11. BÖLÜM

12 1 0
                                    

Mihri'in dağ evinin görüntüsü 😊

Hemen içeri daldım. "Ayfer Teyze kim o? Neden ağlıyorsun?" Panikleyerek gözlerini sildi ve bana döndü.

"Arkadaşım yavrum. Ağlamıyorum nerden çıkardın aa." deyip güldü. Ters birşey vardı eminim.

"Gözlerini sildin ama?"

"He o mu soğandan canım."

Mutfak tezgahının üzerine baktığımda bırak soğanı soğanın s'si bile yoktu.

"Ee soğanlar nerede?"

"Iı..ıı şey ya senin yatman gerek çabuk bakiyim odana!" deyip beni mutfaktan merdivenlere doğru itti. Allahım sen herkese akıl fikir ver. Kesin birşey vardı işte. Alzheimer? Kim alzheimer olmuştu ki? Allah şifa versin bari ne diyebilirim ki. Açlık falanda kalmamıştı bende. İnsanın iştahını emiyorlar ya. Miskin miskin odama gidip yatağıma girdim. Zaten yorgundum erken uyumaya karar vererek gözlerimi kapattım.

3 HAFTA SONRA...

"Canın sıkkın gibi."

Karşımdaki dağları dolaştı gözlerim. 3 hafta önce anneannem gelmiş ve Bora'yıda benide kafa dagıtıp dinlenmemiz için dağ evimize getirmişti. İyide olmuştu. Bu yeşilliğe sessizliğe ihtiyacım vardı. Zaten gelelinden beri sabah kalkıp yemeğimi yiyordum ve verandaya çıkıp saatlerce manzarayı seyrediyordum. Bora ayağı kırık olduğundan genelde odasında oluyordu. Anneannemde örgü ördüğünden yalnız kalabiliyordum ki bu durumdan şikayetçi değildim.

"Gibi gibi."

Tekerlekli sandalyenin ahşap verandada çıkardığı ses ile Bora'nın bana yaklaştığını anladım.

"Ne düşünüyorsun?"

Ne düşünüyorum? Kisti. Başka ne düsünebilirdim ki? Kistin olusmasının sebebi neydi neden beni bulmuştu ve daha nice sorular beynimde uçuşuyordu. Süs olsun diye oluşmamıştı sonucta bir sebebi olmalıydı.

"Kisti düşünüyorsun değil mi?" Gözlerimi sonsuz yeşillikten alarak Bora'ya çevirdim ve usulca başımı salladım. "Korkuyorsun?" Korkuyormuydum? Sanırım evet. 3 hafta öncesine kadar kisti umursamama rağmen şimdi beynimde kalıcı yer edinmişti.

"Bilmiyorum. Galiba. Sadece sorular çoğaldı Bora. Neden ben neden kist?"

"Ya Mihri güzelim çok takıyorsun farkında mısın? Doktor büyümedigini ve eğer stres yapmazsan sana zarar vermeyeceğini söyledi işte."

"Ne yapayım umursamazlık yapamıyorum. Sanırım araştıracağım."

"Bu hem iyi hem kötü.  Eğer orda kötü bisey yazıyorsa orda daha kötü olacaksın."

"Göze almam gerek."

"Peki. Bisey olursa yanıma gel odamdayım." Gülümsedim ve o da gülümseyerek yanımdan ayrıldı. Evet doğa ile baş başa kalmıştık. Etrafı sanki son görüşümmüş gibi dikkatle inceledim. Herşey çok güzeldi. Bense o kadar çirkindim ki buraya yakışmıyordum. Teknik olarak insanların kendilerini beğenip egolarını tavan yaptırmaları gerekiyordu. Galiba ben usta bulamadım. (Tamam vurmayın 😂😂)

Kendimi beğenmemem benim suçum degildi. Aynaya baktığımda güzel bi kız görmüyordum. Başımda sargılı değildi eski halime geri dönmüstüm aslında ama malesef hala kendimi yakıştırdığım bir yer yoktu. Ne acı ama. Cep telefonumun sesiyle dikkatim dağıldı. Telefonu cebimden çıkardığımda ekranda kocaman 'İNSAN HAYVANI' yazdığını görmemle intikam damarlarım canlanmıştı. İntikam damarı ne ya??

"Ne var Enis?"

"Anlaşıldı sen iyileşmişsin."

"İyileşip iyileşmememden sanane. Yollarımızı ayıran sensin umurundamı bu?

~ İZ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin