Bu bölüm düzenlenmiştir.
Claire'ın mucizeleri inanılmazdı ve saymakla bitmiyordu. Onun kadar iş bitirici ve pratik bir insan tanımamıştım. Sadece yarım saat içerisinde ağlamaktan şişmiş gözlerimi ve solgun yüzümü harika bir makyaj ile mükemmel hale getirmiş, saçlarımı da sanki profesyonel elinden çıkmış gibi sade ama asil bir topuz yapmıştı. Topuzun içine almadığı saçımı yüzümün sağ tarafından maşa ile bir hareketle bir bukle haline getirmişti. Ben yapmaya çalışsaydım defalarca denerdim ve en sonunda beceremeyerek bırakırdım. Makyajı ise tam benim istediğim gibi yapmıştı, ruj hariç tabi. Elbiseme uyacak bir kırmızı ne ara bulup getirmişti anlamamıştım. Rujun dudaklarımın üzerinde bıraktığı histen rahatsız olduğum için pek tercih etmezdim. Ama elbette sevgili arkadaşım itirazlarımı dinlemedi.
Bir kaç takı, çanta ve ufak bir el çantası ile hazırdım. Ah ve ayakkabılarından bir çift ödünç almıştım. Gerektiğinde o uzun topuklar çok güzel silaha dönüşüyordu.
Dediğim süre içerisinde beni hazırlayıp kendisininde acil bir işi olduğunu söylemişti ve duş almak için odasına çekilmişti. O kapıdan çıkarken salona kısaca göz atmıştım. Zayn duvarda asılı olan bir aynanın karşısında kravatını düzeltiyordu ve ben ne ara evime geldiğini, hatta takım elbise getirttiğini hiç bilmiyordum.
Aynada bir kere daha kendime baktım ve odada daha fazla oyalanacak bir şeyler bulmak için etrafa göz attım. Sadece çantamı almam gerekiyordu. Zaten içinde sadece makyaj tazelemem için ıvır zıvırlar vardı. Telefonum hala ondaydı. Yani bir nevi gereksizdi. Ama gerginliğimi gizlemek ve azaltmak adına ellerimi bir yere koymalıydım. Elbise de cep denen bir şey olmadığı için beni bu durumda çanta kurtarırdı.
Odamdan çıktım, tüm kaslarım gergin bir şekilde salona girdim. Zayn hala aynanın önündeydi ve saçlarını düzeltiyordu. Beni görünce ifadesiz suratında bir sırıtma yer aldı.
"Harika görünüyorsun." Bana dönüp gözleri ile vücudumun her bir ayrıntısını inceledi.
"Telefonumu geri istiyorum." Sırıtması bir an kayboldu. Ama elini cebine attı ve telefonumu bana uzattı. Boş bir an bulduğumda telefonu açıp kapandığı zaman ne kaçırdığıma bakmam gerekecekti.
"Hazırsan çıkalım." Hazır değildim. Yatağıma girip uyumak ve hiçbir şey düşünmemek istiyordum. Ama onun yerine "Tamam." dedim ve kapıya ilerledim. Gecenin sert soğuğunu hissetmemek için bir şal almadan önce Claire'a seslendim gittiğimizi söylemek için. Cevap olarak söylediği şeylerden sadece iyi şanslar dediği kısmı anladım. Cidden şansa ihtiyacım olabilirdi.
****
Arabada giderken içerinin loş havası beni biraz dinginleştirmişti. Sessizlik hakimdi. Binaların, sokak lambalarının ışığı arada içeride ki karanlığı kırıyordu. Karanlık çekildiği zaman gözlerim Zayn'e kayıyordu. Mükemmel yansıyan silueti tablolardan fırlamış gibiydi. Saçlarını havaya dikmişti ama bir serseri gibi görünmüyordu. Sakallarını düzeltmişti. Tek kulağında ikili halka küpesi vardı. Uzun parmaklarında da yüzükler. Boynuna taktığı kolyenin zinciri gömleğinin hafif aralık yakasından görülüyordu. Simsiyah giyinmişti. Yalnızca kravatı beyazdı ve her ne kadar kulağa zıt gelse de siyah gömlek, ceket ve pantolonunun üzerinde o beyaz kravat göze güzel görünüyordu.
Araba durunca şoför hızla yerinden kalktı ve Zayn'in kapısını açtı. Çantamı elime alıp, şalımı omuzlarıma çektiğim sırada kapım açıldı. Herhalde şoför diye düşünürken yüzüklerin ve dövmelerin doldurduğu eli çoktan tutmuştum bile.
Ona dokunmamla, sıcak elini parmaklarımda hissetmemle beraber kalbimin atışları hız kazandı. Böylesi bir etkinliğe ilk defa geliyordum ve bunun gerginliği beni baştan ayağa titretiyordu. Yanımda Zayn'in olması ise tuz biber misaliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGER *Düzenleniyor*
FanfictionWendy Lawrence'ın istediği tek şey özgürlük. Ama Zayn Malik ile tanıştığından beri bu imkansız hale geldi. Zayn'in istediği tek şey ise aşkına karşılık bulmak. Araya dostlar ve umutsuz aşıklar girdikçe Wendy kendini bir çıkmazda buldu. Ve onu kurtar...