Bölüm-3-

847 26 0
                                    

Odamın içine girer girmez gözüme yatağı kestirdim ve hemen yattım. Meğer farkında olmadan nasıl da yorulmuşum. 5 dakika sonra uyuya kalmışım.

Sabah telefonumun çalması ile uyandım. Arayan Kevin'dı.

-Günaydın.

-Sanada.

-Hadi  çabuk hazırlan da aşağı inelim. Hem bu gün seni biriyle tanıştırcam.

Aslında size umrumda olduğunu söylesem yalan söylemiş olurum.Gerçekten hiç umrumda değildi şu an ağbimin söyledikleri.

-Tamam 15 dk sonra hazır olurum ve seni de o zaman ararım.

deyip telefonu yüzüne kapattım. Üzerime en rahatından bir tişört ve kot giydim.

(Aslında tarzımı anlamış olmanız gerek. Rahat giymeyi seven biriyim. Saçlarımın da hafif dalgalı olması bu durumda işime yarıyor.) 

artık hazırdım ve tek yapmam gereken Kevin'ı aramaktı.

(telefonu 4 çaldırıştan sonra ancak açtı.)

-Hemen otelin giriş kapısına gel ben oradayım.

(Ah bu acelesi niyeyse.)

ve telefon yüzüme kapandı.

2-3 dakika sonra otelin giriş kapısındaydım ve ağbimi gördüm.Yanında Tam anlamıyla kokoş bir kız duruyordu. Daha kötüsü ağbimin elini tutuyordu.

Aa...ama bu olamaz yani... Neyse ya muhtemelen arkadaşlardır. Yani sonuçta Kevin Elenor ile çıkıyor. En azından ben öyle biliyorum.

Kevin'in beni farketmesi fazla zaman almadı.

-Bak işte seninle  tanıştırmak istediğim kız.

-Ah meraba.Sen Martha olmalısın. Ben de Julie. Seninle çok iyi anlaşıcaz.

Kızı baştan aşağıya süzdüm. Ah inanmıyorum o giydiği leopar desenli yüksek topuklu ayakkabıları gördükten sonra fikrine hiç katılmıyorum gibisinden başımı sağa ve sola salladım.

Bu kız ağbimin sevdiği veya sevebileceği bir kız OLAMAZ!

Hem Elenor'a ne oldu ! O gerçekten çok iyi bir kızdı.

Ben böyle düşüncelere dalmışken Kevin'in sesiyle irkildim.

-Hadi kahvaltı yapmaya gidelim.

Ah Kevin'in gözlerinin içi parlıyordu.

Hiçbir şey demeden yaklaşık yarım saat yürüdük ve çok gösterişili olmayan bir cafeye girdik.

Olanlardan sonra iştahım kaçmıştı.Hiçbir şey yiyemedim.

-Biliyor musun Martha Julie burada yaşıyor.

Umursamaz tavırla

-Hımm....

Tamam onun nefes kesici bir güzelliği olabilirdi.Ama her şeyi yapaydı.(hareketleri de dahil) silikon dudaklar,silikon göğüsler,Takma kiprik, ve kalıcı kaş makyajı .

Bunlarla ben de güzel olurdum. Kevin ne bulduysa bu kızda.

Julie o ince ve gıcık sesiyle konuşmaya başladı.

-Aslında Kevin tek gelmeyi planlıyordu ama ben seninle tanışmak istediğim için seni de getirdi.Ah tatlım eminim seninle çok iyi anlaşacağız.Hem ben sende kendi küçüklüğümü görüyorum. Ve biliyor musun bana abla demene gerek yok. Birbirimizle samimi olalım istiyorum.

 (hahaha nerden çıkardıysa benim ona abla diyceğimi. Zaten onu abla sıfatına sokan mı var burda. O sadece bir kız müsvettesi. Güzel olması onu iyi biri yapmıyor sonuçta.) 

Ve yine hiçbir şey demeden sessiz ve çaresizce 

-Hımm...

demekle yetindim.Aslında o kızı şuracıkta öldüresiye dövebilirdim,Kemdimde o cesareti buluyordum ama söz konusu Kevin'di. Onun kırılmasını veya üzülmesini istemiyordum.Bu eziyete de bu yüzden katlanıyordum.

Sonunda cafeden otele gelmiştik.Aslında onlar gezmek istemişlerdi ama ben Julie denen kız müsvettesiyle daha fazla vakit geçirmek istememiş , otele gitmek istemiştim. Kevin ve July bana otele kadar eşlik etmiş ,beni otele bıraktıktan sonra kendileri gezmek için uzaklaşmışlardı.

Otel odamda çok mutluydum. Ama bir kaç saat sonra canım sıkıldı. sanırım Alice'i aramak iyi fikirdi.Alice benim en iyi arkadaşlarımdan biridir. Kendisiyle uzun zamandır konuşmamıştım zaten.

Elimi cebime götürmemle geçici kalp krizi geçirmem bir oldu. Telefonum yoktu. Odayı ne kadar talan ettiysem de bulamadım. 

Tabi ya cafede kalmıştı. Cafeye gitmek için Kevin'ı beklemem aptalca olurdu.En iyisi tek gitmemdi....

BROTHER AND MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin