(Multi Sıla'nin aldığı bileklik)
Sıla'nın ağzından
"Sıla hadi abicim kalk artık"
Of abi ya nerden çıktı şu Mardin aşkı. Bir hafta boyunca kafamın etini yedin.Hayır Antalya'ya gitmek varken ne işimiz var bizim Mardin de bunca yıl sonra...
"Kalktim abi kalktım ama kahvaltıyı sen hazırlarsın ben hiç ugrasamam"
"Hazır zaten kalk üstünü giy gel"
Her zaman yaptığımı yapıp ayaklarımi yataktan aşağıya sallandirdim.Sonra banyoya girip kısa bi duş aldım. Üstüme eşofmanlarimi geçirip aşağıya indim. Abimin kahvaltı dediği masaya baktım. Peynir,zeytin,bal,yağ, reçel vardı. Dolaptaki hazır şeyleri çıkarıp masaya koymuştu. Masaya oturmuş acele acele yiyodu.
"Abi sen hayırdır?"
"Ne hayırdır Sıla"
"Birden bire Mardin'e gitme aşkı,sen ki yemeğini bi saate yiyen kişi cabuk yemen,abi noldu allah aşkına sana"
Ağzındakini yutup cevap verdi
"Memleketimi özledim olamaz mı? Çabuk yemezssem Burak söylenecek napiyim yani?"
Burak mı Burak ne alaka ya
"Yemek yemenin Burakla ne alakası var acaba?"
"Ben sana demedim mi?Burak da bizle geliyo."
"Oleyyyyy yuppiiii yaba yaba duuuu"
Abim halime gülüp
"Şu halini gören kişiler seni 24 yaşında olduğuna inanmazlar"
"Gormeyecekleri için no problem"
Önüne dönüp yemeğini yemeye devam etti.Saat erken olduğu için benim iştahım yoktu sadece çay içtim.Etrafı toplarlarken kapı çaldı koşarak kapıyı açtım.
"Aşkımmmmm"
Diyip Burağin boynuna sarıldım.O da yanağımdan öpüp
"Bitanemmm" dedi.
Abim salondan söylene söylene çıktı
"Burak senin ağzına sıçarım bi daha kardeşimi öpme"
Burak göz devirip
"Kardeşim değil mi?İster öperim ister severim sanane olum" dedi
(Kabul edin hepiniz Sila'nin sevgilisi sandı)
Burak abimle aynı yaştaydı.Onunla parkta tanışmıştım.O zamanlar yeni gelmiştik İstanbul'a. Abim çalışıyordu, evden tıkırtılar geldi korktum kalamadim evde.Bende abimi evin yakınındaki parkta beklemeye karar verdim. Parkata 2 oğlan laf atmaya başladı bana o ara Burak geldi. Oğlanları dövdü abim gelene kadar benimle bekledi.Abim gelince de birşey demeden gitti.Tabi ben mahalle mahalle gezdim Buraği buldum tesekkur ettim.Abim her işe gittiğinde parka gidiyordum.Burakta geliyordu,beni hep korudu kolladı. Abimden ayirmam onu.Hep bir kardeşi olmasını istemiş fakat olmamış beni kardeşi yerine koydu.Abimle çok iyi arkadaş oldular.Zaman geçti biz üçümüz aile olduk.Burak her zaman bana bitanem derdi.Bende ona aşkım.Abimde her zaman Buraga küfür ederdi.
"Neyse ya uzatmayin hangi arabayla gidiyosak valizlerimi taşıyın."
Abim ve Burak tedirgin bir şekilde bana baktılar.
"Kaç valiz olduğunu sormaya korkuyorum Sıla" dedi Burak
"Hiç canım altı üstü 5 valiz"
"Yoh amina goyim dolabı alaydin yanına"
"Ne var abi ya 3 ay kalacaz orda her gün ayni şeyi mi giyiyim?"
Teslim oldum der gibi elini kaldırdı. İkisi de söylene söylene yukarı çıktılar.Seviyorum bu şebekleri ya.~~~~~ ~~~~~ ~~~~
Yol boyunca uyumustum.Mardin'e geldiğimizde gram uykum yoktu.Burak ve abim araba kullandıkları için eve gelir gelmez uyumuşlardi.Bende küçük bi not yazıp kendimi Mardi'nin sokaklarına attım. Uzun zaman olmuştu buralara gelmeyeli.Her yer değişmiş. Bi takıcının önünde durup takılara baktım. Çok güzel gümüş bileklikler vardı birini alıp bilegime taktim. Çok güzel olmuştu. İçeriye girip parasını odedim. Kapıdan çıkarken bi duvara carptim. Bi dakika duvar yoktu ki burada.Kafamı kaldırkendini meteor görmeyi beklemiyordum.
"Önüne baksana kızım. İlk defa mı bileğine bakiyosun"
"Allah allah sen yalı kazığı gibi dikilmeseydin bende sana carpmazdim."
Meteorun gözleri koyulaştı yumruğunu sıktı.
"Sen kimle konuştuğunun farkında değilsin galiba"
"Kim olduğun umrumdami?Ukala sinir adamın tekisin bide be-"
"Sıla" Buragin sesiyle cumlemi tamamliyamadim.
"Nerdesin sen?Niye telefonuna bakmıyosun?"
"Sessizde.Not yazdım görmedin mi?"
"Gormemişim.Neyse sen bu kim?"
Ukala meteoru gösterince arkamda çatık kaşla bizi dinlediğini gördüm.
"Bu kendini beğenmiş ukala"
Burak kafasını sallayıp beni kolunun altına aldı.Yam gidecekken ukala konuştu.
"Ben ukala değilim. Ben Mirza ağayım"
Hah papucumun ağası.
"Dakika bir gol bir ağayla kavga mı ettin?"
"Aman boşver Burak ağaymış.Papucumun ağası."
Burak gülmekle yetindi.Biliyo lafın altında kalmayacagimi.Eve geldiğimizde Abim hazırlanmış çıkıyordu.
"Hayırdır abi nereye?"
"Hiç eski arkadaşlarla bulusacam hadi görüşürüz" diyip kapıyı çarpıp çıktı. Var bunda bi haller de çıkar yakında kokusu.
"Ben yiyecek birşeyler hazirliyim,yiyelim gezelim olur mu Burak"
"Daha yeni gelmedin mi eve sen?"
"Ya gezemedim ki öyle bir kaç yere baktım."
"Tamam tamam gezeriz"Murat'in ağzından
Evden çıkar çıkmaz çıkmaz Ali'yi ardım.
"Alo Ali"
"Söyle abi"
"Bu görücüler ne zaman gelecek"
"Akşam gelecekler. Abi Rojda'yi bırakma ilimizde birbirimizi çok seviyosunuz.Kız konağı inletiyo evlenmem diye ama dinleyen yok"
"Merak etme Ali birakmam Rojdayı.Ama yardımın gerek"
"Emret abi"
"Simdi git Rojda'ya söyle hazirlansin.Goruculeri almaya sen git.Yolda oyalan benzin felan koyma ne biliyim yap biseyler geciktir.Bu arada ben de Rojda'yi kaçıracam"
"Abi gözünü seviyim yapma öyle şey. İkinizi de öldürürler."
"Sen merak etme ben herşeyi ayarlayacam yakalayamayacaklar bizi"
"Ya Sıla abi o nolacak"
"Ali sen dediğimi yap ben orasını da dusunecem"
Telefonu kapatıp cebime koydum. Londra ya iki biletle hayatımız değişecek. Yıllardır içimi eriten hasret sonunda bitecek.Rojdama kavusacam.Ama Sıla'ya ne diyicem.Hem Sıla burada kalamaz,berdel olarak alırlar kardeşimi.En iyisi onu Edirne,ye göndermek. Kimse bulamaz onu hemde Burak yaninda olur.Hemen bi mağazaya girip benim ve Rojda'nin üstüne birkaç parça eşya aldım.Babamdan kalan Londra daki sirketin başına geçerim bir süreliğine.Ortalık yatışınca tekrar Türkiye'ye döneriz.Planımın hiç aksamadan ilerlemesi gerekiyor,yoksa herşey berbat olur.Rojda'nin ağzından
Saatlerdir agliyordum. Yapabilecegim tek şeyi yapıp agliyordum. Bu sefer vereceklerdi işte. Bahanelerim bitmişti,ben bitmistim.Kapim çalınınca göz yaşlarını silip
"Gel" dedim.
İçeriye Ali girdi.Kesin Murattan haber var.Yıllardır posta güvercini gibi benden aldığı haberleri Murat'a,Murat'tan aldığı haberleri bana söylüyordu.
"Noldu Ali abi haber mi var?"
"Var Rojda var.Murat abi hazirlansin kaciracam diyor"
Ne kafayı mi yedi bu.Yakalarlarsa Öldürürler onu.
"Abi ne diyosun sen olacakları bilmiyormu?"
"Bilmez olur muyum Rojda ama Murat abi hazirlansin dedi.Her iki yolu da ölüm değil mi senin için.En azından sevdiğin adamın yaninda ölürsün"
Hakliydi.En azından kacarsak bizi bulamama ihtimalleri vardı.
"Tamam abi hazirlaniyorum hemen"
Ali abi odadan çıkınca küçük sırt cantama koyabildigim kadar kıyafet koydum.Üstüme de duvardan atlarken sorun cikartmayacak kıyafetler giyip Murat'tan haber gelmesini bekledim.Sıla'nin ağzından
Burakla gezerken abim beni aradı.
"Abicim napiyosun"
"İyi abi Burakla geziyoruz sen napiyosun?"
"Boşver sen beni hemen Edirne'ye gidiyorsunuz"
"Edirne mi o nerden çıktı?"
"Sıla söz dinle gidiyorsunuz dediysem gidiyorsunuz"
Telefonu yüzüme kapatınca bön bön kaldım.
"Sıla transa geçmiş gibi ne bakıyon boş telefon ekranına?"
"Hiç ya boşver hadi gezmeye devam edelim biz"
"Saat 8oldu eve gidelim yarin devam ederiz."
"Tamam olur.Benim de uykum geldi zaten"İlk bölüm sizce nasıl?
Sıla Edirne ye gidecek mi?
Murat Rojda'yi kaçirabilecek mi?
Hepsi diğer bölüme.😄😄😄💕💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE TÖRE
ChickLitHerşey Sıla'nın Mardin'e tatile gitmesiyle başlar. Nerden bilecek ki abisinin kız kaçıracağını ve Odun ama Taş ağaya berdel olarak gideceğini...