Part 7

572 40 23
                                    

Yoksa bir oyunun içinde falan mıydım?

Yok canım, daha neler. Hem böyle bir şey olsa, ortada ailem var.

Veya... ya onu benim bulmamı istiyorsa? Ya tüm bunlar onun planın bir parçasıysa?

Hızlıca merdivenlerden inmeye başladım. Unutun ondan vazgeçme kararımı! Gurur denen şeyin canı cehenneme! Eğer o böyle istiyorsa, ben de onun istediği gibi oynayacaktım.

Koşturarak bütün odalara bakmaya başladım. Her odada istisnasız bulunan fotoğrafları görmezden gelmeye çalışıyordum. O videoları izlemesem sırf fotoğraf çekmek için çıktıklarını bile düşünebilirdim. Her neyse.

Lanet olsun. Yoktu. Hiçbir yerde yoktu. Ne demeye çalışıyordu? Beni bu kadar kolay bulamazsın falan mı? Hayda, çık işin içinden çıkabilirsen.

Tam evden çıkacakken aklıma kağıt geldi. Eğer cidden onunla bu oyunda yer alacaksam kurallara uymalıydım. Artık kim tarafından belirlenmişse..

En üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldim. Bu sefer kapıyı zorlamama gerek kalmadan açabildim. Gülle kağıda bakarken bacagimda bir titreme hissettim. Hayır, bu sefer ilaçların etkisiyle bacağım kasıldığından falan değil, Austin arıyordu.

"Ne var Austin?"

"Neredesin Taylor? Tamam, anlıyorum, kavuştunuz özlem gideriyorsunuz falan filan da, hadi ama yani, annem dakika başı aramaya başladı." Eve girdigimden beri ne kadar zaman geçmişi ki? Ya da bu odaya ikinci girişimden beri ne kadar zaman geçmişti? Evet, sanırım doğru soru buydu.

"Tamam, geliyorum. Çatlama." deyip aceleyle inmeye başladım. Kendime bir çeki düzen vermeliydim, Bu defa bahsettiğim onun peşini bırakmak değildi. Onca anıyı öğrendikten sonra merakımı yenip her şeyi bırakamazdım. Her ne kadar hatırlamasam da bütün o yaşanmışlıkları yok sayıp hayatıma sıfırdan başlayamazdım. İstesem de yapamazdım.

Düşüncelere dalmışken ayağımda bir sizi hissettim. Acı bir anda ayağımdan başlayarak tüm bacağıma yayılmaya başladı. Tırabzana tutunarak yavaşça merdivene oturdum ve biraz ayağımı ovusturup elimi çantama attım. Austin'i arayacaktım. Hayır süperzekalar, düşündüğünüzün topuğuma kurşun falan yemedim, sadece ayağımı burktum. Ama çok açıyordu... çok.

Rehberi karıştırırken bir tıkırtı duydum. Neydi ki bu? Gitmemiş miydi yoksa? Bi' baksa mıydım acaba? Evet evet, bakmalıydım. Ayağımdaki acıyı bir kenara attım ve yine aynı zorlukla kalktım. Tanrım, her nasıl burktuysam ayağım çok ağrıyordu.

Etrafa tutuna tutuna ilerlemeye başladım. Tıkırtı geldiği trafta üç oda vardı, yapacağım şey sadece o üç odaya bakıp çıkmaktı.

Ellerimi koltuğa dayayıp yürümeye çalıştım. Ayağım hareketlerimi zorluyordu ama onu görmezden gelmeye çalıştım.

İlk odaya girdim, Çalışma odasıydı sanırım. Zebra desenli stor perdenin hemen çaprazında masmavi bir lambader vardı. Ki zaten odanın tamamı mavi, beyaz ve kırmızı temelliydi, denizci temasıyla düzenlenmişti. Hızla o odadan çıkıp bir diğerine girdim. Bu oda diğerinin aksine açık renklerin hâkimiyeti altındaydı. Evin manzarası upuzun krem perdelerle kapatılmıştı. Kırık beyaz haliyla döşenmiş büyük sayılabilecek bu odada eşya olarak çatı katındakinin aksine siyah bir piyano vardı. Ve başka bir odaya açılan başka bir kapı. Vakit kaybetmemek için oraya -eğer gerekirse- en son bakmaya karar verdim.

Odadan çıktım ve diğerine yöneldim. Orada olma ihtimali çok yüksekti ve her nedense bu beni korkutuyordu, yüzleşmek. Heyecan ve korku birbirini kovalarken ayağım sızlamaya son hızıyla devam ediyordu. Kapının koluna tutundum, olabilecek en yavaş şekilde ittirdim. Bütün oda hemen önümdeydi ama ben bakmamakta ısrar ediyordum. Hah, korkaklığım birkaç saniye sonrasını değiştirebilecekti sanki. Kendi kendime saçmalamaktan vazgeçmem gerektiğini söyledim. Yaşadıklarımı, şu an taşıdığım duyguları ya da birazdan başıma gelecekleri değiştiremezdim, tüm olacaklar zaten belirlenmişti. Beni ölüm denizinin kıyısına sürüklemiş, anılarımı akıntıya bırakmama sebep olmuş, sonra da karanın en güvenli yerine çeken ve beni, yaptıklarımı, yapacaklarımı benden daha iyi bilen bir şey olduğuna inanıyordum, inanmak zorundaydım. Yoksa ruhsal anlamda bu kadar çabuk ayağa kalkamazdım.

Don't Let Me Forget || Taylor SwiftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin