Savaş Öztürk

55 4 0
                                    

Kapıyı yavaşça aralayınca çalışma masasında oturup ve bir dosyayı inçeleyen bir Savaş Öztürk ile karşılaştım. Beni daha görmemişti ve konuşmaya başladı.

"Koralp tartışmamıza gerek yok o kız ve arkadaşı bu eve gelecek! Anladın mı beni?"

Demek oğlanın adı Koralp ve bizim buraya geldiğimizden rahatsız.

"Kimseyi rahatsız etmek istemem bu evde kalmayacağız zaten. Size sadece annemle ilgili birkaç soru sorup gideceğim."

Başını kaldırıp bana şaşkınca baktı.

"Ona çok benziyorsun." diye fısıldadı.

"Annemle ne zamandan beri tanışıyorsunuz?"

"Otursana. Birşey içmek ister misin?" sordu yüzünde bir tebessümle.

Gösterdiği koltuğa oturdum ve kafamı hayır anlamında salladım.

"Annemin arkadaşlarını tanırım.
Sizden daha önce hiç bahsetmedi.
Bunun bir nedeni var mı?"

"Ayşe! Bir kahve ve meyvesuyu getir."

"Eski bir arkadaşıymışsınız. Ne kadar eski?"

"16 yaşındasın ve arkadaşın 17 yaşında. İkinizi ayrı sınıflara kayıt ettim. Yeni arkadaş bulursunuz." dedi sanki gerçekten yeni arkadaşlar bulmamı istermiş gibi.

Sorularıma cevap vermiyordu ve bu beni endişelendirmeye yetiyordu. Nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum çünkü sinirlenmeye başlıyordum. 

Yorgun gözlerimle gözlerine baktım ve
"Annemin başı dertte, değil mi?" diye sordum kısık bir sesle.

Yüzündeki tebessüm yavaşça silindi. Ayağa kalkıp yanınma geldi beni de koltuktan  kaldırdı ve sarıldı. Başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşayarak sarıldı.

Sakince "Herşey iyi olacak. Sana söz veriyorum. Herşey iyi olacak." diye fısıldadı güven verici bir sesle.

Kapı tıklatınca benden ayrıldı.

"Gir." diye seslendi.

50-55 yaşında bir kadın ellerinde bir tepsiyle içeriye girdi ve masanın üzerine bırakıp gitti.

"Odanız hazır isterseniz biraz uyuyun sonra yemek yersiniz."

"Teşekkür ederim ama burada kalmayacağız."

"Kalacaksınız, annen seni bana emanet etti!" diye sesini yükselti.

Yüzüne bakmadan odadan çıkıp merdivenlere yürüdüm. Arkamdan bağırdığını duyuyordum ama umursamadım. Aşağıya indiğimde Yağız sinirle elleriyle oynuyordu. Koralp ve kız Yağız'ın karşısındaki koltukta oturuyorlardı ve Yağız'a bakıyorlardı.

"Gidiyoruz!"

Beni başını sallayarak onayladı ve hızla yerinden kalkıp yanıma geldi. İkiside kalktı ve bize şaşkınca baktılar. Kapıya ulaştığımızda kolumdan tutulup arkaya çekildim.

"Gidemezsin!" diye bağırdı Savaş bey.

"Giderim."dedim sakince.

Karaer'lerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin