Benim için herşey babamın ölümüyle başlamıştı.Ben anneme göre yine de şanslıydım belkide.Annemin ne yaşadığını kimse bana anlatmamıştı, anlatacak kimsemde kalmamıştı zaten.
Deli raporlu bir annem vardı. Annemin onca yaşadıkların üstüne birde babamın ölümü.Keşke herşey babamın ölümüyle kalsa, ama babam öldüğünde annemin karnında 6 aylık bir bebek vardı, bir erkek kardeşim olacaktı. Babamın ölümüne dayanamadığı ve çok fazla sitres yaşadığı için kardeşimi düşürmüştü. Annem ve babam ismini bile koymuşlardı çok heyecanlıydılar çünkü ilk erkek çocukları olucaktı. Ama güzel günler geride kaldı ve annem deli hastaneinde ,babam ise mezardaydı.
Bir de babannem vardı ama annemden nefret ederdi. Sanırım annemin geçmişi orada saklı. Hatta babannem , annem ve babam evlendiği için babamı evlattıktan redetmiş.yüzünü bir iki kere şans eseri görmüştüm. Onu da hatırlamıyordum. Bir de teyzem vardı.Teyzem eniştemin işlerinde dolayı Belçika'da yaşıyorlardı. En sonunda beni almak isteyen bir yer olmuştu, yetimhane.
Babam tek kardeşti, annemin de bir ablası vardı ve çok uzaktaydı. Babannem desen o ilk istemeyen kişiydi. Yetimhaneye ilk ayak bastığımda dünyanın en dışlanmış, en sevilmeyen çocuğu gibi hissetmiş, ağlamıştım. Daha sonra etrafımdaki insanlarla, çocuklara baktım ve hiç birinin annesi yoktu ama benim vardı, deli bile olsa. Belki de kağıt üzerinde deliydi ama o benim dünyadaki en değerli varlığımdı.yetimhanedeki ikinci haftamda annemle görüşmeye götürmüşlerdi. Annem bana öyle bir sarılmıştı ki gözlerim fırlayacaktı, bende ona farklı sarılmıyordum. Annemin gözlerin altı çökmüş, çok solgun, yorulmuş, hayattan bezmiş bir yüzü vardı ve gözlerinden ölmek istiyorum der gibi bakışları vardı. Annem bu iğrenç yerde kaldıkça, dahada kötüye gidiyordu. Doktorlar bunun farkında değillerdi bile oysa ben fark ediyordum, annem deli değildi. Annemin o halini gördükten sonra ağlamalarım dahada çoğalmıştı. Her gece ağlıyordum.
Yetimhanede ki yatakhane görevlisi sürekli neden bukadar terliyorsun, yastığın her sabah sırılsıklam. Bir rahatsızlığı filan mı var acaba diye sorup duruyordu sürekli. O bilmiyordu ki o yastık, göz yaşlarından ıslanmıştı sabaha kadar. O bilmiyordu ki baba şefkati, baba kucağı olmadan yaşamayı. O bilmiyordu ki annemin gözlerim önünde can çekişerek öleceğini. Belkide o hiç bilmemişti annesinin ve babasının değerini.
Yetimhanede sürekli aynı yemek tarzlarından yemekler yapıyorlardı. Çarşaflarıda keyiflerine gelirse değiştirdiklerinden, koyu renkli yastığımı biraz daha yıkanmasaydı göz yaşlarımdan yastık kılıfının renginin açılacağını düşünmüştüm.
***4. sınıfa başlamıştım ve öğretmenimiz bir şey hayal edip onu çizmemizi istemişti. Resim yeteneğim annemden geliyordu. Annemin çocukken yaptığı resimlere hayretle bakıyorlarmış. Onun küçükken çizdiği bir resmi görmüştüm onu saklamış ve bir çekmecede duruyordu. Gerçekten mükemmelliğe sahip bir çizimi vardı. Benim de resim yeteneğim olduğu için babamın yüzünü unutmamak için, resmini yanıma koyup, küçük olduğum için zorlansamda yüzünü çiziyordum. Arkadaşlarım balon, şeker, oyuncak... çiziyorlardı. Ben onlardan farklı bir şeyler yapmak istemiştim o yüzden aklıma bir şey gelmiyordu. Öğretmenimiz isterseniz gözlerinizi kapatıpta deneyin demişti. Bende gözlerimi kapattım ve başımı sıranın üzerine koyduktan 1,2 dakika sonra uyuyakalmışım. Rüyamda benden hemen ,hemen 10, 15 yaş falan büyük bir erkek gördüm. Gözleri yeşil ve mavi gibi bir reknri. Saçları sıyahtı, kaşlarını almış gibi çok düzenliydi, dudakları inceydi ama çok hoş duruyordu, burnu biraz oval geliyordu, teni beyazdı Bu bütün küçük özellikler onu çok yakışıklı yapmıştı. Kusursuz bir yüzü vardı.
Sonra omzumda bir el ve kulağımda, Beste hadi kalk uyuklamışsın, arkadaşların bir şeyler çiziyor sende çiz diyen bir ses. Başımı sıranın üzerinden kaldırdım ve aklıma rüyamda gördüğüm paha biçilmez o erkek gelmişti. Ne hayal kurabilirdim ki başka, ne çizebilirdim. Babam annem ve kendimi çizssem, bir hayal çizmem gerekiyordu ve babam ölmüştü, annem deli hastanesinde kalıyor ben de yatimhanede kalıyordum. İmkanı olmayan bir hayal çizmek istemiyordum. Ama eyer o çoçuğu çissem en azından onunla karşılaşma ihtimalim %1 di. Sonuçta %1 inde bir ihtimal olduğunu düşünüp, detaylarına dikkat ederek çizmeye başlamıştım. Pür dikkat resim çizordum. Resmimi bitirmiştim.
Öğretmenim yanıma geldi ve resmimee baktı. Beni alkışlayarak taktir etti. En sonunda peki bu kim diye bir soru sordu. Ne desem pek bilemedim, ama sonra söylemeye kararverdim.
- "Evleneceğim adam".dedim. Bunu söylediğimin farkında bile değildim ve üstelik öğretmenime söylemiştim, onun evleneceğim adam olduğunu bunu söylerken daha yeni fark etmiştim.(Tabi eyer öyle biri varsa ve ben evlenebilirsem)
- Öylemi? Tamam sana birşey söyliceğim. Dedi kulağıma yaklaşarak kısık bir sesle."Asla ondan vaz geçme."
Öğretmenimin böyle bir şey söylemesi çok garibime gitmişti, ama aynı zamanda böyle bir şey söylemesi kararımı kesinleştirmişti.
ONDAN HİÇ BİR ZAMAN VAZGEÇMEYECEKTIM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAL ET
Teen FictionBir hayaleti bulmaya çalışmak ne kadar zorsa. Benim hayalimin gerçekleşmeside belkide o kadar zordu. Küçüktüm ama 20 yaşındaki bir insandan daha çok şey yaşamıştım belkide. Babam albaydı, albay kızıydım.Ama albay kızı olmak herzaman için güzel...