YB- Sana İhtiyacım Var!

324 26 5
                                    

Yalanla Başlasak? - 5.Bölüm

Bölüm şarkısı: Beth crowly- Warrior


"Burası benim süitim."Diye açıklıyor Levent, sol eliyle  iki çift kapıya işaret ederken. Bakışlarım elinden çok pahalı görünen takım elbisesine oradan da derin mavi gözlerine- ki onları çok kıskanıyorum- yol buluyor. Kapıyı açıyor ve ben de ellerimdeki çantalarımla onu içeri takip ediyorum.

"Im, süitiniz güzelmiş,"diyorum tuhafca etrafa göz gezdirirken. Her şey çok kaliteli ve yukarı model duruyor. Sanki bir adım daha öne atsam, pahalı bir şey- mesela her masanın üzerindeki cam vazolar- aniden kırılacakmış gibi. Hatta delirtici bir avize bile var! diye bağirıyorum kafamda. 

Sadece bir süit!

"Teşekkür ederim,"diye cevaplıyor, bana sanki her an pahalı bir şeyleri kapıp gidecek mişim gibi şüpheli bakışlar atarken. "Beni takip et." Beni beklemeye zahmet etmeden yürümeye başlıyor. Ne kadar da jentelman, diye düşünüyorum alayla. Bavullarımı ve çantamı girişte bırakıp, kayıp olmamaya çalışarak Levent'e yetişmeye çalışıyorum.

Süitin mermer zeminine temas eden spor ayakkabılarım gıcırdıyorlar.

İğrenç spor aykkabıları etekle kombinlediğim için delirmiş olmalıydım. Hey, en azından hoş görünüyorum... Ama kesinlikle onun takım elbisesinin gördükten sonra yeterince hoş değil. Sanki soluduğum hava bile sahip olduğum her şeyden daha pahalı.

Aniden mutfakta olduğumuzu fark ediyorum. Kocaman bir beyaz masa ve üzerindeki ipek kumaşlı sandalyelerle uyum sağlayan masa örtüsü görünüyor. Ocak ve diğer mutfak eşyaları da duvara dayalı bir düzende duruyorlar. Her şey çok mükemmel bir halde.

"Otur." Sesi bana ürpertiler gönderiyor. Bana hiç bir zaman alışamayacağım.

Kendisi çoktan masa başındaki sandalyeye oturmuş, bu yüzden bir tarafından oturmaya karar veriyorum. Gerginim. Tırnaklarımı çiğneme isteğini geri çeviriyorum- annemin beni durdurmak için azarladığı bir alışkanlık. Ne söyleyecek? Beni dışarı sutlayıp sokaklarda uyumaya mı zorlayacak?

"Peki, açıklamanı bekliyorum."diyor Levent. Zarif ve sevimli ifadesi yüzünden silinmiş.  Gözleri cansız bie halde gözlerime dikili. "Neden o dedikoduları başlattın?"

"Im, bu gerçekten çok karışık bir mesele." Bakışlarım çıplak bacaklarıma kayıyor, ondan başka her yere bakarken.

"Ne? Para avcısı mısın? Para mı istiyorsun? Senin gibi onlarca kızla uğraştım- para için saçma dedikodular yapanlar." Ses tonu çok sert. Eli cebine gidiyor ve üç, yüz liralık kağıt para çıkarıp masanın üzerine bırakıyor. "Yeterli mi? Nesin sen? On altı, on yedi? Senin yaşındaki biri için yeterli olmalı."

    Tanrım. Karakteri ne çabuk değişti böyle. Bunların tümünün suçlusu benken- sinirlenmeden edemiyorum. "Hayır, para avcısı değilim,"elimden geldiğince sakince söylüyorum. Parası geri itiyorum.

Kafası garip bir şekilde karışmış gibi gözüküyor- ki onda bu ifade çok tatlı duruyor, ama bu düşünceyi geri çeviriyorum. Sinirli olmalıyım. "Ne o zaman? Beni tehdit mi edeceksin?"

"Hayır,"diyorum dişlerimin arasından. "Sadece açıklamama izin verin."

      "Dinliyorum."

Kıvırmadan söyleyeceğim. "Bir şey için size ihtiyacım var." Tek kaşını kaldırıyor. "Arkadaşımı kıskandırman için size ihtiyacım var. Biliyorum kulağa tamamen aptalca geliyo, ama bunun olmasına niyetli değildim. Sevgilim olup olmadığını sorduğunda isminiz rastgele ağzımdan çıktı- geçen bir dergide isminizi görmüştüm yani. Biliyorum delirmiş gibi gözüküyorum."

Yalanla Başlasak? #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin