırıp görüş alanımı yeniden elde ediyorum. Orta yaşlı bir adam pahalı gözüken kamerasıyla önümde dikiliyor. Kafam karışıyor. "Size nasıl yardımcı olabilirim?"
Sırıttığında, kırışıklıklar gözlerinin ve ağzının etrafında belirmeye başlıyor. "Selam, ben Haluk Darende." Elimi tutup sallıyor. "Ünlü haberci."
"Im,"devam ediyorum "Bu harika?"elimi elinden çıkarıp jeketimin cebine sokuyorum. Yavaşça adamdan uzaklaşmaya başlıyorum. Bir haberci olarak kendisini tanıtıp ergen kızların fotoğrafını çekip sonradan kaçıran birisi olabilirdi. Ya da öyle bir şey. Sonra da onları kesip organlarını satabilirdi.
Tamam, belki de ben abartıyorum.
Ama, yine de yabancı birisiyle konuşacak değildim. Ben uzaklaşınca bağırıyor, "Dur!" Ellerini kendini savunurcasına havaya kaldırıyor. "Bekle. Sadece önemli bir konuyla ilgili seninle konuşmak istiyorum. Sonrasında gideceğim."
Yavaşça kafamı aşağı yukarı sallayıp, devam etmesini beklediğim sinyali veriyorum. "Efendim?"
"Levent Tuğlu'yla mı çıkıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanla Başlasak? #Wattys2017
RomanceBir yalan, Sahte bir ilişki, Bir milyon problem... Bir hırs yüzünden herkese çok ünlü bir milyonerle ilişkin olduğunu söyleyebilirsin ama... O adam seni ararsa işler değişir... -#687 Romantizm Tanıtım videosu: https://www.youtube...