b-day

943 142 16
                                    


••

Aradan üç gün geçmişti.

Onu, sürtük kalıbına yakışır şekilde evimden göndereli ve bir daha görmeye gitmeyeli koca bir üç gün olmuştu.

Çakırkeyifliğimden mütevellit uyuşmuş parmak uçlarımla kavramaya çalıştığım votka bardağının dibinde aslında hiç bir şey kalmadığını görmüştüm.

Artık ağır gelmeye başlayan başımı ellerim arasına almış ve bir süre amaçsızca altımdaki kahverengi parkeyi izlemiştim.

Ve kafamı kaldırır kaldırmaz gördüğüm çift kişilik yatakla beraber kafama dolan görüntülere engel olmak istememiştim.

Bir kadeh daha votka doldurmak için mutfağa sürüklendiğim sırada burnuma yoğun ve pahalı kokusu dolmuştu.

Tanrım, onu takıntı haline getirmemeliydim.

Bunu yapmamalıydım.

Şişeyi kaptığım gibi dikmeye başlamış ve dilimin üzerinde gezinen acılığın kanıma karışacak olmasını arzulamıştım.

İçkiyle bu yakın temasımı bölen şey ise üst üste tıklanan kapım olmuştu.

Elimin tersiyle dudağımın kenarından sızan beyaz sıvıyı silmiş ve yarı yolda çıkardığım tişörtü koltuğa fırlatarak aralamıştım tahta dikdörtgeni.

Ve anlamıştım ki, burnuma dolan kokunun sahibi buradaydı.

Ne dediğimi bilerek ama kontrol edemeyerek başlamıştım söze.

"Niye geldin ki?"

"Seni kovmamış mıydım?"

"Merak ettim."

"Bedenini her gün aynı saatte orada görmeye o kadar alışmışım ki."

"İçim içimi yedi Yoongi."

Titriyordum ve bunun votkayla bir alakası olmadığına kalıbımı dahi basabilirdim.

"Gördün, iyiyim işte."

"Turp gibiyim!"

"Sarhoşsun sen."

"Bugün doğum günün değil mi Hoseok?"

Bir süre öylece izlemişti beni.

"Nerden biliyorsun?"

"Bilmem."

"Bir yerlerden işte."

"Tek kişilik bir kutlama yapıyordum."

"Ama hediye alabilecek kadar tanımıyorum seni."

"Üzgünüm."

••

Starboy • SopeWhere stories live. Discover now