Kafamı kaldırıp odamdaki saate baktım.Yavaş yavaş hazırlanmaya koyuldum bu gün oldukça yorucu bir gündü o kadar yorulmuştum ki salonumdaki yumuşak koltuğuma oturup ayaklarımı sehpaya uzatıp sabah kadar abur cubur ve filim izleyerek üzerimdeki yorgunluğumu atmak istiyordum.Odamın kapısı çalınmadan açıldığında kafamı kaldırıp odama ani giriş yapan şirketimizin ikinci avukatı Anna bir bakış atıp masamın üzerinde duran dosyalarımı çantama tıkıştırmaya başlamıştım bile.
-Daha kaç defa seni ikna etmek zorunda kalacam. dedi bıkkın bir ses tonuyla.Omuzlarımı düşürüp tebessüm ederek ona baktım.
-İkna etme o zaman canım. dedim alaycı bir tavırla.Anna yüzünü buruşturarak masamın önündeki deri koltuklara otururken bende elimdeki dosyaları çantama tıkıştırmaya devam ediyordum.
-Azra biraz kendine zaman ayırsan.Sürekli işlerle ilgilenmen güzel bir şey ama biraz kendine de zaman ayırman lazım.Dışarıya derin bir nefes vererek gözlerimle ona baktım.
-Hadi bırak şu inadı da sende bizimle gel.Dedi son derecede yüzündeki sıcak tebessümle kaşlarımı yukarıya kaldırıp kafamı olumsuz anlamda salladım.
-Anna üzgünüm ama evde dinlenmek istiyorum başka zaman neden olmasın.deyip masamın üzerindeki çantamın fermuarını kapatıp seri şekilde odamdan çıktım.Anna hala ikna etmeye çalışırken kararım kesin ve netti.Hazır Mehmet de evde yokken biraz kafamı dinlemek istiyordum.
-Tamam o zaman akşam ara beni diye arkamdan seslenmesiyle kafamı olumlu anlamda sallayıp elimi havaya kaldırıp onu onaylasam da evimde geçireceğim zamanımı kimseyle paylaşmaya hiç niyetim yoktu.Şirketin bana tahsis ettiği arabaya binip evimin yolunu tuttum.
Akşam için bir kaç abur cubur aklımdayken akşam için hangi filim izlesem diye düşünürken en sonunda komedi filimin de kanaat getirip yol boyunca çalan şarkıya eşlik ettim.Uzun süredir evde tek başıma kalmıyordum ve bu akşam o kadar iyi geçirecektim ki hiç bir şey canımı sıkmasına izin vermeyecektim.
Arabamı bir marketin önüne park edip elime aldığım sepete önüme gelen abur cuburları doldurdum. Yiğip yemeyeceğim ne varsa sepete ye doldurup kasanın yolunu tutmuştum.Poşetleri alarak arabamın ön koltuğunun üzerine bırakıp yola koyulmuştum.
Mehmet isbaratta görev alması bir bakıma işime gelirken ara sıra ortadan uzun süre kayboluyor bazende iki günde bir eve uğruyordu.Ve yine bugün Mehmet evde yoktu ve bütün ev bana kalmıştı.Bu aralar görev azalsa da hemen hemen her akşam dışarda oluyordu.
Bazen ben işe giderken uykusuz ve ruh gibi eve geliyordu.Çok yoğun çalışıyordu hele ki de babasından sonra tam tersi kendini işe verse de farkında olmadan çok yoğun çalışıyor ve ister istemez de yoruluyordu.
Aslında umurumda değildi hoş hiç yorgun da sayılmazdı.Eve getirdiği kızlardan bunu algılaya biliyordum hiç de umurumda değildi gerçi boş versene ben kendi keyfime bakarım.Arabayı park edip hafif havanın kararmasıyla bahçe kapısından eve baktığımda yanmayan ışıklara ayrı bir mutlu olmuştum.
Yan kapıyı açarak akşam öğüteceğim abur cubur poşetlerini elime alarak bahçe kapısından içeriye girdim.Çantamdan anahtarımı çıkartıp açıp bir adım attım.
Ellerim arkama doğru savrulurken avazım çıktığı kadar bağırarak beni teslim alan kolların arasında çırpınırken yaşadığım korkudan gözlerimi açamıyordum.
Güçlü kollardan ellerimi kurtarmaya çalışırken bir yandan da tepinerek hareket alanımı genişletmeye çalışırken sert bir gövdeye çarpmamla gözlerimi açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığım
ПриключенияSarışın ve kokarcanın hikayesi.. "Sen hiç ölesiye aşık oldun mu? '' Olmayacağını bile bile sevdin mi? Ben sevdim. Nasıl oluyor biliyormusun? En başta umut ediyor insan, küçük ellerimi her gece havaya kaldırıp dua ediyorum. O olsun, başka bir şey ist...