YB- Lütfen

289 22 4
                                    

Yalanla Başlasak?- 8.Bölüm


Uzun bir zaman oldu. Çok uzun bir zaman oldu. Levent'i kaç haftadır görmüyorum artık. İstanbul'dan geri döndük ve her şey, eski haline döndü. Sıkıcı olmaya başlamıştı. Ama, ben böyle düşünerek her şeyi tekrar karman çorman etmemeliyim. Bugün yılbaşı tatili öncesi son gün. Bu sene kış çok erken geldi.

    Çenemi avuçlarımın içine dayayıp, biyoloji hocasını tahtaya bizim kopyalamız gereken şeyleri yazarken izliyorum. Derin hoca, tabii ki de, tatillerden önceki son günü de öbür okul günleri gibi geçirmemizi sağlayan tek hoca. Tüm diğer hocalar bu günlük bize serbest dönem tanıdı ama Derin hoca yapmadı.

    Notları defterime geçerken, kol saatimin çıkardığı sesi dinliyorum. Döndüğümden beri, çok donuğum. Hayatsız. Artık Kamer ve ya Melih'i bile önemsemiyordum- şimdiye dek ilk sefer. Nedenini bilmiyorum.

   "Tamam, sınıf!"bağırıyor Derin hoca, elindeki siyah renkteki beyaz tahta kalemini masanın üzerine bırakıp. "Bugünlük de bu kadar. Sizlere başarılar dilerim. Tatil boyunca kendinize iyi bakın." Zil çalmaya başlıyor ve herkes sırasından kalkmaya koyuluyor.

   Kitaplarımı yavaşça çantama tıkıp kalabalık koridorda yolumu bulmaya çalışıyorum. Herkes ya gülümsüyor ya da kahkaha atıyor, yılbaşı tatili için mutlulukla. Sanırım ben de sabırsızlanıyorum. Bir süre için kimseyle konuşmam gerekmeyecek. Dolabımı bulup, kitaplarımı içeri tıkıp, sırt çantamı omzuma asıyorum Ceren'i bulmadan önce.

    "A- burdasın Hayal,"diyerek beni karşılıyor Ceren ben ona doğru yönlenirken. "Sonunda yılbaşı tatili. Alış verişe gitmek ister misin, bir ara?"

   Gerçekten hiç modunda değilim. Aslında hiçbir zaman modunda değilim.

     "Ah, üzgünüm, bugün değil." Üzgün olduğumu belirten bir gülümseyiş takınıyorum. "Yarına ne dersin? Görüşüp, sinemaya falan gidebiliriz."

Ceren kafasını onaylarcasına sallıyor. "Harika."

Dışarı çıkıp, üzerimizdekilere daha da sıkı tutunuyoruz, buz gibi hava yüzünden. Erken gelen karı havada sezebiliyorum. Kar tanelerini saçlarımın arasına düşerken hissediyorum. Herkes arabalarına binip okuldan uzaklaşmaya koyuluyor. Kaygan caddede dikkatli olmayı aklıma yazmalıyım.

      Kardan nefret ederim.

      Birçok kişi karı sever- sıcak çikolata, birsürü kar, ve sevdikleriyle beraber olmak. Ben nefret ederim. Evet, öyle şeyler kulağa mükemmel geliyor, amaerkenden uyanıp buz gibi havda arabanı temizleyip kaygan caddeye girmeye ne demeli?

     Belki de ben acı bir insandım. Atkımı çıkarıp boynuma doluyorum üşümemek için. Tatilde üşütmeği hiç istemem.

       Önemli olduğundan değil tabii.

"Sonra görüşürüz, o zaman?" Ceren gülümsüyor. Kahve saçları boynunun etrafında örülmüş. Ceren'in yüzü ışıldıyor gibi. Ve sonra ben farkına varıyorum. En yakın arkadaşımı düşünmemişim bile. Kendi problemlerime o kadar dalmıştım  ki en yakın arkadaşımı unutmuşum. Bulut'u hiç sormamışım- erkek arkadaşı. Berbat bir arkadaşım.

      "Dur bir saniye, Ceren,"diye sesleniyorum o gitmeden, dirseğini kavrayıp.

       "Efendim?"

"Bize bir gelirsen belki daha sonra, kötü kızları elli birinci kere için izleriz beraber?"diye öneriyorum. Ceren için hiç adil değil,- O her zaman benim yanımda olurdu- benim onu tek başına bırkamam.

Yalanla Başlasak? #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin