6. BÖLÜM

38 4 1
                                    

Geçmeyen baş ağrısı yapmışlar olmamış. Kalktığımdan beri başım ağrıyordu. Kahvaltımı bile Ayfer teyzenin zoruyla yapmıştım. Arabamı otoparka çektiğimde Bora'nın arabasını herzaman parkettiği yerde oldugunu gördüm. Demek bardan arabayı almıştı. Tembel tembel okula doğru yürüdüm. Birkaç saatlik uykuylaydım. Neyseki bugün uyuyabilecektim. Yarın tatildi. Okulun bahçesine girdiğimde Bora'nın dünki yeşil gözlüyle oturması bedenimde şok etkisi yaratmış ağzım açılmıştı. Gözlerim Bora'ya kaydığında dalgın dalgın yeşil gözlüye bişeyler anlatıyordu. Gözlerim buğulanmaya başladı. Buğulu bakışlarım bahçenin diğer ucunda oturan Enis'i buldu. Gözledimi kırpsam yaş akacaktı bu yüzden kırpmıyordum. Ağladığımı kimse görmemeliydi. Güçsüz görünemezdim kimseye. Hızlıca okulun içine girdiğimde ders dinleyecek halde değildim. Başım çatlayacak gibiydi. Kızlar tuvaletine gidip yüzüme su vurdum ve aynada kendime baktım. Yine solgundum. Canım yanıyordu. Hemde çok. Zil sesini duyduğumda başa gelen çekilir deyip miskin miskin sınıfa yürüdüm. Özge beni sınıf kapısında görüp sarılmaya gelmişti ki yüz ifademi gördügünde yüzüne endişe yayıldı.

"Mihri ne oldu iyimisin?"

Ona bir bakış attım ve evet anlamında başımı salladım.

"Yüzün öyle demiyor ama?"

Hışımla ona döndüm fakat sakin olmalıydım. Onu kırmak istemiyordum.

"Özge başım ağrıyor sus ne olur"

"Tamam tamam sustum."

Çantamı sıraya koyup oturdum. Başımı ellerimin arasına aldığımda aklımda olanlar vardı. Sesler birazda olsa azaldığında hocanın geldiğini anladım fakat başım ellerimin arasındayken hiç istifimi bozmadım.

"Mihri senin terbiyesiz olduğunu bilmiyordum! Ben geldim ayağa kalkman gerekirdi saygısız!"

Hocanın kurduğu cünlenin bitmesiyle ayağa kalktım ve üstüne yürüdüm.

"Bana bak hoca bozuntusu sakın bir daha benimle böyle konuşma! Pişman olursun!"

Çantamı sıramdan alıp sınıftan çıktığımda baş ağrım dayanılmayacak kadar şiddetliydi. Sinirden ve şiddetli baş ağrısından gözüm birşey görmüyordu. Kulaklarımın uğuldamasıda cabasıydı. Bahçeye geldiğimde ani zonklama ile durdum. Bu baş ağrısının kesinlikle içkiyle alakası yoktu. Bu başka bişeydi. Bir süre ayakta dikilerek zonklamanın geçmesini bekledim. Sadece kulaklarımın uğuldaması azalmıştı. Duyduğuma göre biri bana sesleniyordu. Zorla başımı arkama çevirdiğimde yeşil gözlünün bana geldiğini gördüm. Bunun adı neydi? Ne aptalım sormak aklıma bile gelmemişti. Bide onun önünde dans etmiştim. Yüzümü buruşturdum.

"Mihri iyi misin?"

Bugün bu soru canımı sıkmıstı. Ayrıca adımı nerden biliyodu?

"Gibi gibi" dedim cünkü zonklama devam ediyordu.

"Yüzünün feri kaçmış kızım gibi gibi diyorsun!"

"Dinlenirim geçer."

Tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Düş önüme!"

Oflayarak otoparka yürüdüm. Yine sessiz bir yolculuk yapıyordum. Fakat bu seferki Bora'yla değil adını bilmediğim bir çocuklaydı.

"Adın ne?"

Kısa bir an bakışları beni buldu sonra hemen önüne dönüp yola odaklandı.

"Doğukan"

Şimdi ne bu soğukluk? Peki tamam nasıl davranıyosan öyle davranırım cicim. Iyy kendi sesimden iğrendim.  Bakışlarımı camdan dışarı yönelttiğimde bu yolun benim evime gitmedigini anlamam uzun sürmedi.

~ İZ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin