6

27 2 0
                                    

Bugün seni yazmak inan çok güzel. Senin kokunu almak,evine gitmek,sana kahvaltı hazırlamak... Gözlerin beni eritti tıpkı sevdiğin şiir gibi.
Bana birinde "Cebeci İstasyonuna gitmek istiyorum.Belki normal bir yer,belki hiç sevmeyeceğim bir yer ama bir şiire konu olacak kadar güzelse eminim anılar bir iz bırakmıştır orada." demiştin.
Seninle Ankara'ya gidemedik. Seni her yerde sevemedim.
Bir yıldır görmediğim,sevdiğim kadın...
Neden bu kadar değiştin sen?

Defteri kapatıp bir içki aldım. Sigara içilen mekanlara bile gitmek istemeyen Buğu şuan sigara içiyordu.
İçkimi bitirip uyudum. Rüyalarıma giren kadın bu gece gelmemişti,hayatıma geldiğinin bir kanıtıydı bu.

Bir hafta boyunca beni göremezlikten gelip,suratıma bile bakmadı. Cuma günü tam arabama bineceğim zaman yanıma gelip birden arabama bindi.

"Bize gidelim,anneannem dün seni sordu tekrar. Haftada bir aklına geliyorsun en azından. Mutlu ol bence."
Şok olmuş bir şekilde arabayı çalıştırıp radyoyu açtım.

Mazhar Alanson- Ah Bu Ben

"Hatırladın mı?" dedim hatırladığını bile bile.

"Neyi?"

Hatırladığını biliyordum.
Bana ilk bu şarkıyı söyledi.

Sevgili olduktan iki ay sonra doğum günü olduğunu öğrenmiştim.
Abartılı şeyleri sevmediğini bildiğim için bir mekanda ufak bir pasta alıp kutlamıştım.

Doğum günü hediyesi olarak bir gitar almıştım ona.
Bana bu şarkıyı söylemişti.

"Hatırlamıyorsun demek,peki."

"Alaz,biz diye bir şey yok artık. İsmimin yanına senin isminin gelmesi için bir neden yok. Sadece onun için sana katlanıyorum."

Nursel Sultan...

"Farkında mısın? Seninle tanışmamıza vesile olan kişi anneannen. Seninle karşılaştıktan sonra konuşmamızı sağlayan yine o. Onun sayesinde yine yanımda ağladın. Tamam ağlamak konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyorum ama,bu kadın bizi birleştiren bir melek bence. Beni affetme Buğu. Affetsen bile bana asla güvenmeyeceğini biliyorum zaten. Ancak anneannenin son günlerinde mutlu olmasını sağla."

Onun yanında olmak için Nursel Sultan'ı kullanmıyordum. Sadece böyle güzel kalbi olan bir kadının mutlu olması gerekiyordu.

Kapının önüne geldiğimizde beni beklemeden arabadan indi.
Peşinden yavaş yavaş yürümeye başladım. Saçlarını kestirdiği için hala çok üzgünüm. O saçlara nasıl kıyabildi acaba...

"Buğu,saçlarını niye kestirdin?"
Kapının önüne geldiğinde derin bir nefes alıp bana baktı.
"Anneannem yıllarca uzun saç kullanmış. Hatta aşık olana kadar hiç kestirmemiş saçını. O adamla ayrılana  kadar. O adam gidince saçları da gitmiş. Senin evinden geldiğim gün bana 'Anılar saçlarda birikir,kes kızım. Anıların da onunla birlikte gitsin.' dedi. Bende kestim."

Başımı hafifçe sallamak dışında bir şey yapamadım. Eve girince leylak kokusu burnuma dolarken ne kadar huzurlu hissettiğimi fark ettim.

"Alaz? Sen mi geldin oğlum?" Yavaş ama asil adımlarla bana doğru gelen bu meleği kollarımın arasına alıp sarıldım.

"Seni çok özledim sultanım. Nasılsın görüşmeyeli?"
Yüzündeki gülümse bir çocukta olduğu gibi kaybolurken gözleri doldu.

"Ne oldu anneanne?" Buğu ona nasıl yaklaşması gerektiğini öğrenmiş,sakin bir şekilde koluna girmişti.

"Alaz,gel biraz konuşalım oğlum. Sana anlatmak istediklerim var." 

Koluna girip onu salondaki sallanan sandalyesine oturttum.

"Ne oldu Nursel Sultan?"

"Bana o kitabı getirdiğinde ne kadar mutlu olduğumu hatırlıyor musun? "

Sorusuna sadece bir baş heraketiyle cevap verip devam etmesini bekledim.

"O adamı bana hiç sormadın. Buğu da sormadı. Size o adamı anlatmak istiyorum çünkü biliyorum, unutuyorum. Ben unutmadan anlatmalıyım. Lütfen bunu kaydedin, aşkım unutulsun istemiyorum."

Telefonumu çıkarıp ses kaydını açtım.

"Kaydediyorum." dedikten sonra yanına oturup geçmişi anlatmasını bekledim.

"19 ya da 20 yaşındaydım. Ailem varlıklı bir aileydi. Özel öğretmenlerle eğitim alan,kültürlü,güzel bir hanımdım. Kitap okumayı,bir şeyler yazmayı hep çok sevdim. Bir gün en sevdiğim yazarın yeni bir kitabı çıktı. Uzun zamandır beklediğim bir kitaptı. Ankara'daydım o zamanlar. En büyük kitapçıdan içeri girip kuyruğa baktım. Herkes o kitap için gelmişti. Sıra bana geldiğinde son bir kitap kalmıştı,kitabı elime aldım ama bir başkası onu benden çaldı. 'Kusura bakmayın ama bu kitabı almam gerekiyor. Benim için çok önemli .' dedikten sonra hızla yanımdan uzaklaşmaya başladı. Hanımefendi rolümden çıkmam gerekiyordu. Peşinden koşup caddenin ortasında bağırarak onu durdurdum. 'Kitaba ihtiyacınız olabilir elbette,ama bu kaba olmanızı gerektirmez.' diye bağırmıştım. Bana öyle bir baktı ki Alaz, Ankara gibi bir şehirde , Aralık ayında alev aldım. 'Özür dilerim. Bu kitabı yarın bu saatte size burada vereceğimi söylesem? Bu gece okumak zorundayım. Lütfen.'
Reddedemezdim. Kafamı salladım ve hızla oradan uzaklaştım. Ertesi gün gelmişti. Kitabı bana verdi ve gülümsedi. O gece kitabı bitirdim. Kitabın arka kapağına bir not yazmış. 'Bu kitabı bu gece okuyacağınızdan eminim,lütfen yarın benimle bir kahve için...' yazıyordu. Yeri,saati yazmış,beni bekleyeceğini eklemişti. Nasıl gidilmez? Gittim. Keşke gitmeseydim. İki ay boyunca her gün beraberdik. Fakat babam iki kardeşini şehit verdikten sonra benim bir askerle evlenmeme izin vermedi. Ordudan ayrılmasını çok istedim ama yapmadı. Ben onunla kaçma planları yaparken bir gece apar topar İstanbul'a geldik. Ona asla ulaşamadım. Eminim o da bana ulaşamadı.Bir ay içinde nişanlandım. Eşim çok iyi bir adamdı,ama ben onu asla sevmedim. Bu yüzden bu kitap yüzünden tanışan insanlar kavuşamaz gibi geliyor bana. Ne olur siz kavuşun. Ben belki göremem ama,Buğu çok güzel bir anne olur. Onu gelinlikle hayal edebiliyorum ama yanına senden başkasını yakıştıramıyorum oğlum. Kızıma ne yaptın bilmiyorum ama kendini affettir. Buğu ancak senin gibi bir baba yanında olursa iyi bir anne olabilir. Kendi kızım onun kıymetini bilmedi. Onun kıymetini kimse bilemedi. Sen onun ne kadar kıymetli olduğunu göster herkese. Tek istediğim şey bu."

"Nursel Hatun,gidecek gibi konuşma lütfen. Buğu çok kıymetli,ilk görüşte herkes anlar bunu. O çok özel çünkü sen yetiştirdin onu. Ben onu çoktan kaybettim... Bir gün kazanır mıyım bilmiyorum... Ama inan ilk gördüğümde nasıl aşık olduysam,hala öyle seviyorum kızını. Bir daha böyle şeyler söyleme sakın. Sen yanında olmadan gelinlik giymez o,korkma."

"Alaz yeter. Lütfen git burdan." Buğu sinirli değildi,sadece sevgim ona ağır gelmişti.

"Buğu kızım,onu affedeceksin. Çünkü o senin gerçek aşkın. Dünyanın en iyi adamı bile gelse bir daha böyle sevemezsin. Affet kızım. Her şey düzelir."

Ben daha fazla konuşmadan ayağa kalktım. Nursel Hatun'a sarılıp evden ayrıldım.

Severek ayrılmak,zorla ayrılmak. Kim bilir kaç yıldır bunu içinde taşıdı bu kadın...

İnsanlar birbirine dokunamazken ben elimdeki sevgiyi çöpe attım.

Şimdi lapa lapa kar yağsa, buz gibi sokaklarda dolaşsaydım bu kadar üşüyemezdim. Ben onun yokluğunda donuyorum.

Bana biz sevgili olduktan sonra yağan ilk karda "Lapa lapa birbirimizin üstüne yağalım,lapa lapa aşık olalım." demişti.

Bizim aşkımız farklı olsun istedi. Her aşk farklıdır . Ben soğukta sevdim seni,ateşler içinde yanıyorum. Her aşkın bir bedeli vardır.

BuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin