oh nana

1K 135 24
                                    


[M]

••

Kalçalarından kavrayıp kucakladığım bedenin dudaklarımı çekiştirmesine izin vermiş ve çıplak bedenini soğuk mermerle buluşturmuştum.

Aniden, bacaklarını belime sarmış ve tırnaklarıyla sırtımı çizmeye başlamıştı.

Öpüşmemizi kesme ihtiyacı duymadan iki dudağımın arasına gönderdiği hırıltılı inlemesi ona biraz daha yaklaşmama sebep olurken bana memnuniyetle sürtünmesini izliyordum.

Erkekliklerimiz birbirine değiyordu ve ben, soluk tenimi her bir keşfedişinde biraz daha kayboluyordum.

Onda kaybolmaktan korkuyordum.

Dudaklarım boynunda arsızca gezinirken bile, onu bir daha göremezsem nasıl hissederim diye düşünüyordum.

Dişlerimi zarif boynuna geçirmiş ve enseme tırmanan parmaklarıyla saçlarımı çekiştirdiğini hissetmiştim.

Onu tahrik edebiliyor olmamın verdiği keyifle gülümsediğimde, hazır olduğumuzu biliyordum.

Bedenime bir koala misali sarılmış bedenin gözlerine bakmıştım bir süre.

Kafasında benim hakkımda neler döndüğünü çözmeye çalışma isteğimi bastıramıyordum bile.

Hızlı nefes alış verişlerini, gözlerine düşmüş nemli siyah kaküllerini, kızarmış dudaklarını ve şehvetle koyulaşmış gözlerinin bende bıraktığı etkiyi biraz bile görmezden gelemiyordum.

"Yap şunu Min Yoongi."

"Sorumluluğunu alacaksın öyle değil mi?"

"Hoseok."

Penisimi deliğine konumlandırmış ve rahatlatmak istercesine gezdirmeye başlamıştım.

Gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmıyor, inlemelerinin arsızca bana çarpmasına göz yumuyordu.

"Ya sana kapılırsam?"

Kendimi aniden içine itirmiş ve beklediğim en güzel şehvet kırıntısını almıştım ondan.

"Yoongi!"

"Ah...AH! Tanrım."

"Bir soru sordum Hoseok."

Hızlanmıştım.

"Bana kapılamazsın."

Biraz durmuştu.

Nefeslerini düzene sokmaya çalışıyor gibiydi.

"Devam et, lütfen durma."

Yalvarırcasına söylediği cümleler başımın dönmesine yol açarken daha sert vuruşlar yapmaya başlamıştım.

"Neden kapılamazmışım?"

"Güzel birisin sarışın."

"Tamda bu yüzden."

Tatlı noktasını bulduğumda küçük bir kıkırtı göndermiş ve hırsımı almak istercesine biraz daha itirmiştim erkekliğimi sıcak duvarlara.

"Beni nasıl bu kadar delirtebilirsin?"

"Nasıl bu kadar güzel olabilirsin Hoseok?"

"Onca günahının arasında nasıl bu kadar temiz durabilirsin?"

"Nasıl böyle kokabilirsin?"

"Aklım almıyor, seni neden sürekli görmek istiyorum?"

"Neden sadece sana dokunmak istiyorum?"

Yüzünü boynuma gömmüş ve seslice boşalmıştı üstüme.

Çok geçmeden bende kendimi rahatlatmış ve konuşmaya pekte meyilli olmayan bedeni kucaklayıp yatak odasına gitmiştim.

Onu usulca yatağa bırakmış ve arkamı dönecekken beni kolumdan tutup yanına çekmesini izlemiştim.

"Sorularına cevap veremem."

"Sadece izin ver sana ne kadar günahkar olduğumu göstereyim Min Yoongi."

"Bırak bütün sorumluluğu alayım ve aslında bana kapılman için hiç bir neden olmadığını göstereyim."

••

Starboy • SopeWhere stories live. Discover now