10. BÖLÜM

12 2 0
                                    

Multimedia'da Bora'nın kaza yaptıktan sonra arabasının son hali var. (İçler acısı 😐 sağ olduğuna şükredelim)

Bıraksa-"

Eniştem resmen Özge'yi duvarla arasına sıkıştırmıştı. Özge öpmesine karşılık onu durdurmaya çalışsada izin vermiyordu.

"Enişte!?"

İkisininde başı bana döndü. Özge'nin ağladığını yeni görüyordum. Hızla gidip enişte bozuntusunu Özge'nin üzerinden çekip arkama aldım. Özge hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"Sen nasıl adamsın!? Utanmıyormusun kızın yaşındaki kızı zorladığın şeye bak!? Senden iğreniyorum!"

Yüzüne tükürmemle gözlerini kapadı. Hızla Özge'yi çekeleyerek hastane bahçesine çıkardım. Bir bankın önüne geldiğimizde ona sıkıca sarıldım. "Mihri zorladı beni yemin ederim! Ben sana bakmaya geliyordum sıkıştırıp tehdit etti. Ben halan böyle bişey yapmak istemedim. Özür dilerim!" Ağlayarak yaptığı açıklamayla içim gitti.

"Şşst. Sakin ol. Sen birşey yapmadın! Onun o şerefsiz yüzünü gördüm ben!"

Hala öyle sarılmış kaldık ve bir süre aģlayan Özge sonra sakinleşti. "Hadi seni evine bırakayım çok yoruldun." Kafasını salladı. Banktan kalkarken cebimdeki anahtarı çıkardım. Arabayı açtığımda Özge bindi ve çalıştırıp sürmeye başladım.

Bunu beklemiyordum. Eniştem ya benim eniştem halama sırılsıklam aşık olan eniştem. Bunu yanına bırakmayacaktım. Yolculuk sessiz geçiyordu. Ben arabayı kullanırken Özge camını açmış arada derin bir iç çekmesi dışında sessizce dışarıyı izliyordu. Haline gerçekten üzüldüm. Suç onda değildi zaten. Suç kızı yaşındaki kıza sarkıntılık yapan şerefsizin önde gideni eniştemdeydi. Acaba Bora'nın durumunda gelişme varmıydı? Onun yanında olayım diye geldigim hastanede olanlara bak ya! Telefonumu alarak Doğukan'ın numarasını tuşladım. İlk çalışta açtı.

"Doğukan?"

"Mihri nerdesin sen!? Özge de kayboldu ortadan!"

"Özge'yi evine götürüyorum gelince anlatırım. Bora'nın durumu nasıl?"

"İyi uyutuyorlar halâ. Az önce kan verdim az sonra enişten ve halanda kan verecek."

"Doğukan sakın! Halam kan verebilir ama o enişte bozuntusu kan vermeyecek!"

"Mihri ne oluyor?"

"Sen sadece dediğimi yap. Ne yap ne et engelle!"

Dediğim son cümle bu oldu ve telefonu kapattım. Özge'ye baktığımda uyuyakalmıştı. Arabaya biraz daha gaz verdim. Yaklaşık bir saat sonra Özge'nin evinin önündeydik. Özge'yi uyandırıp evine girdigine emin olduktan sonra gerisin geri tam gazla hastaneye döndüm. Hastanenin otoparkına hızla giriş yaptıktan sonra arabayı durdurup parkettim. Arabayı kilitleyip inmiştim ki telefonumu unuttugumu hatırlayarak tekrar arabaya dönüp telefonumu cebime sıkıştırdım.  Tekrardan arabayı kilitleyip hastaneye doğru bir adım atmışım ki arkamdan ağzıma kapanan el ile kalbim boğazımda atmaya başladı. Çırpınıp çığırıyordum fakat cığırmalarım boğuk çıkıyordu. Her kimse çok güçlüydü. Ćırpınışlarım işe yaramıyordu.

Kapıyı açıp beni karanlık bir yere soktuğunda dahada korkmaya başladım. Kim oldugunu bilmediğim bir hırsızla hatta belkide bir sapıkla karanlık bir yerde duramazdım. "Işık" dedim güçsüz sesimle. Işık açıldığında puslu ışığa karşı gözlerimi kıstım. Arkamı dönüp beni buraya getiren kişiye baktığımda sinirim tavan yaptı. Bu eniştemdi. Surat ifademe bir kahkaha patlattığında sinirle yerimden kalkıp ona saldırdım.

~ İZ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin