Ah Sarışın !

544 43 41
                                    










Mehmet





     Kararmış içimi aydınlatan tek bir yıldız. Neydi bu yıldız benim için kararmış umutlarımı tekrardan yeşindiren beş yaşındaki bir çocuk tu.Haylazlığım yaramazlığım onaydı ona sinirlendirmek çok hoşuma gidiyordu.

Sarı kıvırcık saçlarını sallandırarak bana meydan okuması henüz aha dokuz yaşındaki bir çocuğun aklını başından almaya yetiyordu. Gizlice onu uyurken gizlemek dünyanın en büyük keyfiydi benim için.

Sonra büyük abi kardeş kavramı işledi beynimize! Ve sonra ise abilik rolünü benimsedim. Fakat içimde bitmeyen dokuz yaşındaki bir çocuğun duyguları kaldı.

-Amirim !!!

-Iıımmm .

-Amirim uyanın ! gözlerimi araladığım da başımda duran Oğuza baktım. Gözlerim ışıktan kamaşırken gözlerimi kapatıp üç çıtanın birleştiği seddin üzerinde doğruldum.

Boynumun ağırması ile yüzümü ekşitirken. Başımda bekleyen oğuzun bana uzattığı şekersiz kahveyi elinden aldım.

-Amirim ! Neden nezarette yattınız! dedi Oğuz kısık çıkan sesi beynimde yankılanırken kendime gelmekte baya bir zorlanıyordum. Kafamı kaldırıp tek gözümü kapatıp ona baktım.

-Oğuz bir ara hatıratta nezarete konforlu setlerden yaptıralım. Aq arkadaş nasıl yatıyorlar buralarda her yerim tutuldu. dedim  boynumun ağrısına birde belimin ağrısı eklenince kalkmak da baya bir zorlandım.

-Amirim içerde yatsaydınız. dedi Oğuz. Yudumladığım sert kahveyle kaşlarım yukarı kalktı.

-Oğuz zevk meselesi değil mi  Mehmet amirim diyen Ulaşa tebessüm ederek kafamı olumlu anlamda salladım.Oğuz hemen selamda dururken  Ulaşın erdiği rahat emri ile yanımızdan ayrıldı.

Türkiye'de ki polis akademisi okulundan çok samimi olduğun bir arkadaşımdı.Öyle samimiydik ki girdiğimiz yurt dışı sınavında aynı yeri hatta aynı karakolu bile devrem olarak kalmıştı.Şimdi ise isbarat adına çalışan iki meslektaşız.Kimliklerimiz  ve özellikle temel bilgilerimiz sadece devlet tarafından gizleniyorduk.

-Anlat bakalım seni nezaretlere attıran gizemli kim. dedi yanıma oturup dizime vururken her zaman yaptığı gibi beni iyi tanıması yüzümdeki tebessüme sebep olmuştu. Kahvemden yudum aldım.

-Boş ver be büro. dedim.Kafasını olumlu anlamda salladı.Omuzuma vurdu boynumun ağrısı ile inlerken Ulaşın yüzündeki tebessüm kahkahaya dönüşmüştü

-Seni bu hale sokan hatunu çok merak ediyorum be oğlum. dediğinde hemen yanımdan kalktı.Refleks olarak boşta elimi yumruk yapıp hava kaldırırken Ulaş anında nezaretten kaçmıştı.

-İbne ! diyerek nezarette sesim yankılanmıştı.

Tekrardan yerime oturdum.Derin bir nefes alıp sakinleşmeye alıştım.O kadar yorgundum ki nezarette yatmam yorgunluğumun üzerinede yorgunluk katmıştı.Gözlerimi yumup akşam olanları hatırladım.

Kollarımın arasında yerde boylu boyunca yatıyordum.Burnuma dolan kokusu ise hattından fazla kokuyordu.Çocukluğumun en güzel kokusuydu bu. Korkmuş ve rengi kahvenin en koyusu olan gözleri gözlerime bakarken üzerindeki kırmızı geceliği ile beni ateşlemesine yetiyordu.



''Neden bu haldesin '' dedim.İnce dudaklarını aralayıp kekeleyerek bana cevap verdi.


-Be..ben .hır ..hırsız sandım. dedi. Gözlerim kısıldı üzerindeki kırmızı geceliğini süzerken hala kollarının arasındaydı.

Gün IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin