Ağrılarım hafiflemiş, üşümem geçmiş ve en sevdiğim animasyonlardan Madagaskar'ı tekrar keyif alarak izlemiştim. Günün gidişatını Louis'nin benim için yaptığı yemekle taçlandırmıştık, her ne kadar yemeğin dibini yakmış olsa da lezzetli olmuştu.
Hava kararmaya başlamıştı ama Zayn henüz gelmemişti. Bir kaç saat önce Louis'nin aramasını reddedip, sonra da telefonunu tamamen kapatmıştı. Başına bela almamasını umarak, onu beklemekten başka çarem yoktu.
Öte yandan çok istesem bile Zayn'den kaçacak gücü kendimde bulamıyordum. Ve bu kesinlikle hasta olmamla alakalı değildi. Öpüşünün üzerimde ki etkisini çok iyi biliyordu ve bunu kullanmaktan zerre kadar çekinmiyordu. Dokunuşları vücuduma morfin etkisi yollarken, beni etkilediğini bilerek kendisi daha fazla zevk alıyordu. Ben ise ona daha ne kadar karşı koyacağımı bilemiyordum. Bir gün tamamen kendimi kaybedip ona teslim olmaktan korkuyordum.
Kafamda bu düşünceler dört dönerken kapı zilinin çalması ile meşgul zihnim bir anda sessizliğe gömüldü. Gelenin Zayn olduğunu zannederken, Louis hızlı adımlarla kapıyı açmaya gitti. Kot pantolon ve spor bir gömlek giymiş olan dayımı içeri girerken gördüğüm zaman tahminlerim boşa çıkmıştı. Tamam geleceğini düşündüğüm son kişi kendisiydi.
"Benim güzel yeğenimin hasta olduğunu duydum. Nasılsın Wendy!" Yüksek sesle konuşmasına bir türlü anlam veremeyerek şaşkın yüz ifademle onu baştan aşağı süzdüm. Takım elbise dışında bile hoş görünüyordu ve yaşlandıkça karizması artan adamlardandı. "Biraz daha iyi hissediyorum." diye mırıldandım. Eğilip saçlarıma bir öpücük kondurduğunda gözlerim en az benim kadar şaşkın olan Louis'nin bakışlarını buldu. Yanımda ki koltuğa rahatça yayılan Clint Dayı etrafı izlerken, Louis bizi yalnız bırakarak mutfağa geçti. İnsanı bunaltan sessizlik devam ederken, sevgili dayımın neden birden bire beni görmeye geldiğini anlamaya çalışıyordum. "Peter nasıl?" Sakın yanlış anlaşılmasın, üvey abimi merak ettiğimden değil, ortamda ki sessizliği dağıtmak için dayımla tek ortak noktamızı ortaya atarak konuşma başlatmaya çabalamıştım. "Ah, Peter iyi. Sanırım bir kız arkadaşı var ama bizimle henüz tanıştırmadı. Şu an annen ile birlikte şirket yemeğine katıldılar." Annen kelimesinden sonrasını anlayamamıştım. Hayatımda bir kez bile görmediğim kadına benim annem diye hitap etmesi garibime gitmişti. Cevap vermemeyi seçerek, başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim.
"Geçen gün senin hakkında konuştuk." Üstümde duran battaniyenin deseninde parmaklarımı gezdirerek, devam etmesini bekledim. "Sanırım sana annenden bahsetmeliyim." Devam etmek için derin nefes aldığında başımı kaldırıp dayımın kahve gözlerine baktım. "Bu zamana kadar bana hiçbir katkıda bulunmamış bir kadın hakkında neden benimle konuşmak istiyorsun ki?" Sakin durmaya çalışmıştım ama sinirli ses tonum bunu başaramadığımın kanıtıydı. Ve yüz ifadesinden bu tepkiyi vermemi beklemediğini anlamıştım. "Ben onunla görüşmek istersin diye düşünmüştüm." diyerek kaşlarını çattı. Parmaklarımı saçlarımdan geçirdikten sonra başımı koltuğa yasladım ve tavanı izledim. "Yıllarca beni merak etmeyen bir kadın hakkında sohbet etmek istemiyorum. Aile ortamı olmadan büyümek benim için yeterince zordu zaten. Şu sıralar sıkıntıdan, beladan ve stresten uzak durmak ve huzuru bulmak istiyorum." diyerek gözlerimi kapadım. Zayn ile tatile gittiğim zaman çok rahattım, tabii Desmond'ın notlarını ve son zamanda beni ziyaret ettiğini saymazsak. Zayn'in yanında güvende hissediyordum ve bu his devamında huzuru ve sakinliği getiriyordu. Evet millet bu konuda kutlama yapabilirsiniz. Kendime bunu itiraf etmek canımı sıksa da gerçeği inkar edemezdim. "Üzgünüm Clint Dayı. Aklında bizi bir araya getirmek gibi bir plan varsa da işe yaramaz. Sizinle her zaman görüşmek isterim ama o kadın ile olmaz. Buna hazır değilim. Beni istemediğini yıllar önce gösterdi zaten. Beni görünce vicdanını dinleyip, normal anne-kız ilişkisi başlatacağımızı hiç sanmıyorum." diye açıklama getirdim. Üvey abim ve dayım ile görüşmek isterdim. Sonuçta onların bir suçu yoktu. Ama onlarla aramı düzeltmiş olmam, aynısını o kadın ile yaşayacağım anlamına gelmezdi. "Ben sadece dağılan aileyi tekrar bir araya getirmek istemiştim." diyerek derin bir iç çekti dayım. Her ne kadar zengin olursa olsun, para ona mutluluğu satın alamıyordu. Sanırım etrafında onu seven insanlara ihtiyacı vardı. Ve aileyi bir araya getirme fikrinin bu ihtiyacını gidereceğini düşünüyor olmalıydı. "Bunu başarsan bile mutlu bir aile olamazdık. Sadece kan bağı bulunan birbirinden kopuk akrabalarız. Dediğim gibi seninle ve Peter ile görüşmek benim için sorun olmaz. Ama bunu o kadın ile yapamam." diyerek fikirlerimi tekrarladım. Kendini gülümsemek için zorlayarak ayağa kalktı. "Pekala, sanırım eğer dayına birazcık benzediysen, seni kararından vazgeçiremem." Ona tebessüm ederek baktığımda eğilerek saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Görüşürüz ufaklık. Kendine iyi bak. Ve küçük Malik'e selamlarımı ilet." diyerek kapıya yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGER *Düzenleniyor*
FanficWendy Lawrence'ın istediği tek şey özgürlük. Ama Zayn Malik ile tanıştığından beri bu imkansız hale geldi. Zayn'in istediği tek şey ise aşkına karşılık bulmak. Araya dostlar ve umutsuz aşıklar girdikçe Wendy kendini bir çıkmazda buldu. Ve onu kurtar...