3. Bölüm

28 2 0
                                    

İyi okumalar 😊🌈
Multimedyada Deniz var

Kendinizin iyi veya kötü olmasına karışamazsınız. Bunu hayat belirler. Ya iyi yapar sizi. Herkesin sevdiği, saydığı biri olarak.. Ya da kötü yapar. Size nefretle bakan insanlar, öldürecekmiş gibi duranlar olur.

Şimdi ben kötü mü oluyordum? Neden bana öyle kötü bakıyorlardı ki? Üstelik daha okuldaki ikinci günümken bana öldürecekmiş gibi bakan iki kişi vardı. "Neden" diye sormak istesem de ağzımı açamayıp, yoluma devam etmeyi seçiyordum hep. Belki gelecekte bunun nedeni ortaya çıkacaktı ve ben sormadığım için pişmanlık duyacaktım ama şimdilik böyle iyiydim.

Deniz'le birlikte çıkınca Eflin evine gitmişti. Ben ise Deniz önden arabasıyla giderken kendi arabamla onu arkadan takip ediyordum.

Bir kafeye gelmiştik. Camları dışarıdaki yeşilliği gösteren ve koltukları rengarenk olan. Çok güzel bir yerdi. Ben burayı bilmiyordum, üstelik evime çok yakındı. Sanırım daha sık gelebilirdim.

"Burayı daha önce görmemiştim"

Sesimdeki hayranlığı gizlemeden konuştum. Deniz ise etrafına bakınıp omuz silkti.

"Yakın zamanlarda açıldı. Bende bir hafta önce keşfettim ve sık sık geliyorum denebilir"

"Bundan sonra bende sık sık geleceğim sanırım"

Yüzünde yine sıcak olan bir gülümseme oluştu. İleride gördüğü garsonu eliyle çağırınca yanımıza gelmişti.

"Buyrun Deniz bey"

"Bana bir kola ve limonlu pasta. Hanfendiye de..."

Bana bakınca biraz düşündüm.

"Çikolatalı milksake ve framboğazlı pasta"

Framboğazı çok denememiştim ama çikolatalı milksake benim birinci içeceğimdi. Birde bu aralar kahve takıntım vardı. Bizim okulun kantininden olmak şartıyla tabii.

Garson siparişleri alıp giderken Deniz'e adıyla hitap etmesine şaşırmamıştım çünkü sık sık geldiğini söylemişti.

"Eee boş zamanlarında ne yaparsın?"

Pastalarımız ve içeceklerimiz gelmiş ve bizde sohbet ediyorduk ki, merak ettiğim bir soruyu yönelttim ona.

"Box yapıyorum ama kısa süreli ara verdim. En azından okul varken. Senin yaptığın bir spor var mı?"

Yaptığım bir spor yoktu ama orta okulda koşmayı çok sevdiğimden koşu yarışlarına katılırdım. Daha sonra ise lise geçmiş ve bu sevdamdan vazgeçmiştim.

"Sürekli yaptığım bi spor yok ama koşmayı seviyorum"

"Sanki milksakei daha çok seviyorsun gibi?"

Kaşlarımı çattım. Ne demek istediğini anlamamıştım.

"Nasıl yani?"

Dişlerinin göstererek gülümserken, eline aldığı peçete ile bana yaklaşıp dudağımın üst kenarını sildi. Sanırım çikolata kalmış olmalıydı ki bir anda utanıp başımı indirdim.

"Domates oldun"

Başımı hızla kaldırdığımda gülüyordu. Ayağa kalkarken bir yandan da etrafa bakıyordum.

"Şey, ben artık gitsem iyi olur."

O da ayağa kalkarken eline hırkasını aldı.

"Tamam. Seni evine bırakayım diyeceğim ama malum arabanla geldin. Ben biraz daha kalacağım"

AŞK ANTİDEPRESAN..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin