İnsan en çok korktuğu şeyi çok fazla düşünmemeli. Ve korktuğunuz şeyden ne kadar kaçarsanız kaçın, eninde sonunda sizi bulur.
Zihnimde bu düşünce dönerken, titreyerek, üstümde duran Zayn'in parlaklığını kaybetmiş gözlerine baktım. Tek eliyle yanağımı kavradı ve baş parmağı ile yavaş yavaş tenimde daireler çizdi. Dokunuşu beni ürpertiyor, nefessiz bırakıyordu.
"Sen çok yaramaz bir kızsın. Yaramaz kızlar cezalandırılmalı." diye fısıldadı sessizce. Yutkundum ve kalkmaya çalıştım ama omuzlarımdan tutarak beni geri yatırdı. "Hayır, artık kaçacak bir yer yok Wendy." diyerek yanaklarımdan aşağı öpmeye başladı. Dudakları boynumda ve göğüslerimde gezinirken, parmakları eşofman altını çıkarmaya çabalıyordu. Sanki vücuduma narkoz verilmiş gibi, uyuşmuş, hareketsiz bir şekilde duruyordum. Kalkmaya, ondan kaçmaya ve koşmaya çabalamak istiyordum ama vücudum bana itaat etmiyordu.
Eşofman altımı ve atletimi çıkarıp onları geriye, odanın herhangi bir yerine fırlattı. Gözleri şevhetin verdiği açlıkla bedenimi izledi. Hızla eğilip dudaklarını benimkilere kapattı. Sertçe ve ısrarla öpmeye devam etti. Dudakları, benimkileri sömürürken, tek eli ile sütyenimi çıkarmaya çalışıyordu.
Beni bir kez daha öptü ve geri çekildi. Ona durmasını söylemek istiyordum ama dilimi yutmuş gibi, ağzımdan tek kelime çıkmıyordu. Boşta olan eli karnımdan aşağı yol alırken onu durdurdum. "Yapma." diye cılızca fısıldadım. "Zayn," yutkundum ve cesaretimi toplayarak arzudan yanan gözlerine baktım. "Lütfen yapma." Gözlerini kırpmadan bana bakmaya devam etti. "Neden seni ne kadar çok sevdiğimi göremiyorsun? O beş parasız, sana değmeyen oğlandan kat kat daha iyi olduğumu neden anlamıyorsun?"
Dudaklarım titriyordu ve boğazım da hiç geçmeyen bir ağrı vardı. Gözyaşları sakince yanağımdan süzülüyordu. "Ben onu seviyorum." Karanlıkça gülümsedi. "Çok yazık, sen bana aitsin."
Eğilerek dudaklarımızı birleştirdi ve kısa bir süre sonra geri çekildi. "Ve bu gece tamamen bana ait olmanı sağlayacağım" diyerek boyunumu ve köprücük kemiğime öpücükler bıraktı. Kesik kesik ve bedenimi kıvrandıran öpücükler. İnlememek için dudaklarımı ısırdım ve elimde olmadan parmaklarımı saçlarına geçirdim. Tenimde gezinen dudaklarının kıvrılmasıyla gülümsediğini anladım.
Bedenimi yakan öpücüklerine dişlerinide katınca inledim ve bedenim gerildi. Gözlerini benimkiler ile aynı hizaya getirdi ve sütyenimi de vücudumdan ayırdı. Çıplak bedenimi kapatmak için kollarımı hareket ettirdim ama beni durdurdu. "Sakın," diye sertçe fısıldadı. "Seni görmek istiyorum. Güzelliğini görmek istiyorum."
Gözlerimi kapadım ve dudaklarının bedenimde gezmesine tahammül etmek zorunda kaldım. Vücudum alev almıştı. Parmakları ile bacaklarımı kavrayıp beni kendine yaklaştırdı. Göğüsümden karnıma doğru yavaş yavaş öperek aşağı inmeye başladı. Kalbim göğsümde çırpınıyordu.
İç çamaşırımın lastikli kısmını dişleri ile kavrarken elleri göğüslerimdeydi. Nefesini göbeğimde hissetmek beni deli ediyordu. Dişleri ile çamaşırı sıkıca tutarak yukarı çekti ve birden bırakması ile lastik sertçe tenime değdi ve alt tarafıma titreşimler yolladı. İnlememi tutamadım. Zayn'in bundan zevk aldığını biliyordum.
Birden doğruldu ve üzerinde ki tişörtü ve pantolonunu çabukça çıkardı. Parmakları bacaklarımdan yukarı yavaşça yol aldı ve çamaşırımın kenarında durdu. Yüzünde çözemediğim bir sırıtışla bana bakıyordu. Ben ise bu anın kabus olmasını, bir an önce uyanmayı diliyordum.
"Bunu çıkarmamı istiyor musun?" diye sordu. Ses tonu oyuncağı ile oynayan bir erkek çocuğunun ki gibiydi. Benden cevap gelmeyince iki parmağını yavaşça çamaşırımda gezdirdi ve nefesim kesildi. "Sana, bunu çıkarmamı istiyor musun, diye sordum. Bana cevap ver Wendy." Bu sefer dokunuşu daha sertti. Gözlerimi kısarak başımı geriye attım ve tutmaya çalıştığım inlemem dudaklarımdan kaçtı. "Bunu evet olarak alıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGER *Düzenleniyor*
FanfictionWendy Lawrence'ın istediği tek şey özgürlük. Ama Zayn Malik ile tanıştığından beri bu imkansız hale geldi. Zayn'in istediği tek şey ise aşkına karşılık bulmak. Araya dostlar ve umutsuz aşıklar girdikçe Wendy kendini bir çıkmazda buldu. Ve onu kurtar...