Part 15

476 25 16
                                    

Kapak için @SanemEcem'e çok teşekkürler!

"Ama haklı değil miyim?"

"Çok haklısın," diye mırıldandım gözlerimi kediden ayırmadan. Bulduğu her neyse, çok ilginçmiş gibi patileriyle evirip çeviriyordu. Durduğu doğrultuda yürürken yaklaşan görüntüyle, neyle oynadığını öğrenebileceğini düşünürken önüme düşen karaltıyla durmak zorunda kaldım. Gözlerimi yana kaydırdım, önümdekinin o olduğunu anlayınca başımı kaldırdım. "Ne oldu, Selena?" 

Hiçbir şey söylemeden gözlerini kısıp bir şeyi anlamaya çalışır gibi baktı. Sıkıntıyla ofladım, birkaç saat sonra Los Angeles'a uçacaktı ve şimdi yapılacak onca şeyin ortasında dışarı çıkıp dolaşmamız yetmiyormuş gibi bir de durup böyle boş boş birbirimize mi bakacaktık? Ne diyebilirdim ki, harika!

Sinirden dudaklarımı dişleyip gözlerimi korulukta gezdirdim. Rahatsız edici bakışlarının ben daha somut bir tepki vermeden son bulmayacağını fark edince ellerimi odağını bozmak için yüzü hizzasında yukarı aşağı salladım. İşe yaramış olmuştu. Nitekim çok değil birkaç saniye sonra bakışlarını aratmayacak soğuklukta sorusunu yönlendirdi. "Neyin var?"

“Hiçbir şeyim yok,” diye geçiştirdim. Şu an en son isteyeceğim şey Selena’yla tartışmaktı. Çünkü ben sabırlı biri değildim, ısrar ettiği takdirde kendimi tutamaz ve bütün öfkemi ona kusardım.

Ama yine de işin komik tarafı, her ne kadar başımdan savmak için söylenmiş bir cümle olsa da gerçekten hiçbir şeyim yoktu. Ne bir geçmişim, ne bir mesleğim, ne de bir amacım.

“Emin misin? Bana pek öyle gelmedi ama?” Sesi incelmiş, gerilmişti. Gözlerimi kaçırdım. “Evet dedim ya.”

“Bana yalan söyleme. Tekrar soruyorum, neyin var?”

 Baktım vazgeçmeyecek tekrar ona döndüm. Dudaklarımı büzüp kaşlarımı kaldırdım. "Bilmem?" sonra ekledim. "Ama belki de siz benden daha biliyorsunuzdur. Malum, kiminle ne zaman karşılaşmam gerektiğine, ne yapacağıma, neyi öğreneceğime, geleceğime karar veren sizlersiniz. Neyim olduğunu bilmeniz gerekir. Değil mi? Yanılıyor muyum yoksa?"

"Ne saçmalıyorsun, Taylor?" Çenesi kasılmıştı. Sabahtan beri gergin havayı dağıtmak için elinden geldiğince çabalamıştı ancak anlaşılan en sonunda o da pes etmişti.

"Yaptıklarınızı dile getiriyorum?" Sanki mümkünmüş gibi sesimi daha da alaylı bir tona aldım. "Yoksa yapmadıklarınız demeliydim? Ha Selena, ne dersin?"

Kaşları çatılmış ve çenesi daha da kasılmıştı. Fakat şaşırtacak derecede sessiz ve sakin sordu. Fısıltı gibi. "Biz? Kimmişiz biz" Fırtına habercisi fısıltı.

Ama onun aksine ben hiç de sakin değildim."Sen, Austin, annemi babam, şu an hayatımda kim varsa herkes. Hatta belki de tanımadıklarım... Daha saymamı ister misin?"  İçimde gittikçe büyüyen bir... enerji(?) hissettim. Dışarı çıktığında her şeyi yıkabilecek türden. Şey, ya da sanırım sadece sinirleniyordum. Demiştim işte, şimdi belki de hiç istemediğim şeyler söyleyecektim. Duyduğum kızgınlık yüzünden. Selena'ya değil, herkese. Hayatımı belli bir senaryo çevresinde yaşamamı istedikleri için. Geçmişime dair kendi istedikleri dışında hiçbir şey söylemedikleri için. Görmeyi  hak ettiğim birini benden sakladıkları için.

"Ne yani herkesin tek derdi seni üzmek mi? Ciddi ciddi bunu mu düşünüyorsun?" Sesi yükselmişti.

"Ben düşünmüyorum. Siz böyle davranıyorsunuz. Benim fikrimi sormadan kendimi toparlar toparlamaz tekrar sahneye çıkmamı istiyorsunuz! Bu da yetmezmiş gibi arkamdan işler çeviriyorsunuz!"

Don't Let Me Forget || Taylor SwiftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin