13. BÖLÜM

16 1 3
                                    

"Annem gitti Mihri"

Yaşlı gözlerimi Mirza'ya çevirdim.

"Bana sarılamadı bile."

Elimi ağzıma kapatıp hıçkırığımı engellemeye çalıştım ama sanırım başaramamıştım. Baktığı sabit noktadan bakışları bana döndü. "Sen ağlama." dedi ve ellerimi çekerek gözlerimi sildi. "Mihri?" Uzun ve yaşlı kirpiklerimin altından ona baktım.

"Beni bırakma olur mu? Sende gitme benden."

"Seni hiç bırakmayacağım."

Küçük kollarımızın elverdiğince birbirimize sarıldık. Biraz daha havuz başında oturduktan sonra evin ön bahçesine doğru yürüyorduk ki annem ve babamın bize doğru geldiğini gördük. Mirza'nın babası ve teyzeside evin kapısından çıkmış bize doğru yürüyordu. Mirzayla birbirimize baktık. Hemen elini elime kaydırdı ve sıkıca tuttu. Annem geldiğinde önümde eğildi. Babamda annemin azıcık gerisinde duruyordu. Teyzeside Mirza ile konuşmak için önünde eğildiğinde ellerimiz ayrıldı.

"Mihricim, güzel kızım. Biliyorsun iyi şeyler yaşamadınız Mirzayla. Sizinle beraber  bizde iyi şeyler yaşamadık. Bu yüzden senin tedavi görmeni istiyoruz. Yurt dışına çıkacağız annecim."

Şaşkınlıkla Mirza ve teyzesine baktım.

"Teyzecim artık Mihriyle görüşemeyeceksiniz."

"Ne demek görüşemeyeceksin teyze!?"

"Aşkım benim sen nasıl tedavi görüyorsan o da tedavi görecek. Fakat burada değil."

"Hayır gitmeyecek!"

Mirza ve teyzesinin konuşması bitince buğulu gözlerle onlara baktım.

"Anne gitmek istemiyorum."

"Kızım zorlama!"

"Hayır! Gitmeyeceğim!" diyerek Mirza'ya bir adım attım. Fakat güçlü bir kol beni belimden tuttu ve havalandım. Ayaklarım havada boşuna sallansada çırpınıyordum. Ağlıyordu ve bağırıyordum. Beni tutan babam yürümeye başlarken aynı zamanda Mirza'yı da babası tutuyordu. O da bende çırpınıyorduk ama nasıl kurtulabilirdik ki?

Hızla akan gözyaşlarımın arasından Mirza'nın da ağladığını gördüm. Ona seni hiç bırakmayacağım demiştim ama şimdi götürülüyordum. Babam beni arabamızın yanına getirdiğinde son sözler birbirimizin isimleri oldu.

"Mihri!"

"Mirza!"

●●●●●●●●●●●●●●●■●●●●●●●●●●●●●■●●●●●

Gözlerimden yastığıma doğru yol çizen gözyaşıyla uyandım.

"Yine mi kabuslar?" Gözlerimi silip burnumu çekerek doğruldum ve Özge'ye baktım. "Ne zaman geldin?"

"Beraber kahvaltı yaparız dedim." Sadece başımı salladım. "Ağlama be sümüklü." Dediği şeye karşın gözlerimi devirdim. Aslında kız haklıydı. O kadar çok ağlıyordum ki cidden sümüklüydüm. Ama bu seferki acıdandı. Ben onu istiyordum.

Mirza'yı.

O küçük ama kalbi kocaman çocuğu istiyordum. Ama lanet olsun ki şimdi kim bilir neredeydi? "Aşağıda bekliyorum." Diyen Özge'ye başımı salladım ve yataktan çıktım. Hemence gidip yüzümü yıkadım ve geri dönüp üstümü giyindim. Hiç birşey yapasım yoktu. Okulada gitmek istemiyordum. Kalbimin üstünde öyle kara bulutlar dolanıyordu ki. Ayağımsa çok zorlayınca acıyordu ama onun dışında üstüne yormamak kaydıyla basabiliyordum. Saçlarımı omuzlarımdan aşağı döktüm. Dalgalıydı ve hoş görünüyorlardı. Çantamı alarak aşağı indim. Kahvaltı masasında Özge'nin karşısına otururken suratım beş karıştı. Kötü ve yanlız hissediyordum kendimi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~ İZ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin