sinner & saint

824 143 38
                                    


"Daha iyi hissediyor musun?."

Ne söylediğinden çok dudakları çekiyordu ilgimi.

Bana olan bakışlarında bir şeyler arıyordum.

Ve kızıyordum.

Kızıyordum çünkü hiç bir kırıntı yoktu kahve kürelerinde. Siyah tutamlarının onları kapatmasından değildi bu yokluk, hissetmek istememesindendi.

"Bir şeyim yok."

Kolumu kavramış parmaklarından kurtulmuş ve çift kişilik yatakta onu umursamadan arkamı dönmüştüm.

"Ah, pekala."

"İyi olduğuna sevindim."

"Gitmeliyim sanırım."

Gitme.

Gitme.

Gitme.

Gözlerimi yummuş ve tırnaklarımın avuç içlerimi öpmesine izin vermiştim.

"Pekala."

"Git."

Ayak seslerini duyuyordum.

Yavaş yavaş attığı adımları, gitmek istemediğini kanıtlar gibiydi.

Ya da inanmak istediğim tek şey buydu.

"Yoongi..."

"Efendim?"

Ona bakmak isteyen tarafıma engel olamamıştım yine.

"Tekrar gel."

"Olur mu?"

"Tam olarak neden?"

"Hala borçlu mu hissediyorsun Hoseok?"

"Yoksa bir fahişe olduğunu belli etmeyi mi seviyorsun?"

Gülümsemişti.

Sokak lambaları şahidim olsun ki, saklayamıyordu kırıklarını.

Acısı kalbime batıyordu.

Ve bencilliğim her şeyi alt üst etmeyi seviyordu.

"Sadece gel işte."

"Çünkü, her zaman buraya gelemem."

Kapıyı usulca kapatıp defolmadan kulaklarımı çınlatan tek cümle bu olmuştu.

••

Hoseok;

İstemediğiniz bir hayatı seçmek zorunda olmak sandığınızdan daha az ağlatırmış sizi.

Ve alışmak, işte en çok o batarmış derinize.

Vicdanınıza sapladıkları yüzlerce okun teninizde bıraktığı izleri rüyalarınızda dahi hisseder olurmuşsunuz.

Sevmek ve sevilmek yasakken size, tek mübah olan şey sevişmek olurmuş.

Kalplerinizi çöpe atarak karışmak yabancı kokularla.

••

Ve işte tam bu yüzden terk etmek zorunda kalırmışsınız sarı saçlı küçük bir adamı.

Tam da bu yüzden yüzünüze aptal bir gülümseme kondurup hislerinizi bilinçaltınızın derinkilerine kilitlemek zorunda kalırmışsınız.

Ben hep zorunda kalmışım.

Ve Min Yoongi, kırgınlıklarını sakladığı cümlelerini sarf ederken bile görmüş kirli beyaz kırıntılarımı.

Sevecek gibiymiş.

Belki de, sevmiş.

••

Starboy • SopeWhere stories live. Discover now