Tüm gece boyunca hiç durmadan yürümekten bitkin düşmüştüm. Will ile birlikte bir motele varana kadar durmamıştık. Üzerimde ki elbise ile çok dikkat çektiğim için, Will, yol üzerinde rastladığımız bir mağazadan bana bir kaç parça kıyafet almıştı. Parayı nereden bulduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve açıkçası umurumda bile değildi.
Girişte bekleyen kızıl saçlı, kolları dövme ile kaplı, hafif kilolu kadından bir geceleğine oda kiralayıp, merdivenlerden yukarı çıktık. Küçük odaya girdiğimde burnuma küf ve nem kokusu çarptı. Ama o kadar yorgundum ki bunları önemsemiyordum bile.
Üzerimde ki straplez elbiseyi çıkardım ve eşofman altı ile kapüşonlu gri üstü giyindim. Elbiseyi gelişi güzel katlayarak karton poşete yerleştirdim.
Will odaya elinde iki sandviç tutarak geri geldi. "Acıkmışsındır diye düşündüm." diyerek sandviçi bana uzattı. Akşam yemeğinde ve parti de bir şey yemediğimi hatırlayarak elinden sandviçi aldım. "Açıkçası açlıktan ölüyorum." dedim.
Sandviç o kadar da güzel değildi ama yine de karnımı doyururdu. Isırdığım parçayı da mideme indirdikten sonra beni izleyerek yemeğini yiyen Will'e baktım.
"Bundan sonra ne yapacağız?" Sandviçi bıraktı ve bana yaklaştı.
"Yürüme mesafesi ile on dakika süren bir yerleşim yeri varmış. Ben birazdan oraya gideceğim." Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne yani gece benimle kalmayacak mısın?" Ellerimden tutarak, yatakta bacaklarını çaprazladı. "Bebeğim, inan bana seni yalnız bırakmak hiç işime gelmiyor ama Zayn çoktan peşimize birilerini takmıştır. Sabah uyandığımızda ne yapacağımızı bilmemek bizi yavaşlatır. Ben gece oraya bakar, ardından da birlikte şehre gideriz. Şehirde güvende oluruz. Zayn oraya gelse bile bizi bulamaz."
Elimde ki peçete ile oynayarak başımı eğdim. "Bizi orada bulamayacağını nasıl biliyorsun Will? O çok güçlü. Bizi bulana kadar asla durmayacaktır." diyerek mavi gözlerine baktım.
Dudaklarını birbirine bastırdı ve bir kaç saniye sessiz kaldı. "Wendy, Ted bana, ailesini ilgilendiren bir şeyden bahsetti. Ama bunu sana şu an anlatamam. Şehre gittiğimiz de Ted'in bana bahsettiği kişide kalacağız. Zayn ve ailesi o kişinin yanına gidemezler çünkü ikisi de birbirlerine düşmanlarmış ve bir anlaşma yapmışlar. İkiside birbirlerinin bölgelerine kolay kolay giremiyor.
Bu yüzden bir kaç gün orada bekler ve ülkeyi terk edecek şartlara sahip olduğumuzda buradan gideriz. Sen sadece bana güven bebeğim. Sadece güven." diyerek alnını bana yasladı. Gözlerimi kapadım. "Peki." diyerek bir nefes verdim.
"Seni seviyorum bebeğim. İnan bana bu beladan kurtulacağız. İnan bana." diyerek alnımı öptü. Kollarımı onun beline sardım ve özlediğim sıcak kucağına yaslandım. Saçlarımı okşayarak sevdiğim şarkılardan birini mırıldandı. Uzun zamandan beri ilk defa, bir anlığına da olsa mutlu hissettim.
_____________
Gördüğüm birden çok kabusların etkisiyle yataktan sıçrayarak kalktım. Nefes nefeseydim. Ellerim titriyordu ve boğazım kurumuştu. Gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapayıp sakinleşmek için bekledim.
Kendime gelmek için banyoya gidip, soğuk suyu yüzüme çarptım. Soğuk suyun etkisiyle titredim ama daha iyi hissediyordum. Yüzümü üstümde ki gri kumaşa kurulayarak yatağın üzerine oturdum.
Güneş, yıkanmadığı için artık gri rengi ile bir olmuş perdelerden içeri girmeye çalışıyor, bu kasvetli odayı kendi gibi aydınlık bir yere haline getirmek istiyordu. Ona izin vermek için perdeleri sonuna kadar açmak için pencerenin önüne gittim. Ama daha bir adım atamadan yerde duran bir kağıt dikkatimi çekti.
Eğer kağıdın etrafında kırmızı desenler ve dikkat çeken bir el yazısı olmasaydı, ilgilenmezdim ama böylesi bir motelde böyle şatafatlı bir kağıt görmek pek rastlanır bir şey değildi.
Eğilip kağıdı yerden aldım ve üzerinde yazanları dikkatimi vererek okudum.
William ile geçireceğin saatleri boşuna harcama, çünkü bu onu son görüşün olacak. Seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum benim tatlı Wendy'm.
Saygılarımla, Zayn.
Dudaklarımı ısırarak etrafıma baktım. Benim nerede olduğumu biliyordu. Bu kağıt buraya ne zaman gelmişti, kim getirmişti hiçbir fikrim yoktu ve bunun anlamı Zayn'in bana hala ulaşabiliyor olmasıydı.
Arkamda ki kapının açılması ile irkildim ama Will'in sarı saçlarını görünce tuttuğumu bile farketmediğim nefesimi bıraktım. Will'in notu görmemesi için elimde buruşturdum ve cebime koydum.
"Ah, uyanmışsın." diyerek bana yaklaştı. Yanaklarımdan tutarak bana eğildi ve dudaklarımı öptü. "Neler yaptın?" diyerek ona odaklanıp, Zayn'i unutmaya çalıştım. "Aşağıda bir araba bizi bekliyor." Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne arabası? Arabayı da nereden buldun? Hem senin ehliyetin yok, süremezsin."
Geriye doğru bir adım atarak gözlerini devirdi. "Wendy, bunlar önemli değil. Kurtuluyoruz. Bay Evans bizi evinde ağırlamayı kabul etti. Yaklaşık iki saat sonra onun evine gideceğiz." Kollarımı çaprazlayarak ona yaklaştım.
"Bay Evans da kim? Neden tanımadığımız birinin evine gidelim ki?" diye sitem ettim. Will'in klasik hareketlerinden biri de benden habersiz ikimiz adına karar almasıydı. Zaten çoğu zaman bu yüzden kavga ederdik.
"Wendy, lütfen. Daha fazla bu konuyu irdeleme. Onun yanına gidiyoruz ve iyi olacağız." diyerek elimden tuttu ve beni odadan çıkardı.
Aşağı indiğimizde kızıl saçlı kadının yerinde, ince, çelimsiz bir oğlan vardı. Uyuşturucu tedavisi görmesi gerekiyormuş gibi duruyordu. Will ona odanın parasını ödedikten sonra çıkışa yöneldi ve bende onu takip ettim. Beyaz bir araba bizim için bekliyordu. Yanında da beyaz takım elbiseli bir adam. Sanırım Bay Evans beyaza takıntılı biriydi.
"Will," diyerek durdum. "Bu Evans denen adama nasıl güveniyorsun? Onun Zayn için iş yapmadığından ya da sadece bizi yakalamak için tuzak kurmadığından nasıl emin olabiliyorsun?"
Parmaklarını saçlarının arasından geçirdi ve gergin bir nefes vererek bana baktı. "Wendy, bebeğim, inan bana o adamın kim olduğunu, sana ve bana asla zarar vermeyeceğinden neden bu kadar emin olduğumu sana söylemeyi çok isterdim ama henüz bunun vakti gelmedi." Ellerimi kendi sıcak ellerine aldı ve bana doğru eğildi. "Sadece onunla tanışıncaya kadar bekle, eminim onun gerçekte kim olduğunu öğrenince endişelerin yok olacak." diyerek alnımı öptü ve beni arabaya sürükledi.
Beyaz takım elbiseli adam, bizim için kapıyı açtı. Başımı eğerek içeri geçip, oturdum. Will kendisi de bindikten sonra kapıyı kapadı ve beni kendine çekti. Kolunu belime sardı ve bende başımı omuzuna yasladım. Saçlarımı öptü ve beyaz takım elbiseli adam arabayı çalıştırırken, yine şarkı mırıldanmaya başladı ama bu sefer beni rahatlatmıyordu.
Yaptığımın bir hata mı yoksa benim için bir çıkış yolumu olduğuna karar veremiyordum ve bu duygu beni mahvedip, tüketiyordu. Açıkçası önceden en azından mutsuz hissediyordum ama şimdi pişmanlık, korku ve endişeyi bir arada yaşıyordum ve inanın bana bu berbattı. Ve mutsuzluğu buna tercih ederdim.
_______
Hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii. Wendy pişman olmaya başladı... Zavallı kız. Vee sizce Bay Evans kim? Hikaye için dönüm noktası karakterlerinden birisi. Bakalım tahminleriniz doğru çıkacak mı?
Buraya daha fazla şey yazmak isterdim ama gitmem lazım ve şey, bu hafta içi bölüm gelemeyebilir çünkü baya bir meşgul olacağım. Lütfen affedin. Hafta sonuna umarım bölümü yetiştirebilirim.
Sınavları olmasına rağmen bu hikayeyi okuyanlar SİZİ SEVİYORUM ama sınavlarınızı da ihmal etmeyin. Oylarınızı ve çok kıymetli yorumlarınızı benden eksik etmeyin. Öpüldünüz! Xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGER *Düzenleniyor*
FanfictionWendy Lawrence'ın istediği tek şey özgürlük. Ama Zayn Malik ile tanıştığından beri bu imkansız hale geldi. Zayn'in istediği tek şey ise aşkına karşılık bulmak. Araya dostlar ve umutsuz aşıklar girdikçe Wendy kendini bir çıkmazda buldu. Ve onu kurtar...