Işık.
Hayır. Işık değil. Işık gözlerini almaz. Işık aydınlatır, ışık renklendirir, ışık...
Işık seni yakmaz. Gerçekler yakar. Işık gerçekleri aydınlatmaz. Gerçekler gözlerini alır. Onları aydınlatamazsın. O zaman gerçek değiller. O zaman aradığım karanlıkta.
Karanlık değil. Gerçek.
Göz kapaklarımı açmadan düşünmeyi sürdürdüm. Zihnimde yankılanan kısa cümleler gözlerimi açmamı engelliyordu.
Işık göz kapaklarımın içinden geçip gözlerimi açılmaya zorluyordu.
Başka birinin dünyasına geri dönme vakti gelmişti.
Gözlerimi açtım, gerçekliğe dönmek midemi yakmıştı.
Ya da belki yaradan dolayı midem yanıyordu, muhtemelen ikisi birden.
Hastanelerin iğrenç kokusunu alamıyordum, ama bu beni endişelendirmemişti, büyük ihtimalle büyükannem eve doktor çağırmıştı zaten. Ayrıca sanırım yatağın çarşafları da değişmişti, çünkü yumuşak ve kuştüyü yastığımı hissedemiyordum.
Bu işte bir terslik vardı.
Aniden gözlerimi açmıştım, kendimi geniş, bej rengi odamda bulmayı planlıyordum, ama anlaşılan işler pek de planladığım gibi gitmemişti.
Bir...hastane odasındaydım. Sanırım. Duvarlar içi dolu soluk beyaz deridendi, bunu anlamak için dokunmama gerek yoktu. Hiç rahat olmayan ufak bir yataktaydım, etrafımda benimkini diğer yataklardan ayıran açık yeşil renkte perdeler vardı, hastaların silüetlerini seçemiyordum. Tavana bakmayı sürdürdüm birkaç çatlak dışında bakımlı sayılırdı. Odanın kullanılıyor olduğu belliydi.
Havayı içime çektim, herhangi bir koku, hastane dışında bir ipucu, bir gazete, ve ,ah, bir detaya ihtiyacım vardı. İlgimi çekecek bir şey, ama ne? Biliyor muydum?
Evet, evet, biliyorsun. Bir oyun.
Yatağın tepesinde dikilmiş bana bakıyordu, bembeyaz saçları benimkilerle aynı uzunluktaydı, benim yeşil gözümün aksine sağ gözü sarıydı, sol gözü ise mavi yerine kan kırmızıydı. Yüz hatlarımız aynıydı, ama o benden bile daha solgundu, ölü gibi. Gibi? Hayır, o zaten içten içe çürümüştü, kabuğu onun ve benim yansımamdı. Aynaydı. Aynaya bakan ben miydim? Hayır, aynadaki kız başkaydı, şu an burada değildi.
Acaba o da bir katil miydi, aynaya baktığımda görünen kan kırmızı gözlü kız? O da bana benziyordu, hepsi benzerdi zaten, ama farklı düşünürlerdi.
Hayır, hayır, farklı düşünmezlerdi, onlar farklı düşüncelerdi. Kime aitlerdi? Herhangi birimize. Ben de onlardan biriydim, ama insanlar beni görebiliyorlardı.
Neden?
Bu sorunun neden var olduğun sorusundan bir farkı var mı?
Beyaz saçlı kız gözlerini kıstı, aynı soruların farklı şekillerde sorulmasından hoşlanmazdı, hiçbirşeyden hoşlanmazdı zaten. Dün kedileri gördüğünde de, çocukların kanları aktığında da değişmemişti bu.
Kediler. Kan. Katliam. Katil.
Günah Katili.
Neredeydi?
Neredesin?
Önceliklerimiz farklı görünüyordu, ama görünüş aldatıcıdır, diye hatırlattım kendime. Nerede olduğumu bilmeden Günah Katili'ne ulaşamayabilirdim.
Günahları katleden sensin, o değil. O sadece bir araç. Araçlara bağlanma, bu bir insan hatası. Sen de yaptın. Yapmamalısın, ama yaptın. Yapmamalıydın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Katili
Mistero / Thriller"Gerçekten mi?" dedi, kaşlarını sanki çocuk kandırıyormuş gibi kaldırmıştı. İnanmıyordu. Zaten bunun için fazla aptaldı. "Hayır, tabii ki. Neden 'Hayır' olabilecekken 'Gerçek' olmuş olsun? Çünkü gerçek görünüyor. Ama değil. Gerçekler görünebilseydi...