7. Bölüm

17 2 0
                                    

Oy vermeyi unutmayın.
Multimedyada Alya var.🌟🌟😊

Bir insanın gülebilmesi için her zaman bir nedeni mi olmalı? Ya da ağlaması için bir şey yaşaması? Durduk yere gülemez mi kimse? Gülmek güzel bir şeyken kendi kendine gülen insanlara neden tuhaf tuhaf bakıp deli derler ki? Oysa bende gözümün bir yerlere daldığında dolmasını değil de gülmesini çok isterdim.

Alya öylece yol ortasında bana arkası dönük duruyordu. Belki şu an onun yıkım hallerinden biriydi ve bana dönmek istemiyordu, bilmiyordum ama arkası dönükken bile ona ilerlemeye korkuyordum.

Bir insan ağlarken güçsüz mü gözükür ki? Bir insan ağlıyorsa ferahlar, içindekileri temizler. O zaman neden ağlayanları bitik görürler? Ağlamakta güzeldir en az gülmek kadar. Yeniden güçlenilmesi gerektiğinde ortaya çıkar gözyaşları. Bazen insanın içinde şelale gibi olurken, bazen gözün önüne gelen hafif nemli bulutlardır.

"Biraz konuşalım mı?"

Sesimi alçaltmıştım bu defa. Ne tepki vereceğini bilmeden bekliyordum. Adım atabilirdim belki ama ondan bir adım beklemeden bende adım atmamalıydım. Çünkü ne olacağını kimse bilemezdi.

"Peki."

Bitkince konuşurken bana yan dönerek hemen yanındaki kaldırım taşlarının üzerine oturdu. Bu bir adımdı sanırım. Birkaç adım atıp yanına gittim. Gözlerini bana çevirirken ilk defa onun nefret dolu bakışlarıyla karşılaşmamıştım. Dışarıdan bakan biri onun şu an çok boş baktığını söyleyebilirdi ama yakınında olan biri gözlerinin içindeki çeşitli duyguları sezebilirdi.

Su yeşili gözleri çok güzeldi ama şu an parıltısız ve kızarık duruyorlardı. Bende yanına çöküp çantamı kucağıma aldım. Konuşacak bir şey bulamıyordum. Daha doğrusu konuşulacaklar vardı ama konuya nasıl gireceğimi bilmiyordum. Önüme aldığım ellerimle suçlu bir çocuk misali sessizce oynuyordum. O ise ellerime bakıyordu benim gibi.

"Konuşmayacak mısın?"

Gözlerimi onun gözlerine çevirdim. Neden şimdi konuşamıyordum ki? Oysa az önce tüm cesaretim üzerimdeydi.

"Konuşacağım da, ne diyeceğim?"

Ağzımda bir şeyler geveledim bakışlarımı yere indirirken.

"Fazla zamanım yok."

Öyle sert konuşuyordu ki içimdeki cesaret de benden akıp gidiyordu. Neden benden bu kadar nefret ediyordu ki?

"Sen.."

Deyip susmuştum. O ise devam etmemi bekliyordu. Devam edemeyecektim. Belkide başka bir gün konuşmalıydım. Ama şimdi öğrenmek istiyordum. Alya'nın oflama sesi geldikten sonra çantasını sırtına attı ve ayaklandı. Kalkıp gideceği sırada oturduğum yerden kolunu tuttum.

"Sen neden benden bu kadar nefret ediyorsun?"

Yüzünü bana dönerken kollarını göğsünün üzerinde kenetledi. Yüzüne çevirdiğimde bakışlarımı, kaşlarının havada olduğunu ama hâlâ nefretle baktığını gördüm.

"Ne kadar?"

Aşağılar gibi konuşuyordu benimle. Tıslar bir biçimde güldü, inanın hiç de samimi değildi. Bileğini elimden hızla çekip işaret parmağını salladı.

"Senin gibi birisi anlayamaz bunu. Yoluma da çıkma anlayana kadar!"

Arkasını dönüp oradan hızla uzaklaşırken bu seferde ben kaşlarımı çatmıştım. Ben gibi derken ne demek istiyordu? Neden herkes anlıyordu da ben anlayamıyordum?

AŞK ANTİDEPRESAN..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin