Part 2

988 65 16
                                    

Jake beni dinle.”

Yeşil gözlerini merakla üzerime dikti.

“Bak ben düşündüm ve şöyle bir karar verdim.”

 İşte söylediğim bu cümle gerçek anlamda hayatımın tepetaklak olmasına sebep olmuştu. Veya kurtulmasına.

 “Ameliyat olacağım.”

“Ne?”  Şaşırdığı her halinden bekliydi. Jake benim bu kadar çabuk kabul etmemi beklemiyordu, ki onun tanıdığı Taylor asla kabul etmezdi zaten. Ama bu sefer farklıydı; olanların, olacakların zor da olsa farkına varmıştım.

“Ben…bilmiyorum, sanırım gölde bir şeyler kafama dank etti. Yıllar öncesine döndüm Jake, o günü tekrar yaşadım. Yaşadığım acıyı, sensiz kalma korkusunu. Her şeyi bırakıp gitme ihtimalimin verdiği endişeyi tekrar yaşadım.”  Gözümdeki ıslaklıkla beraber sesimin gittikçe yükseldiğini fark etmiştim. “ Sana en çok ihtiyacım olduğu anda beni bırakıp gidişini tekrar yaşadım. Anlamsız bir kavga yüzünden haftalarca yüzüme bile bakmayışını tekrar yaşadım. Bir yanlış anlaşılmayla her şeyi yıkışını tekrar yaşadım. Doğruları söylemek adına beni her seferinde bir cam gibi kırışını, değişen düşünceleri, asla tükenmeyecek nefreti tekrar yaşadım. Güvendiğim insanların beni tek tek terk edişini, gazetelerde kötünün her türlü anlamını barındıran başlıklarla haber oluşumu tekrar yaşadım. İnsanların bakışlarını, hakaretleri… bütün bunlara izin verenin sadece sen olduğun gerçeğini… yalnızlığımı… hepsini o birkaç saniye içinde tekrar yaşadım Jake, hepsini.”  Sesim iyice kısılınca gözümden birkaç yaş sildim ve konuşmaya devam ettim. “Ve sonra fark ettim ki, yaşamımda çok fazla unutulması gereken anı vardı ve ben tüm bunları taşımaktan yorulmuştum. Ameliyat ise tüm bunları unutmak ve çok daha harikalarını yaratmak için müthiş bir fırsattı. En güzel anılarımı da unutacaktım, ama çok daha güzellerini yaratmak varken, neden hepsinin benimle beraber yok oluşuna şahit olmana izin vereyim ki? Ben ölümden korkmuyorum; bana yaptığı her şeye rağmen kalbimi, kendimi sonsuza dek teslim ettiğim adamdan kopmaktan korkuyorum.”

   Kafamı çevirdiğimde Jake’in elimi tutmuş başını eğdiğini fark ettim. Annemse ona bakınca gözü yaşlı bir şekilde odayı terk etti hemen. Jake’e bir kez daha baktım ve konuşmaya başladım.

“Ben seni üzmek için söylemedim, sadece unutmak istememin sebebini anlattım. Lütfen bakma öyle. Bak, istediğin gibi, ameliyat olacağım.” Yeşilin en güzel tonlarını yaşatan ıslanmış gözleriyle, aynı anda duyduğu mutluluğu hüznü belli etmek istercesine bana baktı ve fısıldadı. “Seni çok seviyorum.”

***

Son on dört gün

“Tamam, bir de arabaya baksan?... Anlıyorum orada da yok… Buldum, adadaki eve bir baksana, bir aya yakın orada kalmıştık… Biliyorum uzakta ama lütfen Jake, o kolye benim için çok değerli… Peki, anlıyorum… Nasıl istersen, görüşürüz.”

Jake kolyeyi aramak için New York’taki evime bile gitmişti, ama bulamamıştı. Kolye sanki yer yarılmış içine girmiş gibiydi, hiçbir yerde yoktu. Kendimi o kolye olmadan eksik hissediyordum, ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Kiliseye vardığımda kamerayı çıkarıp kutunun üstüne bıraktım ve karşısına geçtim. “ İki hafta sonraki Taylor’a” kim olduğunu öğretmek için video çekecektim. Bu elimden gelebilecek tek şeydi.

Sağ elime göstereceğim fotoğrafları aldım, sol elimle kameranın yürüt düğmesine tıkladım ve konuşmaya başladım.

“Merhaba bayan kim olduğunu bilmeyen. Eee, ben Taylor. Biz aynı kişiyiz. Yani şey, şu an sen kendini izliyorsun aslında, yani beni. Yani ben Taylor’ım ya, sen de Taylor’sın, hani şu Swift olanından. Gerçi sen onu da bilmezsin ya, yani beni, yani kendini, üffff….. Bak, beni boş ver tamam mı, sen sadece söyleyeceklerime odaklan. Senin adın Taylor Swift. 23 yaşındasın ve dünyaca ünlü bir country şarkıcısısın. Bunlar sana çok saçma geliyor şu an, tahmin edebiliyorum. Ama gerçek. Her neyse. 13 Aralık 1989’da doğdun. Annen biraz sonra göreceğin kadın, adı Andrea. Bak fotoğrafa, gördün mü, işte o. Yanındaki baban, Scott. Şu yakışıklı çocuk var ya, işte o erkek kardeşin. Ailen böyle. Müzik senin tek aşkın. Hayır hayır vazgeçtim aşkın değil, yani öyle de tek değil. Senin gerçek aşkın, yani müzik de gerçek de, erkek arkadaşından bahsediyorum. Adı Jake. Bak elimdeki fotoğrafa, gördün mü? Sen onunla beş yaşındayken tanıştın. O senin çocukluk aşkın. Böyle deyince de kendimi kötü hissettim, o hep benim çocukluk aşkım olmuştu. Ne saçmalıyorum ben ya, sen yine boş ver beni. Siz, on beş yaşında çıkmaya başladınız. Ve on yedi yaşındayken ilk albümün çıktıTaylor Swift. İki yıl sonra da ikinci albümün. O albümle tam dört tane Grammy kaldırdın, şaka yapmıyorum. İkişer yıl arayla iki albüm çıkardın.Bu videoyu izlediğin günde aslın son albümünün turnesinde olacaktın, The RED Tour. Ama ufak tefek aksaklar çıktı, daha doğrusu ufak tefek tümörler. Yani şey, hafızaya yakın tümörler. Neyse sen bunlara takma ya, hayatına odaklan. Bugünlük anlatacaklarım bu kadar, birazdan sana tanıttığım insanlar odaya girecek. Sen bu anlattıklarıma iyi çalış, yarın daha ayrıntılı anlatacağım. O değil de kendimi öğretmen gibi hissettim, öğrencisi kendisi olan öğretmen. Her neyse, yarın görüşürüz.”

Don't Let Me Forget || Taylor SwiftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin