İşte yeni bölüm arkadaşlar! Lütfen oylarınızı ve o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin. Gönül isterdi ki oy ve yorum sınırı koymayayım fakat okuyup oy ve yorum yapmadığınız için mecbur kalıyorum. Lütfen emeğe saygı verin ve oylarınızı esirgemeyin. 100 OY VE 50 YORUM.. Sınır geçildiğinde yeni bölüm gelecektir. Keyifli okumalar!
- - -
Mutluluk... Sanki yanlış çekilmiş bir film sahnesi gibi. Biri çıkar ve en güzel yerde 'kestik' der. Sonra her şey en baştan başlar. Bizimkisi de böyle oldu işte. En başından yanlıştı söylenenler. Hayal dünyası denen yerde gerçek olurdu ancak mutlu anlar. Beni hayal dünyamdan ayıran şey ise Ege'nin merak dolu ses tonuydu.
"Doğa?"
Ne tek kelime edebildim, ne de kapalı olan gözlerimi açacak cesareti bulabildim. Söyleyemezdim. Hislerimi bilmesini istemiyordum. Her şey hayallerdeki gibi güzel ve sorunsuz olmuyordu. En azından benim dünyamda...
Hiç bir zaman inanmamıştım 'gerçek mutluluk' lafına. Yaşayabileceğimi hiç düşünmemiştim. Şimdide bu böyleydi. İmkansızın peşiden koşmayacaktım. 'Mutluluk' benim lugatımda yoktu, olmayacktı.
Uyudum. En azından bu şansı elimden almalarına izin vermedim. Merak dolu düşünceler barındıran Ege'nin omzunda,mutlu,ama mutluluğa hiç inanmayan biriydim ben. Bu,idam edilecek olan bir mahkuma 'son dilek' gibi bir şeydi. Tekrarlanmayacağını bildiğim bir uykuya kapattım gözlerimi. Hiç uyanmamayı diledim. Tıpkı hiç doğmamış olmayı dilediğim gibi...
- - -
Zihnimde nüks eden düşünceler beni dış dünyadan neredeyse tamamen soyutlamıştı. Kendimi yorgun hissediyordum,her anlamda... Karmakarışık olan hayatım tamamen sarpa sarıyordu. Bu şehre bambaşka umutlarla gelmişken,tüm o umutların suya düşmesi kaçınılmaz bir son olacaktı benim için.
Gücümü yitiriyor gibi hissediyordum. Yıllardır binbir farklı acıyla ördüğüm duvarlarım,yine binbir farklı acıyla dökülüyordu. Beni böyle gücsüz yapan şey neydi? Aşkla tanışmış olmam mı? Öyleyse alışacak,daha da güçlenecektim.
Bulunduğum konumdan gayet memnun olsam da sessizce doğruldum. Ege hala uyuyordu. Yüzünü incelemeye başladım. Sert yüz hatları vardı,yay gibi gergin duran kaşları onu uyurken bile o kadar kusursuz gösteriyorduki! Serin havaya rağmen alnında birikmiş top top duran ter damlaları,hafif aralık dudakları ve inip kalkan göğsü... 'Onu anlatmak bile bu denli büyüleyiciyken,yaşamak nasıldır?' diye düşünmeden edemedim. Çok değişik bir ruh hali vardı Ege'nin. Sanki bir yanı karanlık,kirli, diğer yanı ise yeni doğan bir gün gibi temiz ve ferahtı. İşin tuhafı ise karanlık yanının beni çektiğini hissetmemdi. Kendimi sorumlu hissediyorum. Onun yanında olmaya mecburmuş gibi.
Ne olursa olsun karşı koymalıydım. Bu gücü kendimde bulabilir miydim bilmiyorum, ama böyle olmalıydı. Ege beni sevmezdi çünkü.
İşte bu yüzden ilk işim Ege'ye söylemem gereken bir yalan bulmaktı. Uyumadan önce yapmak üzere olduğum konuşmayı deli gibi merak ettigini biliyordum.
Odadan çıkıp karşıdaki banyoya girdim. Duş almak istiyordum. Gece yaşadıklarım... Kendimi kötü hissediyordum. Üzerimdekileri çıkardım ve küvete su doldurdum. Keşke bu suyla her şey temizlenip,akıp gitseydi vucudumdan. Küvetin içine oturdum ve soğuk suyun bedenimi sarmasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefesim
Teen Fiction(27.03.2016 başlangıç tarihidir) - - - Hiç yok olduğunuzu düşündüğünüz bir zamanda yeniden varoldunuz mu? Hayatın bana gülümsemeyişine alışmışken bambaşka bir yaşamın içinde bulmuştum kendimi. Nereden bilebilirdim ki farklı bir şehirin hayatımı de...